Bilim yerine, hain ve alçak FETÖ’cülerin karargahı ve yuvası haline gelmişti. Bilim yerine ‘hainlik’ yeşeriyordu. Şehirden koparılmış, bünyesindeki müthiş yerli ve milli beyinler göç ettirilmişti. Resmen ‘hain’ yetiştiriliyordu.
* * * * * * *
Güneydoğu’nun en köklü üniversitelerinden Dicle Üniversitesi’nden bahsediyorum. Kampüs olarak da Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden biridir. Bilim adına maalesef oldukça atıl ve yetersiz kaldı. 15 Temmuz’a kadar, hain ve alçak FETÖ’cülerin ana karargahı gibiydi. Yönetenler hep farklı amaçlar güttü. Bilim adına hiçbir şey yapılmadı.
* * * * * * *
Önemli ölçüde beyin göçü verdi. FETÖ’cü idareciler, kendilerinden olmayan, ülkesine ve topluma yararlı bütün akademisyenleri kumpasla, tehditle yıldırıp göç etmesine sebep oldu. Öğrenci sayısı bakımından da Türkiye’nin en az öğrenciye sahip olan üniversitesi oldu Dicle Üniversitesi.
* * * * * * *
Yıllarını çalıp götürdüler. Üniversiteyi bir adım ileriye taşıyamadılar, aksine hep geriye götürdüler. Dönemin Cumhurbaşkanı darbeci Kenan Evren’in, ‘Tekerlekleri olsaydı bu üniversiteyi buradan götürürdüm’ dediği Dicle Üniversitesi’nin makûs kaderi hep karanlık geçti.
* * * * * * *
15 Temmuz’dan sonra da iş başına gelen idareciler maalesef kendilerinden bekleneni veremediler. Düşük bir performansla rutinin dışına çıkamadılar. Onlar da hep ‘adamcılık’ işleriyle uğraşıp, üniversiteyi ileriye taşıyamadılar. Yazıklar olsun!
* * * * * * *
Üniversite yeni yeni kendine gelmeye başladı. Son atanan Prof. Dr. Mehmet Karakoç’un rektörlüğünde Dicle Üniversitesi’nde güzel işlerin yapıldığını görmeye başladık. Araştırmalar, sempozyumlar, akademik çalışmalar ve tabi başta hastane olmak üzere bütün birimlerde yürütülen hummalı çalışmalar.
* * * * * * *
İyiyi ve doğruyu alkışlamak, kötüyü ve yanlışı eleştirmek gibi bir sorumluluğumuz var. Keşke bütün kurumlar tıkırında olsa da bizler de hep alkışlasak.
* * * * * * *
Rektör Karakoç, iyi niyetli ve kalıcı eserler bırakma peşinde. ‘’Benim bir farkım olsun. Yarın gittiğimde hem üniversite camiası hem de Diyarbakırlılar ‘ya adam çalıştı, taş üstüne taş koydu’ diyebilsinler’’ derdinde. Harıl harıl çalışıyor. Her şeyden önce akademik kadroyu liyakat sahibi işin ehli olanlardan oluşturuyor. Bu adaletli tercihi takdire şayan.
* * * * * * *
Önemli projeleri var. Tabi diğerleri gibi ’tribünlere’ oynamadığı için sessiz sedasız yapıyor güzel işleri. Başta hastane olmak üzere yeni projeleri hazırladığı ve hatta bu projelere ödenek çıkartmak için gecesini gündüzüne kattığını biliyorum.
* * * * * * *
Üniversite bünyesindeki araştırma hastanesi artık hizmete cevap veremiyor. Bina eski olduğu için bir yere başlandığında diğer yeri çöküyor. Restorasyonu da kaldırmıyor.
* * * * * * * *
Rektör hocanın hazırladığı projelerden biri de hastane. Önemli bir sorunun çözümü için kolları sıvamış. Yani oldukça doğru yerden başladı. Bravo…
* * * * * * *
Yeni yapıların dışında akademik ilerleme içinde önemli projeler devre giriyor. Başta öğrenci sayısının arttırılması, yerli ve milli beyinlerin üniversiteye kazandırılması gibi.
* * * * * * *
Üniversitenin artık akademik başarılarla gündeme gelmesi gerekiyor. Biz hakikatten buna hasret kaldık. Artık üniversitenin kaybedeceği bir saniyesi bile yok. Rektör hoca da bunun farkında olduğu için bütün ekibiyle birlikte hummalı bir çalışma başlatmış durumda.
* * * * * * *
Elbetteki işi kolay değil. Yılların enkazı var. Ondan önce göreve gelenler şiddetli enkazlar bırakmış. Bu enkazları kaldırmak, üzerine yeni taşlar döşemek zor iş. Ama azim, dürüstlük ve şeffaf yönetimle başarmak mümkün.
* * * * * * *
Artık üniversite için herkes el ele vermeli. Başta kentin seçilmişleri olmak üzere sivil toplum örgüt temsilcileri ve YÖK ile bakanlıklar ciddi destek vermeli üniversitenin projelerine. Dicle Üniversitesi’nin artık başarı ve araştırmalarıyla Türkiye’nin sayılı üniversitesi haline gelmesini bekliyoruz. İnşallah bunu da göreceğimiz günler yakındır.
Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.