GÜNDEM

Bakan Bayraktar duyurdu: Doğal gaz ve elektrik faturalarında yeni dönem!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, nadir toprak elementlerinin çeşitli teknolojik aletlerin üretiminde kullanıldığını, söz konusu kaynakların Sakarya Gaz Sahası keşfi kadar değerli ve stratejik olduğunu söyledi.

AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Bayraktar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinde 30 binin üzerinde çalışanla yoğun bir çalışma yürütüldüğünü belirterek, "Akkuyu dünyanın en büyük nükleer santral şantiyesi. Zira 4 reaktörü aynı anda yapıyoruz, böyle bir örnek dünyada çok fazla yok." dedi.

Birinci reaktörün inşaatının yüzde 90'ın üzerinde tamamlandığını ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

"Nükleerin doğası gereği yaşadığımız zorluklar var. Bir de maalesef dışarıdan kaynaklı zorluklar var. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da ifade etmişti, Siemens'in henüz depolarında beklettiği teslim etmesi gereken nükleer ada ile ilgili ekipman var. Elektriğin iletimini sağlayan, şant sahasında kullanılan ekipmanlar. İnşaatı yavaşlatma etkisi var maalesef. Birkaç ay geciktirme etkisi olabilecek bir şey. Hiçbir hukuki temeli olmayan herhangi bir uluslararası yaptırım konusu olmayan bir konuda maalesef böyle bir siyasi tutumla alınmış bir karar var. Konu en üst düzeyde dile getirildi."

Bayraktar söz konusu firmanın bu konuda izahat sağlayamadığının altını çizerek, "Bu konuda firmanın mutlaka bir bedel ödemesi lazım. Özellikle Türkiye piyasasında bu kadar güçlü bir varlığı olan bir firmanın yani burada amaç Rusya'ya yaptırım uygulamaksa bundan etkilenen ciddi anlamda Türkiye de var. Buradan Türkiye zarar görüyor. Türkiye'deki proje zarar görüyor. Bu ekipmanın Türkiye'de kullanılacağına dair her türlü garanti verilmiş durumda. Bunun çok izahı yok." değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu ticaretten elde edilecek gelirlerin Rusya tarafından Ukrayna savaşında kullanılacağına dair iddiaların gündeme geldiğini anımsatan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu proje zaten önümüzdeki belki 10, 15, 20 yılda ancak yatırımını geri döndürerek ondan sonra para kazanması muhtemel bir proje. Dolayısıyla oradan gelen gelirlerin böyle bir şeyle kullanılması çok tutarlı bir iddia değil. Onun ötesinde böyle bir yaklaşımla şunu demek lazım, bugün Rusya'nın ticaret yaptığı birçok ülke var. Batılı ülkeler de var, Doğu'da da ülkeler var. O ülkeler de o zaman Rusya'nın gelir kazanmasına katkı sağlıyorlar. O zaman o ülkelerle de Almanya'nın bütün ticaretini kesmesi lazım. Örneğin Hindistan'la hiç ticari faaliyet yapmaması lazım, böyle bir bakış açısıyla. Dolayısıyla son derece tutarsız bir yaklaşım."

Bayraktar, söz konusu firmanın hiçbir hukuki sorumluluk taşımadan böyle bir karar aldığının altını çizerek, "Enerji alanında bizim çok uzun yıllardır çalıştığımız firmalardan bir tanesi. Bizim için bundan sonraki işlerle alakalı onların varlığını çok ciddi sorgulamamız gerektiren bir sürece bizi sokmuştur. Bu projede de belki birkaç aylık bir gecikmeye sebebiyet verecek ama alternatifi mevcut. Bu yapımı üstlenmiş olan Rus şirket Rosatom, bu ürünle alakalı alternatif siparişini Çin'e vermiş durumda. Ürün oradan gelecek. Bu vazgeçilmez bir ürün değil. Ama ciddi anlamda gecikmeye sebebiyet verdiği için de bununla alakalı mutlaka bir karşılığı olacaktır." diye konuştu.

- "Yenilenebilir enerji kurulumu için gerekli izin süreçleri kolaylaşacak"

Bakan Bayraktar, yenilenebilir enerjinin ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu konudaki potansiyelinin yüksek olduğunu söyledi.

