GÜNDEM

Beyaz Saraydan Türkiye'ye AB desteği!

İsveç'in NATO üyeliğine karşı 'Türkiye'nin AB üyeliğinin önünü açın' çağrısını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine NATO'dan sonra ABD'den de destek geldi.

NATO Liderler Zirvesi'nin ana gündem maddelerinden biri olan İsveç'in NATO üyeliği ile ilgili Türkiye'den dikkat çeken bir çıkış geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "50 yılı aşkın zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletilen Türkiye var. Türkiye'yi bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum. Türkiye'nin AB'de önünü açın. Finlandiya'nın önünü nasıl açtıysak İsveç'in de önünü açalım" çağrısını yaptı.

Bir destek de ABDden

Gündemi değiştiren çağrıya Batı'dan peş peşe cevap geldi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'den sonra ABD de Türkiye'ye destek geldi. Beyaz Saray, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğini her zaman desteklediklerini açıkladı.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "ABD, Türkiye'nin AB üyelik hedeflerini her zaman destekledi ve desteklemeye devam ediyor. Üyelik başvurusu süreci AB üyeleri ile Türkiye arasında bir mesele" denildi.

NATO'dan yeşil ışık!

Türkiye'nin AB üyeliğine yeşil ışık yakan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'den destek geldi. Erdoğan'ın restine ilişkin açıklama yapan Stoltenberg, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik isteğini destekliyorum. Ancak AB şartı Türkiye, Finlandiya ve İsveç tarafından Madrid Zirvesi'nde imzalanan Üçlü Muhtıra’da yer almıyor. İsveç muhtıradaki bütün şartları yerine getirdi" dedi.

Almanya: İkisi farklı meseleler

Almanya Başbakanı Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önce Türkiye'nin AB yolunu açın sözlerine cevap verdi. Scholz, "İsveç, NATO üyeliği için tüm şartları yerine getirdi. Türkiye'nin AB üyeliği meselesi ise başka bir soru ve diğer meseleyle ilgisi yok. Bir arada değerlendirilmemeli. İsveç'in en hızlı şekilde NATO'ya girmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim" diye konuştu.

Erdoğan'ın restine AB'den ilk cevap:

Avrupa Birliği (AB) Sözcü Yardımcısı Dana Spinant;  AB'nin tüm aday ülkeler ve hatta aday ülke olmak isteyenler tarafından atılması gereken çok net adımlarla yapılandırılmış bir genişleme sürecine sahip olduğunu belirtti ve iki sürecin birbirine bağlanamayacağını söyledi.