ANTİOKSİDAN İÇEREN BESİNLER TÜKETEREK GENÇLEŞMEK MÜMKÜN MÜ?

Giderek artan dünya nüfusu ile birlikte insanların kaliteli besinlere ulaşması giderek zorlaşırken bir kesim insanların da besin bulabilmesi daha da zorlaşmakta. Ağırlaşan yaşam şartları, giderek artan sanayileşme ve bunun doğaya bıraktığı zararlar insan yaşamını daha da olumsuz bir duruma getirmektedir.

Stres,yorgunluk,erken cilt yaşlanması ,kanser ,diyabet ve kronik uykusuzluk bu durumlardan bazıları.

Vücudumuzda yani biyolojik sistemimizde serbest radikaller ile bunları temizleyici etkiye sahip antioksidanlar arasında bir denge vardır. Bu denge bozulduğu durumlarda oksidatif stres açığa çıkar.

Bu durumun oluştuğu zamanlarda hücre membranlarında hasar ,hücre içi proteinlerin yapı ve fonksiyonlarında bozulma , DNA da yapısal hasar meydana getirerek hücre zedelenmesine yol açar. Bu olgular kanser, nörodejeneratif ve kardiyovasküler hastalıklar ile diyabet ve otoimmün bozuklukların gelişiminde moleküler temeli oluşturmaktadır.

Gıda antioksidanları; “İnsanlarda fizyolojik şartlarda oluşan serbest oksijen radikalleri (SOR) veya serbest nitrojen radikallerinden (SNR) birinin ya da her ikisinin de olumsuz etkilerini azaltabilen maddelerdir” şeklinde tanımlanabilir. Yani oksidanlar ve antioksidanlar arasında bir denge olması hayat için esastır.

Antioksidanlar denilince öncelikle aklımıza gelmesi gereken 3 önemli vitamin, bir de mineral var: A, C ve E vitaminleri ile selenyum minerali. Bu moleküller, antioksidan ağ (denilen biyokimyasal bir mekanizmanın içinde, lipid peroksidasyonu sonucu oluşan peroksil radikalleri, UVA, UVB ışınları, reaktif oksijen türleri gibi vücudumuza zararlı olabilecek ve oksidan stres yaratabilecek etkilerle reaksiyona girerler. Böylece vücudumuz, bu etkilerden korunmuş olur.

A VİTAMİNİ: Kaynakları arasında havuç, kayısı gibi turuncu meyveler, baklagiller yer alır.

E VİTAMİNİ: UV ışınlar, hava kirliliği, radyasyon, sigara, lipid peroksidasyonu gibi etkiler serbest radikallerin oluşumuna neden olur.  E vitamininin biyolojik olarak aktif ana formu olan α-tokoferol genellikle insan dokularında en önemli lipid çözünür antioksidan olarak kabul edilir. Lipit peroksidasyonun etkileriyle birincil olarak savaşır. Bitkisel yağlar, yağlı besinler (balık, kabuklu kuruyemişler) E vitamini kaynaklarındandır.

CVİTAMİNİ: meyve ve sebzeler özellikle turunçgiller c vitamini kaynaklarıdır.

SELENYUM : toprak selenyumdan ne kadar zenginse besinler de o kadar zengin olacaktır.

Antioksidanlar vücudumuzu bu zararlı etkilerden koruyacak olup vücudumuz için gereklidir .

Beslenmenizde birkaç değişikliğe giderek ya da bazı besin gruplarını ekleyerek hayatın bu olumsuz sartlarından vücudunuzu biraz daha dinç,sağlıklı ve genç tutabilirsiniz. Vücudunuzu optimal düzeyde tutmak için beslenmenizde yapacağınız birkaç değişiklik yeterli olmayabilir . yaşam tarzınızı da gözden geçirmeniz ve bu yönde olumlu değişiklikler yapmanız sizin için faydalı olacaktir.

Özcan, O., Erdal, H., Çakırca, G., & Yönden, Z. (2015). Oksidatif stres ve hücre içi lipit, protein ve DNA yapıları üzerine etkileri. Journal of Clinical and Experimental Investigations, 6(3), 331-336.

Yılmaz, İ. (2010). Antioksidan içeren bazı gıdalar ve oksidatif stres. Journal of Turgut Ozal Medical Center, 17(2), 143-154.

https://evrimagaci.org/antioksidanlar-vucudumuz-icin-neden-onemli-antioksidan-ag-nedir-ve-nasil-calisir-9011