Yenilenebilir enerjinin arz güvenliğinize katkı sağlayarak ülkenin dışa bağımlılığını azalttığını ve iklim hedeflerine katkı sağladığını ifade eden Bayraktar, "Dolayısıyla her derde deva bir konu açıkçası yenilenebilir enerji." diye konuştu.

Bakan Bayraktar, Türkiye'nin yenilenebilir enerjide önemli atılımlar yaptığının altını çizerek, ülkenin son 15 yılda güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücü anlamında dünyada 11. sıraya ve Avrupa'da 5. sıraya geldiğini ifade ederek, bunun daha üst seviyelere çıkarılması gerektiğini aktardı.

Türkiye'nin deniz üstü rüzgar potansiyelinin de oldukça yüksek olduğunu da sözlerine ekleyen Bayraktar, şöyle devam etti:

"Şu anda gelinen noktada 29 bin megavatın üzerine çıkmış kurulu gücümüz var. Yaklaşık 80 bin megavatlık kapasiteyi biz tahsis etmiş durumdayız. Bunun 30 bin megavatı ağırlıklı sanayicilerimizde. Sanayicilerimiz kendi ihtiyaçları için ihtiyaç duydukları üretimleri buradan yapıp bir kısım fazla elektriği piyasaya satma şanslarına sahip. Dolayısıyla böyle bir süreç söz konusu. Biz hızlı bir şekilde o sanayicilerimizin elindeki bu kapasiteleri hayata geçirmelerini istiyoruz."

Bakan Bayraktar, izin süreçlerinin 2 yıla ya da 2 yılın altına çekilerek üretilen projelerin daha hızlı bir şekilde elektrik üretimine dönüştürülmesinin hedeflendiğine dikkati çekerek, "İnşallah, yeni dönemde meclis açıldıktan sonra ilk gündeme getirmek istediğimiz konulardan bir tanesi bu yenilenebilirdeki izin süreçlerini kolaylaştırmak, keza madenlerde de öyle." diye konuştu.

Mevcut kapasite verimi 80 bin megavatın dışında her yıl 2 bin ila 2 bin 500 megavatlık kapasite tahsis ihalesinin yapılmasını hedeflediklerini bildiren Bayraktar, "Uluslararası yatırımcıların da olduğu, bizim yerli teşebbüslerin de olduğu herkes, belli şartları sağlayanlar, belli finansal kabiliyeti olan firmalar, bu yarışmalara girecek ve bu 2 bin, 2 bin 500 megavat kapasiteyi her yıl biz bu şekilde tahsis edeceğiz. Muhtemelen bu ay içerisinde biz 2024'ün YEKA ilanını bu anlamda yaparız, onu hedefliyoruz. Belki bir 2-3 aylık hazırlık sürecinden sonra da ocak ayı içerisinde ilk kapasite tahsis ihalemizi bu anlamda yapmış oluruz." bilgisini paylaştı.

Bakan Bayraktar, ayrıca bunun ilerleyen süreçte ve 2035'e kadar bir program olarak açıklamak istediklerinin altını çizerek, "Bütün yatırımcılar, Türkiye'ye ekipman fabrikası kurmak isteyen, panel fabrikası kurmak isteyen veya Türkiye'de sadece enerji kısmında yatırımcı olmak isteyen herkes, öngörülebilir bir şekilde önümüzdeki 10 yılı, 12 yılı görmüş olarak bu yatırımlara girebilecek." dedi.

- 'Nadir toprak elementleri Sakarya Gaz Sahası keşfi kadar değerli ve stratejik'

Bayraktar, nadir toprak elementlerinin çip üretiminde, depolama teknolojilerinde, batarya teknolojilerinde ve güneş enerjisi hücrelerinin yapımında kullanıldığını ve söz konusu kaynakların Sakarya Gaz Sahası keşfi kadar değerli ve stratejik olduğunu vurguladı.

Kritik minerallerin enerji dönüşümünde önemli rolü olduğuna değinen Bayraktar, ham maddenin işlenmesi ve saflaştırılması teknolojisi üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.

Bayraktar, Türkiye'de ciddi rezerv bulunduğuna işaret ederek, "Teknolojiyi kullanarak saflaştırmak ve nihai ürüne dönüştürmekle alakalı çalışmalarımız devam ediyor. Gelecek ay Çin'de maden konferansına katılacağım. Madenlerin çıkarılması, saflaştırılması ve işlenmesi ciddi yüksek teknoloji gerektiren bir iş. Çin dahil farklı ülkelerle görüşmeler yapılacak." değerlendirmesinde bulundu.

