Bilgen, partisince bir otelde düzenlenen "Neden Yeni Bir Anayasa" konulu toplantıda konuştu.
Türkiye'nin 40 yıldır darbe anayasasıyla yönetildiğini, Anayasa'nın maddelerinin yaklaşık üçte birinin değiştirildiğini kaydeden Bilgen, ülkenin, siviller tarafından tartışılmış, siyasetçilerin öncülüğünde hayata geçirilmiş bir yeni anayasaya ihtiyacı bulunduğunu söyledi.
Yeni anayasa hazırlığı kapsamında masada konuşulması gerekenlerin uzlaşmayla ile alınma gerektiğini ifade eden Ayhan Bilgen, "Masaya oturmamak için gerekçe sunmaya başladınız mı 'nasıl Anayasa yapılır' tartışması yapamazsınız. Bu da Türkiye'nin gerçekten demokratik, sivil, eşitlikçi, özgürlükçü Anayasa ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız ülkeye zarar vermektir." dedi.
Muhalefetin son seçimlerde sergilediği politikaları eleştiren Bilgen, Türkiye'de genel olarak muhalefet etme biçiminin yanlış olduğunu, Türkiye'nin farklı bir muhalefet tarzına, eleştiriye, tartışmaya ve sorgulamaya ihtiyacı bulunduğunu belirtti. Ayhan Bilgen, bunu düşünerek yola çıktıklarını ifade etti.
"Siyasetçinin görevi, niyet okumak değil, halka güvenmektir"
"Bir ülkede bir tane anayasa olur." diyen Ayhan Bilgen, AK Parti'nin, CHP'nin, cumhurbaşkanının, Kürdün, Türkün ayrı anayasasının olamayacağını aktardı. Bilgen, şunları söyledi:
"Anayasa denen metin, bir toplum sözleşmesidir. Uzlaşma, kendi maksimum taleplerinizden bir adım geriye gelme, toplumun ortaklaşabileceği kaygılar ve beklentiler üzerinden bir hukuk metni inşa etme zorunluluğunuz var. İşin doğası bu. Yoksa 'Ben kendi taleplerimi dayatacağım, benim dediğim yere herkes gelmek zorunda' dediğiniz andan itibaren zaten anayasa tartışıyor olmaktan çıkıyorsunuz, Anayasa yapım süreçlerinin doğasına aykırı bir iş ortaya koymuş oluyorsunuz. Bizim tercih ettiğimiz muhalefet etme biçimi, hem anayasa konusunun kendi doğal seyri süreci dolayısıyla biz Türkiye'de yapıcı eleştirel bir tutumun Anayasa konusunda sergilenmesi gerektiğini düşünüyoruz."
Bir gazetecinin, iktidarın 12 Eylül Anayasası'nın değişim çağrısına yönelik görüşü sorulan Bilgen, siyasetçinin görevinin niyet okumak olmadığını, iktidara güvenerek değil, halka güvenerek yola çıkılması gerektiğini kaydetti.