Haber Global ekranlarında yayınlanan ''Müzakere'' programının bu haftaki konuğu BBP Genel Başkanı Mustafa Destici oldu. BBP lideri Destici'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
''Büyük bir deprem afeti yaşadık. 50 binden fazla vatandaşımızı kaybettik, büyük bir coğrafya, 11 il ama devletimiz büyük. İlk günden beri biz deprem bölgesindeydik. Sadece biz değil pek çok STK da orada. İçişleri Bakanlığı ve AFAD da destekliyor. Buradan bakanımıza da gençlerimiz adına da bir kere daha teşekkür ediyorum. Bugün dünden daha iyi oluyor. İyi kelimesini bile kullanırken tereddüt ediyorsanız. Çünkü orada yaralar büyük oranda sarılmış ama zorluklar devam ediyor.
Devletimiz tüm gücüyle sahada. Ramazan'ın bereketi de bölgeye sağanak şeklinde yağacak. Bir de Şanlıurfa ile Adıyaman'da sel felaketi oldu. Önce Şanlıurfa'ya gittik, alt geçitte 5 vatandaşı kaybettik. Dereye yakın bölgelerde öyle bir sel afeti gelmiş ki, bir evin birinci katının tamamını su doldurmuş, tarifi bile zor bir afet. Selle de birlikte insanların evleri kullanılamaz hale geldi. Zaten buralar fakir diyebileceğimiz varoşlar diye nitelendirilen semtler. Ama devletimiz tüm gücüyle orada. Pek çok da evin içine girdik. Mesela birisi, benim kocam kayınpederim, oğlum hapiste, dedi. Benim yeni ihtiyaçlarım hasıl oldu, devlet onu da karşılıyor dedi. Talep edilen her şey karşılanıyor.
Şu an hatalar bertaraf edildi, onların getirdiği bazı olumsuzluklar da var. Şanlıurfa'daki alt geçide giriş yasaklandı. İlk deprem olduğunda düşünülseydi belki de 5 kişi ölmezdi. Maalesef bu tür şeyler yaşanmadan bazı dersler alınmıyor. Bunu Bozkurt'ta da gördük. Bitlis'te gördük. Dükkanlar devlet tarafından istimlak edileceği zaman bazen düşük bazen yüksek fiyat veriliyor dediler, ben burada garantinizim dedim. En son Şanlıurfa'da yaşanan da öyle. 40 yılda 50 yılda bir yaşanan selden bahsediyoruz. Biz felaketten önce gelseydik deseydik insanlara buraları yıkmamız lazım diye, kimse kabul etmezdi. Bir binanın başında vatandaşımız 3 yavrusu kalmış orada, bunun partisi yok, Alevi'si, Sünni'si yok. O sel felaketi çok kötü, tüm alt katlar sular altında kalmış.
14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerin öncelikle insanımıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Önemli olan milli iradedir. Barışı savunan herkesin milli iradeyi savunması gerekir. Türkiye'de özellikle 12 Eylül'den sonraki seçimlerde demokratik teamüller içinde yapıldığını düşünüyorum. Seçim güvenliği diye bir problem yok Türkiye'de. Her sandık başında 10-15 kişi var. Oylar sayılırken birilerinin lehine ya da aleyhine bir şeyler yapması mümkün mü? Herkes oraya görevlisini koyduğu zaman, kendi partisi için bir sorun yaşamaz.''