- Yeni üretim gemisi 20 yıl Sakarya Gaz Sahası'nda olacak

Bayraktar, Türkiye'nin yeni doğal gaz üretim gemisine de değinerek, bu geminin keşif ve sondaj değil üretimle alakalı olduğunu belirtti.

Söz konusu geminin 20 yıl boyunca Sakarya Gaz Sahası'nda sabit bir noktada durarak üretim yapacağını aktaran Bayraktar, "Bütün bu coğrafyalardaki faaliyetler için elbette ki ilave gemilere ihtiyaç olabilir. Çünkü dediğim gibi şu andaki 4 gemimiz Karadeniz'de çok ciddi şekilde üretimi artırmakla ilgili çalışıyor. Bunları belli bir planlama dahilinde yani Oruç Reis'in mesela Karadeniz'deki görevi bitti, oradaki çalışması bitti, şimdi Oruç Reis'i Somali'ye gönderiyoruz. Benzer şekilde Barbaros Hayreddin veya diğer gemilerimizin de böyle farklı dönemlerde görevlendirmelerini yapabiliriz. Yani mümkün olan en uygun şekilde, en optimum şekilde bu gemilerimizi kullanacağız." diye konuştu.

Bakan Bayraktar, Türkiye'nin Shell ile imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) anlaşmasına ilişkin şunları kaydetti:

"Aslında bu da temelde enerjideki dışa bağımlılığı, cari açığı düşürmekle alakalı ortaya koyduğumuz bir stratejinin yansıması. O stratejide şu vardı: Bizim tedarik kaynaklarımızı, arz kaynaklarımızı mutlaka çeşitlendirmemiz lazım. Doğal gaz açısından bölgemiz çok zengin. Dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerine sahip komşularımız var. Rusya, İran , Azerbaycan var ve bizim petrol boru hatlarımız var. Bu ülkelerden gaz tedarik ediyoruz ama mutlaka Türkiye'nin artan gaz talebini karşılamak için bunu çeşitlendirmemiz lazım. Onun için adeta bir seferberlik gibi biz Türkiye olarak son 7-8 yılda biliyorsunuz gazlaştırma kapasitemizi çok ciddi bir şekilde artırdık. Yani ne yaptık? Aliağa'da, Dörtyol'da, Saros'ta 3 FSRU gemisiyle ve mevcut karadaki gazlaştırma tesislerimizin de kapasitesini artırmak suretiyle bir dönem sadece 30 milyon, 37 milyon metreküp günlük gazlaştırma yaparken yani sıvılaştırılmış gemilerle LNG'yi alıp onu gaza çevirebilecek kapasiteye sahipken, şu anda bu 160 milyon metreküpe çıktı. Bu şu demek; Türkiye, ihtiyacı olan gazın en az yarısını rahatlıkla sıvı olarak, gemilerle LNG olarak alabilir. Bu çok büyük bir çeşitlendirme ve bir yenilik. Dolayısıyla Shell anlaşması bu anlamda önemli."

Türkiye'nin sadece İran, Azerbaycan ve Rusya'dan değil 10'un üzerinde ülkeden doğal gaz aldığını dile getiren Bayraktar, Mısır, Nijerya, Katar ve ABD gibi birçok ülkeden doğal gaz alındığını belirtti.

Bayraktar, Türkiye'nin doğal gaz depolama kapasitesinin halihazırda 5,8 milyar metreküp olduğunu kaydederek, 2028'de ülke ihtiyacının en az yüzde 20'sine denk gelen 12 milyar metreküplük depolama kapasitesinin hedeflendiğini aktardı.

Türkiye'nin fazla doğal gazı ihracatla alakalı alternatiflere de sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Hem Bulgaristan hem Yunanistan üzerinden çok yakın bir zamanda Meclis'imizde bir değişiklikle Türkiye'nin gazı tekrar sıvılaştırarak satabileceği bir düzenlemeyi de yaptık. Bunun da önü kanun ile açılmış durumda. Dolayısıyla özellikle bizim bu Bulgaristan hattı üzerinden Avrupa'ya şimdilik 3,5 milyar metreküp ama yapılacak çalışmalarla yaklaşık 7,5 milyar metreküplük bir ihracat yapma kapasitemiz söz konusu olacak." dedi.

