AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezinde MKYK toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu. NATO zirvesinde Kıbrıs konusunun gündeme gelmesinin kaçınılmaz olduğunun belirten Çelik, "Özellikle önümüzde NATO zirvesinde Kıbrıs konusunun gündeme gelmesi kaçınılmazdır. En son Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bundan sonra müzakerenin ortaya çıkabilmesi için KKTC'nin eşitliğinin sağlanması gerekir. Rumlar elde ettikleri bir önceki müzakerede herhangi bir şeyi cebine koyup, sonraki müzakereye geçmek istemişlerdir. Bu sağlıklı bir durum değildir. Rumlarla birtakım tatbikatlar yaparak, onlara silahlı kabiliyetler katarak süreci zehirlemelerinden vazgeçmeleri gerekir. Bunların hiçbiri iki eşit halk, iki egemen devlet olduğu gerçeğini değiştiremez. Burada son zamanlarda ABD ve AB'nin yaklaşımlarının hiç de olumlu olmadığını gördük" diye konuştu.


Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin devam ettiğini aktaran Çelik şu ifadeleri kullandı:

Netanyahu hakkında tutuklama emri! Netanyahu hakkında tutuklama emri!


"AB ile ilişkiler devam ediyor. Fasılları açıp, bunları tartışmalıyız. Biz masada müzakere bile etmeyelim yaklaşımı ortaya koydukları zaman oranın siyasi birlik olmaktan çıkıp ideolojik önyargı ile hareket ettiğini gösteriyor. En son Ukrayna-Rusya savaşında gördük ki, Türkiye olmaksızın AB'nin bir açılım yapması, diplomasi yürütmesi mümkün değildir. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi konusunda adım atılabilir. Geleceğe dönük olarak işbirliği mekanizmaları açısından önemli olur. Cumhurbaşkanımız Kafkaslarda barış siyasetini yürütmeye devam etmektedir. Orada bir birlik oluşması hatta Ermenistan'ın da bu birliğe ait olmasını sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Aliyev ile ortak karar olarak ortaya koymuştur. En son Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın, Cumhurbaşkanlığımızın göreve başlama törenine gelmesi, davet edilmesi buradaki iyi niyeti göstermektedir. Kafkasya'da diyaloğun güçlenmesi yeni istikrar zemininin oluşması bakımından son derece kıymetli olacaktır."


Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin bilgiler veren Çelik, “Haziran'da Astana'da bir toplantı yapılacak. Türkiye, Rusya, İran, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcıları katılacak. Biz siyasi süreci desteklemeye devam ediyoruz. 10 Mayıs'ta bir yol haritası hazırlanmıştı. Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme güçlü bir şekilde desteklenmektedir. Türkiye ile Mısır arasında yürüyen normalleşme önemlidir. Son derece güçlü bir vizyonla yürümektedir. İnşallah yakın dönemde devlet başkanlarımızın bir araya gelmesiyle bu süreç bölge barışı, enerji güvenliği açısından son derece kıymetli sonuçlar doğuracaktır. Burada sayın Cumhurbaşkanımız bir makale yayınladı. En çarpıcı olan taraf, Türkiye'de Cumhurbaşkanımızın yasağı, seçimden birinci çıkmış partinin genel başkanı olmasına rağmen bunun ne kadar anormal bir şey olduğunu gösteren Berlusconi'nin daveti oldu. Arkasından davetler geldi. Fransız Parlamentosu basiretsiz karar aldı. Bir rapor yayınladı. Bu raporda Fransa'ya düşmanca müdahale bağlamında Rusya ve Çin'in yanı sıra Fas ve Türkiye hedef alınıyor. Müslümanlık üzerinden Türkiye'nin Fransa'ya müdahale ettiği söyleniyor. Bu büyük bir basiretsizlik. Oradaki olay radikalizmdir. Bizim Diyanet Başkanlığımız hedef alınıyor. Fransa meclisinin radikalizme karşı duruş açısından Diyanet İşleri Başkanlığımıza şükranlarını sunması gerekir” dedi.

"O kalmış, bu gitmiş bizim için fark etmez"


Açıklamalarının ardından gazetecilerden gelen soruları cevaplayan Çelik, bir gazetecinin "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP’deki değişimle alakalı söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna, "Cumhuriyet Halk Partisi bir bakıma kurultaylar partisi. Partinin iç işleriyle ilgili konular bizi ilgilendirmez. Siyasetin gündemi açısından iki konu görüyorum. Birincisi, genel başkan değişsin diyenlerin belki kendilerini de bu değişimin içine katmaları gerekir. İkincisi de değişim dediğiniz şey siyasal alanla ilgilidir. Şimdi tutmuşlar biyografiler üzerinden tartışıyorlar. Millet iradesine o gece en büyük saygısızlık yapıldı. Bu bir biyografi tartışması değil; bu bir siyaset yapma biçimi tartışması olması gerekir. Sonuçta siyasetin sahibi millettir, vatandaştır. Siyasi partilerin sahipleri siyasi partilerin tabanlarıdır. Onların kararlarına kulak verilmesi esastır. Bugün yukarıda kim gitsin tartışması yapılıyor. Bu gerçek bir siyaset değildir. Onların biyografi tartışmasından çıkıp siyaset tartışmasına dönmelerinde fayda var. O kalmış, bu gitmiş bizim için fark etmez" diye yanıt verdi.


Çelik, Anayasa Mahkemesi’nin HDP kararı ile ilgili ilişkin şu ifadeleri kullandı:


"Dünyanın çeşitli yerlerinde görüleceği gibi AYM kararlarında demokrasinin, kamu düzeninin, hukuk devletinin korunması için en güçlü tedbirler teröre karşı alınır. Terör, paylaştığımız bütün insani değerlerin düşmanıdır. 14 Mayıs'a giderken açıkça terörün Türk siyasi hayatına müdahalesi için açık beyanlarını gördük. AYM meşru hakları istismar ederek, kaynakları terör propagandasına dönük olan harcayan tutumlar karşısında herhangi bir şekilde değerlendirme yapmıyor. Değerlendirmelerde tek taraflı bakış açısı söz konusu oluyor. AYM bu kararıyla herhangi bir şekilde teröre karşı alınacak tedbirler açısından zaaf oluşturacak bir karar ortaya koymuştur. Bu karar bir demokrasinin terör karşısında kendini koruma refleksleri açısından zaaf oluşturacak karardır."