GÜNDEM

Erdoğan: Emniyet teşkilatımız ve adalet sistemimizde sorun varsa neşteri vuracağız!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Emniyet teşkilatımız içerisinde bir zafiyet varsa neşteri vurup bunu gidereceğiz. Adalet sistemimizde tıkanıklık varsa, yanlışlık varsa neşteri vurup Allah'ın izni ile onu da çözüme kavuşturacağız'' dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın, siyasi partilere, milletvekillerine ve Meclis çalışanlarına hayırlı olmasını diledi.

Bosna Hersek'te yaşanan selde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyen Erdoğan, AFAD, Kızılay ve TİKA'nın harekete geçtiğini, yaraların sarılması için gerekenin yapıldığını ve yapılacağını belirtti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun Bosna Hersek'e gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Bosnalı kardeşlerimizi bugüne kadar olduğu gibi Allah'ın izniyle bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Merhum Aliya'nın son nefesini vermeden hemen önce hastane odasında elimizi tutarak bizlere bıraktığı emanete en güzel şekilde sahip çıkmayı sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, hayatını kaybeden Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı Recai Kutan'ın, Türkiye'ye ve Türk milletine kıymetli hizmetler yaptığını, Milli Görüş Hareketi'nin çınarlarından olduğunu ifade etti.

Beyefendi kişiliği, mütevazi tavrı, alicenaplığı, çalışkanlığı ve davasına olan sarsılmaz bağlılığıyla Kutan'ın her zaman hayırla anılacağını söyleyen Erdoğan, Kutan'ı, özlemle ve şükranla yad edeceklerini dile getirdi.

"6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dün, 6-8 Ekim olaylarının 10'uncu yıl dönümüydü. Kobani bahanesiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kur'an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü. Bilhassa ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, değil üzerinden 10 yıl, yüzyıl geçse bile unutmayız. Şunu da biliyoruz; ciğer paresini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını ancak adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar bağımsız Türk mahkemeleri önünde, işledikleri suçların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır."

Daha sonra Suriye'de yaşananların ve mahkeme sürecinin 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkardığını vurgulayan Erdoğan, "Fakat, o dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cesaretini halen gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına sırf oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında 'Biz Türkiye partisiyiz' diyenlerin her fırsatta Türkiyelileştirme iddiasında bulunanların, ülkemizi uçurumun kenarına kadar getiren bu travmayla mutlaka hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, demokratik siyasette şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerektiğinin altını çizdi.

"Cumhur İttifakı olarak ülkemizin meselelerini en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz"

"Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz" diyen Erdoğan, şiddetin hak arama yolu olarak görülmesiyle de siyaset yapılamayacağını belirterek, "Türkiye Yüzyılı'nda, şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa elbette yer vardır ama sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur. Tekrar ediyorum; Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yılık gecikmeyle bile olsa, 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır." şeklinde konuştu.

Erdoğan, yeni yasama yılında siyasette farklı bir üslup ve söylem görmeyi istediklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek, daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı olarak yeni dönemde ülkemizin meselelerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin gerek Meclis'in ilk günü, gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz, hiçbir ayrım yapmadan Meclis'teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış içinde hareket etmeleridir."

"Vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim 2023'te İsrail'in Gazze'ye başlattığı saldırıların birinci yıl dönümünü geride bıraktıkları söyledi.

İsrail'in 7 Ekim'den beri Gazze, Batı Şeria ve son olarak Lübnan'da gerçekleştirdiği katliamlarda 50 bin kişinin şehit edildiğini; Gazze'de 1,9 milyon, Lübnan'da da 1,3 milyon insanın yerlerinden edildiğini belirten Erdoğan, "Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor. Savaşın bölgemizdeki diğer ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. İsrail'in artan saldırılarına komşumuz İran'ın geçen hafta mukabelede bulunması bölgesel çatışma riskini hiç olmadığı kadar yükseltmiştir. Hemen her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu gerilimi çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm tedbirleri alıyoruz." diye konuştu.

Türkiye'yi şimdiye kadar bölgesel gerilimlerden hep uzak tuttuklarını, yangına benzin dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduklarını vurgulayan Erdoğan, aynı tutumu bugün de muhafaza ettiklerini belirtti.

"Netanyahu ve cinayet şebekesi ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye ne yapılmak istendiğinin gayet farkındadır. Nihai hedefin neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz. Dün Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız Meclis'imizin kapalı oturumunda bu konuyla ilgili milletvekillerimize detaylı bilgi verdi. Her iki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için fotoğrafı tüm netliğiyle ortaya koydu. Toplantı sonrası CHP Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor ama bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel'den ülke güvenliğine dair meselelerde daha olgun bir tavır beklerdik. Bununla birlikte daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok iyimser cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri anlatamayacağımızın bilincindeyiz. Varsın onlar kendi hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin. Biz Türkiye'nin güvenliğinden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Ne pahasına olursa olsun bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye yayılmacı hevesleri, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net söylüyorum, vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır."

"Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yıl önce "İsrail'in devlet olmak ile terör örgütü olmak arasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu" ifade ettiğini, o günden bugüne İsrail'in, Gazze'de son asrın en vahşi soykırımını yaparak siyonist bir terör örgütü gibi hareket ettiğini belirterek, "Bundan hiç şüpheniz olmasın, İsrail bir siyonist terör örgütüdür." dedi.

Gazze soykırımında failin İsrail olduğunu ancak bu vahşetin Batılı ülke ve yönetimlerinin güçlü desteğiyle işlendiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sahne önünde ateşkesten, itidalden bahsedenler sahne arkasında İsrail'e her türlü silah, mühimmat ve istihbarat desteğini vermeye devam ediyor. Bu Amerika'da, Almanya'da, tüm Batı ülkelerinde böyle. Hepsi birbirinin aynı, al birini vur diğerine. Hiç birbirlerinden farkı yok. Gazze kasabı siyonist Netanyahu'nun Amerikan Kongresine davet edilmesi, dakikalarca ve defaatle ayakta alkışlanması bunun en bariz örneğidir. Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır. Tarih, elinde on binlerce çocuğun, sivilin kanı olan bir canavarı ayakta alkışlayanları asla ve asla affetmeyecektir. Biz de her fırsatta ve platformda bu ikiyüzlülüğü deşifre edeceğiz."

Bu süreçte tarihin doğru tarafından yer alan ülkelerle her zaman beraber olacaklarını söyleyen Erdoğan, İspanya, Norveç, Slovenya başta olmak üzere baskılara rağmen ilkeli duruş sergileyen tüm ülkeleri, soykırım cephesi karşısında insanlık cephesinde yer alan tüm halkları, özellikle de vicdan sahibi üniversiteli gençleri tebrik etti.

"Atalarımızdan tevarüs ettiğimiz asil duruşumuzu asla bozmayacağız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Tam bir yıldır emperyalist güçlerin desteğini arkasına almış, işgal ordusu karşısında direnen Filistin'in yiğit evlatlarını, 'Toprağın üzerinde onursuzca yaşamaktansa toprağın altında şerefimle yatarım' diyen bütün kahramanları bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum. İsrail'in vahşi saldırılarında şehit düşen Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimi rahmetle yad ediyor, Rabb'im mekanlarını cennet eylesin diyorum. Filistin'in seçilmiş son Başbakanı İsmail Heniyye'ye ve kalleşçe şehit edilen Hamas'ın diğer mensuplarına Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Hamas'ın Gazze'de verdiği destansı mücadelenin aynı zamanda Türkiye için de olduğunu çok iyi biliyoruz. Filistin halkının soykırım şebekesi karşısında aynı zamanda insanlığı da savunduğunu, Müslümanların izzetini de savunduğunu çok ama çok iyi biliyoruz.

Ülkemizde birileri Hamas'a terör örgütü iftirası atarken biz soykırımın ilk günlerinde hiç kimseden çekinmeden, işte bu yüzden 'Hamas, Filistin'in Kuvayımilliye'sidir.' dedik. İlk gün nerede duruyorsak bir yıldır aynı yerde yalpalamadan, korkmadan, ürkmeden sapasağlam duruyoruz. İlk gün vatandaşlarımızı neye karşı uyarıyorsak bugün de aynı risklere dikkat çekiyoruz. Bir yıldır olduğu gibi bugün de biz 'herkes için barış, herkes için özgür Filistin' diyoruz. Filistinli kardeşlerimiz için hürriyet ve adalet istiyoruz. Allah'ın izniyle tek başımıza kalsak bile atalarımızdan tevarüs ettiğimiz asil duruşumuzu asla bozmayacağız."

"İnsanlarımızın hiçbir endişe duymadan hayatını güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız"

"İnsanlarımızın sokakta, evinde, iş yerinde hiçbir endişe duymadan hayatını güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Suçu önlemeden suçla ve suçlularla mücadeleye, yargılamalardan infaz ve ıslah sistemimize, nerede boşluk varsa mutlaka hal yoluna koyacağız. Emniyet teşkilatımız içinde zafiyet varsa neşteri vurup gidereceğiz, adalet sistemimizde tıkanıklık, yanlışlık varsa neşteri vurup çözüme kavuşturacağız. Belirli suçlarda infaz hükümlerinin, alınan cezanın yüzde 10'u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Mesela 5 suç kaydı olan birinin, diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden tutuklu yargılanmasının önü açılacak. Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı belirlenecek. Bu husus toplum vicdanını yaralayan belirli suçlar için geçerli olacak. Kanunların suçlu lehine işlemesi çarpıklığını düzeltecek ilk adım kurumsal düzenleme, 2'si seri suç işleyenlerin tutuklanmasının kolaylaştırılmasına yönelik. Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, toplumun güvenlik ve adalet konusundaki  kaygılarını süratle gidermek boynumuzun borcudur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son dönemde medya organlarımız, özellikle reyting kaygısı ile basın ilkelerini umursamayan, son derece sorunlu bir yayın politikası izlemeye başladı." dedi.

"Kadına ve çocuğa yönelik 'şiddete sıfır tolerans' ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz"

"Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Kadının statüsünün güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse de yoktur." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin, kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmamıştır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddette zafiyet görüntüsüne asla izin vermeyecek, 'şiddete sıfır tolerans' ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz."