İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Pazar gecesi Kayseri'de, pazartesi günü ise Suriye'nin kuzeyinde yaşananları Türk milletinin bugünkü ve gelecekteki varlığına dönük açık ve sürekli hale gelmiş yıkım projesinin olağan sonuçları, beklenen yansımaları olarak görüyoruz." dedi.
Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına, 1993'te meydana gelen Sivas olayları ve aynı yıl terör örgütü PKK'nın Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde gerçekleştirdiği katliamda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
Türkiye'nin farklı bölgelerinde meydana gelen yangınlar nedeniyle üzüntü duyduklarını söyleyen Dervişoğlu, "Bu tür yangınların havadan müdahale olmadan söndürülemeyeceğini her yıl acı şekilde öğrenip bir yıl sonra unutan bir iktidarla daha ne kadar ormanımızı kaybedeceğimizin hesabını bilemiyoruz. Birçok alanda gördüğümüz İHA'ları, orman yangınlarında etkin bir şekilde kullanmak için daha kaç yangın bekleyeceğimizi bilmiyoruz." diye konuştu.
İktidarın ekonomik politikalarını eleştiren Dervişoğlu, "AK Parti hep bir unutuluş halidir. 3 yıl önce gri listeye sokan AK Parti iktidarıdır. O gün bunu gururla savunur. 'Yok teröre yol vermedik o yüzden girdik' derler. 3 yıl sonra gri listeden çıktık diye düğün bayram edip, bunu müthiş bir başarı olarak kabul ederler. Sokan kendileri, bu millete unuttururuz diye hayal kurarlar." ifadelerini kullandı.
"Türkiye demografik saldırı altında"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'de Beşşar Esed ile görüşme açıklamalarına değinen Dervişoğlu, "Keşke uyarılarımıza kulak verip, doğru adımları daha önceden atsaydı. Her hafta aklı başında her Türk vatandaşı gibi bu sorunu gündeme getiriyoruz ama her saat daha da ağırlaşan, daha tehlikeli hale gelen bir tablo beliriyor. Türkiye'nin demografik saldırı altında olduğunu, sığınmacı ve kaçak meselesinin beka sorununa dönüştüğünü ve hükümetin verdiği bütün rakamlarda yalan söylediğini her fırsatta dile getiriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kayseri'de bir çocuğa taciz iddiaları üzerine meydana gelen olayları anımsatan Dervişoğlu, "Siz çözümü görmezden geldikçe, yani sığınmacı ve kaçakları ülkelerine göndermeyi reddettikçe Türk halkı kendi çözümünü bulmaya çalışacaktır. Siz çözüme ayak direttikçe, şiddeti çözüm olarak sunanlar da ortaya çıkacaktır. Ve yıllardır yürüttüğünüz yanlış politikaların bedelini sadece çoluk çocuk, vatandaşlarımız, masumlar ödeyecektir." dedi.
Dervişoğlu, Türkiye'nin, dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumuna geldiğini söyledi.
Suriye'nin kuzeyinde emperyalizm eliyle ve stratejik göç mühendisliği ile bir terör devletinin demografik altyapısı oluşturulduğunu; Suriye’nin kuzeyinde 100 bin kişilik bir PKK sürüsünün göz göre göre konuşlandırıldığını dile getiren Dervişoğlu, "Şimdi orada bir devlet kurmaya çalışıyorlar." açıklamasını yaptı.
Kayseri'de yaşanan olaylar
"Türkiye'nin bir mülteci kampı haline getirildiğini" söyleyen Dervişoğlu, şöyle devam etti: "Türk milleti öfkelidir. Kendi vergisiyle, kazancıyla yapılan hastanelere gidememekten, mahallesindeki parkta oturamamaktan, kadınına, kızına göz diken sapıklardan öfkelidir. Kendi rızası olmadan sırtına yüklenen bu haksız ve ağır yükü Türk milleti daha fazla taşımayacaktır. Bu esaret zincirini kırmaya ve bu kamburu atmaya kararlıdır. Bu yüzden de pazar gecesi Kayseri'de, pazartesi günü ise Suriye'nin kuzeyinde yaşananları Türk milletinin bugünkü ve gelecekteki varlığına dönük açık ve sürekli hale gelmiş yıkım projesinin olağan sonuçları, beklenen yansımaları olarak görüyoruz. 10 milyondan fazla kaçak ve sığınmacı barındıran bir ülke pek tabiidir ki her türlü riske açıktır. Provokatörler de provokasyonlar da olabilir. Emperyalist güçlerin Türkiye'yi rahat bırakmamak için türlü oyunları sahneye koymaya kalkışacakları bilinen bir gerçektir. Bunlara karşı elbette dikkatli olmak ve oyunlara gelmemek lazımdır. Ancak ortada duran bir gerçek vardır. Nasıl ki kurumuş çam ağaçlarıyla dolu bir orman yaz sıcağında tutuşmak için küçük bir kıvılcımı bekliyorsa, yıllardır sabreden milletimizin sabır taşını çatlatmak için ufak bir olay kafidir. Küçük bir kız çocuğuna yapılanlar ve Türk bayrağının indirilmesi ve yakılması küçük kıvılcımları aşan alevlerdir. Yani sorumlu ve provokatör arayışı beyhudedir. Aslolan tedbir almaktır."
Türkiye'nin demografik yapısının korunmasının ülkenin milli güvenlik sorunu olduğunu ifade eden Dervişoğlu, sığınmacı sorununun bir önce çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi.
Türk milletinin varlığı ve birliğini devam ettirmesi dışında daha büyük ve önemli bir meselesinin olmadığını dile getiren Dervişoğlu, "Bu sebeple yaşanan işgal ve yıkıma itiraz etmek, iktidar çevresindeki gerçek vatan ve milletperver kimseler için de eşsiz bir arınma fırsatıdır. Bugünden itibaren Türkiye'ye yönelik yıkım planına karşı durmak her memleket evladının görevidir. Bu görev, büyük bir sorumluluk duygusuyla yerine getirilmelidir. Çözümün yeri sokaklar değildir. 'Devlet yoksa millet vardır' denilemez. Devlet, milletin teşkilatlanmış halidir." değerlendirmesinde bulundu.