Bayraktar, Türkiye'nin Shell ile yaptığı anlaşma kapsamında ihtiyacı olmaması durumunda söz konusu LNG kargosunu başka ülkelere ihraç edebileceğini sözlerine ekledi.

- Irak ile enerji diplomasisi

Türkiye'nin enerji diplomasisi trafiğini de anımsatan Bayraktar, Irak ile bu konuda büyük potansiyel olduğuna dikkati çekti.

Bayraktar, şu anda Irak'la 3 sahada ortaklık olduğunu belirterek, söz konusu ülke için bunun "çok küçük" olduğunu ifade etti.

Irak'ın günde yaklaşık 3 milyon varilin üzerinde petrol ihraç ettiğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Bunun içinde 15 bin varil çok küçük. Türkiye'nin buradan daha büyük pay alması lazım. Dolayısıyla petrol ve doğal gaz sahalarında daha etkin, daha yoğun ve daha aktif bir Türkiye olmamız gerekiyor. Onun ötesinde petrol ticaretinde ve taşınmasında Türkiye daha büyük bir role sahip olabilir. Zira bizim Silopi'den Ceyhan'a kadar, yani eski Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının Türkiye kısmı 650 kilometrelik iki boru hattı ve yaklaşık kapasitesi günlük 1,4 milyon varil. Onun için biz Irak'ta muhataplarımıza, özellikle Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinden sonra diyoruz ki 'Oradaki bu Kalkınma Yolu'nu (Development Road) mutlaka enerji yoluna çevirelim. Bunun yanına, yani bir demir yolu ve otoyolun yanına bir petrol yolu, petrol boru hattı, bir doğal gaz boru hattı, elektrik iletim hatları ile bunu destekleyelim.' O zaman gerçekten Kalkınma Yolu haline gelir. Sadece petrol için şu örneği vereyim: Petrolün rakamları biraz geri gelmekle birlikte100 dolar olduğu bir senaryoyu düşünün, günlük 1,4-1,5 milyon varil, yıllık yaklaşık 50 milyar dolarlık bir petrol ticaret hacmine tekabül eder. Bu çok önemli bir şey. Irak için çok avantajlı olur çünkü Irak aslında petrolünün neredeyse tamamını Basra üzerinden dünya küresel piyasalarına gönderiyor. Bunun yarısını çeşitlendirerek Ceyhan'a, Ceyhan üzerinden Akdeniz çanağına, farklı coğrafyalara götürme imkanı, alternatifini aslında üretmiş olabilir böyle bir bakış açısı. Bunun önünde hiçbir teknik engel yok, bana göre ticari engel yok. Dolayısıyla burada da ciddi bir siyasi irade ortaya konması lazım."

Bakan Bayraktar, Türkiye'nin Irak'la elektrik ihracat kapasitesinin 300 megavat olduğunu ve bunun artabileceğini söyledi.

Irak'la tahkim sürecinin hala sürdüğüne işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

"Irak'ta Bağdat'la Erbil arasındaki sıkıntı hala devam ediyor. Zira neredeyse bir yıla yaklaştık. Abu Dabi'de bir uluslararası konferansta 'Petrol boru hattı artık operasyonel olmaya hazır, çalışabiliriz. Petrol boru hattından petrolü sevk edebiliriz.' dedik. Bunu dedik ama işte 2 Ekim'e geliyoruz. Henüz bir varil bile petrol akışı söz konusu değil bu hatta. Türkiye olarak biz burada katkı yapmaya hazır olduğumuzu her daim ifade ediyoruz. Orada da yine bir siyasi karar üretmesi gerekiyor tarafların. Biz onlara yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Irak'tan bu Kalkınma Yolu kapsamında oluşabilecek bu yeni petrol boru hattından gelecek petrolün bir kısmı Ceyhan'da rafineri, petrokimya yatırımına, dolayısıyla çok daha büyük bir değer zinciri oluşturabilecek bir şeye dönüşebilir. O zaman işte gerçekten bir Kalkınma Yolu'na dönüşecek bir proje haline gelir diye düşünüyorum."