Bakan Tunç, Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde yapılan Adalet Sarayı'nın açılışına katıldı. Açılışta konuşan Bakan Tunç, Filistin’de yaşanan vahşete dikkat çekerek, “Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam ediyoruz. Filistin'de 28 günden bu yana bir zulüm, vahşet yaşanıyor. Filistin'de çocuklar, kadınlar katlediliyor. 8 binden fazla sivil insanın canına kıyıldı. Dünyanın gözü önünde bunlar yapılıyor. 3 bin 500’den fazla çocuk katledildi. 500’e yakın 1 yaşın altındaki bebekler maalesef insanlığın gözü önünde katlediliyor ama maalesef Türkiye'nin dışında, özellikle Cumhurbaşkanımızın dışında dünya liderlerinden yüksek bir ses maalesef duyamıyoruz. Uluslararası kuruluşlar İsrail'in vahşi saldırıları karşısında maalesef sessiz ve etkisiz kalıyor. Cumhurbaşkanımız bunu her platformda ifade etti. Dünya 5’ten büyüktür derken, uluslararası sistem insanlığın sorunlarına cevap veremiyor. Uluslararası kuruluşlar, insanlığın sorunlarında sessiz kalıyor ve bu sistem artık reforme edilmeli, yeni bir dünya kurulmalı. Dünyada adalet olmalı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin önüne getirilen ateşkes önerileri maalesef bir üyenin vetosuyla reddedilebiliyor, hatta insani yardım önergesi bile reddedilebiliyor. Zulümle abad olunmaz ve Türkiye olarak biz oradaki zulmün sona ermesi için başta Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız, ülke olarak her türlü diplomatik çalışmayı gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Önceliğimiz orada akan kanın durması. Hastaneler bombalanıyor. İşte önceki gün Türkiye'nin inşa ettiği Türk Filistin Dostluk Hastanesi, kanser hastanesi bombalandı. Hastane, okul bombalanır mı? Mülteci hakları diye bas bas bağıran o uluslararası kuruluşlar, mülteci kampı bombalanıyor, yüzlerce mülteci orada şehit ediliyor ama hiç sesleri çıkmıyor. Çocuk hakları, kadın hakları diye konuşanlardan bir tek cümle duyuyor muyuz? Maalesef duyamıyoruz. İşte ikiyüzlülük bu. Biz bu ikiyüzlülüğe hep karşı gelmeye devam edeceğiz inşallah. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi var, 47 üyeden oluşuyor. İnsan hakları ihlali olduğunda bir yerde hemen koşup toplanıp karar alıp gitmeleri ve inceleme yapmaları lazım. 28 gün geçti, niye inceleme yapmıyorsunuz? Bir an önce gitmeniz, orada o incelemeleri yapmanız ve oradaki deliller zaten apaçık ortada. Onları toplayıp uluslararası ceza mahkemesinin önüne koymamız gerekir. Ve inşallah o günler de gelecek ve bu katliamı gerçekleştiren katiller insanlık önünde hesap verecekler. Bunu insanlık görecek inşallah. Hep beraber bunu göreceğiz” ifadelerini kullandı.
“Güvenilir bir adalet sisteminin tesisi için 21 yılda çok çalıştık”
Bakan Yılmaz Tunç, Türkiye’de adaletin tecellisi yolunda son 21 yılda gerek fiziki mekanlar, gerekse teknolojinin yargı hizmetlerinde kullanılması ve gerekse de hakim, savcıların hem sayısının hem niteliğinin, niceliğinin arttırılması noktasında çok önemli mesafeler aldıklarını söyledi. Tunç, “Güvenilir bir adalet sisteminin tesisi için 21 yılda çok çalıştık ve bundan sonra da çalışmaya devam edeceğiz. Tabii birileri yargının kendi arka bahçeleri olmaktan çıkmış olmasından rahatsızlar. Yargının milletin yargısı olmasından rahatsız olanlar var. Onlar rahatsız olmaya devam etsin ama biz yolumuza devam edeceğiz. Geçmişte darbeciler karşısında selam duran, darbecilere anayasa hazırlayan hukukçular vardı. 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de darbe mağdurlarını yargılayan, bu ülkenin seçilmiş başbakanını asan bir yargı vardı. Ama şimdi artık darbe mağdurlarının hakkını koruyan ve darbecileri yargılayan bir yargı var. İşte hazmedilemeyen budur. O nedenle biz hep milletin yargısına güç vermeye, gerek fiziki imkanlar, gerek hakim, savcı sayımız gerek mevzuatın yenilenmesi ve teknolojik imkanları da yargımızın hizmetine sunarak vatandaşlarımızın daha hızlı, daha adil, daha güvenilir bir yargı hizmetinden yararlanabilmesinin yolunu açmak için mücadelemize devam edeceğiz. Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bütün temel kanunlarımızı yeniledik ve şu anda Avrupa'nın en çağdaş, en yeni mevzuatı bizde. Mevzuat tamam, hakim, savcı sayımız da Avrupa ortalamasına yaklaştı” dedi.
Adalet Bakanı Tunç, arabuluculuk müessesesini daha da geliştirdiklerini kaydederek, “Bugüne kadar 2013 yılından bu yana 4 milyon 488 bin uyuşmazlık arabulucuların önüne geldi. 3 milyon 124 bini anlaşmayla sonuçlandı. Dolayısıyla yüzde 70 oranında bir anlaşma olduğunu görüyoruz. İhtiyari arabuluculukta yüzde 99 başarı ama zorunlu arabuluculuk dediğimiz dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu olan davalarda da yüzde 49. Yani 3 milyon dosyanın yargıya intikal etmeden çözümlenmesi demek, en az 6 milyon insanın adliyeye düşmemesi demek. Dolayısıyla bundan sonra da 1 Eylül'den itibaren kira uyuşmazlıklarında, kat mülkiyeti uyuşmazlıklarında da arabuluculuk müessesesini başlattık. Orada da başarı devam ediyor. Kira uyuşmazlıklarında bugüne kadar arabulucuya intikal eden uyuşmazlıkların 12 bin 46’sı anlaşmayla sonuçlandı. Bu ne demek? 20 bin ev sahibinin ve kiracının adliye kapısına düşmemesi demek. 20 bin insan önemli. 7 bininin davaya intikal ettiğini görüyoruz. Yani burada da kira hukukunda da anlaşma oranının anlaşmamadan yüksek olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.
Konya Valisi Vahdettin Özkan ise, “İnsan hak ve hukukunu esas alan kamu özgürlüklerine güvencenin güvencesi olan adalet mekanizmasının iyi inşa edilmesi ve işletilmesi her birey için bir güvence mekanizmasıdır. Dünyanına da insanlığın da buna ihtiyacı vardır. Bugün de küresel emperyalizmin zulümleri başta olmak üzere bireysel olarak, toplumsal olarak işlenen bütün suçların bertaraf edilmesi yönünde adalete yönelik bu duygunun pekişmesi, adalet hizmetlerinin iyileşmesi yönündeki bu toplumsal hassasiyetin, hükümetimizin bu toplumsal hassasiyet ve isteğe tercüman olması çok kıymetli bir şey olduğunu ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanımızın rehberliğinde toplumumuzun bu adalet duygusuna tercüman olan Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu bu akımla bakanlarımızın operasyonel faaliyetleriyle hep beraber bu hizmetlerden istifade ediyoruz” dedi.