Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde dünyada köklü siyasi değişimlerin yaşanması kaçınılmazdır. Az gelişmişin gelişmişe, yoksulun zengine, mazlumun zalime, çoğunluğun azınlığa hizmet ettiği, altta kalanın adeta canının çıktığı mevcut yapının devam etmesi mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Yükseköğretim Kurulu 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Soğuk Savaş’ın bitmesi ile barış, istikrar ve özgürlükler adına yeşeren umutlar, son yıllarda yerini tekrar korkuya, endişeye, hatta kimi ülkelerde faşizme bırakmaya başladı. İçinde bulunduğumuz yüz yıl daha önce yapılan tahminlerin aksine refah, huzur, adalet aslı olmaktan ziyade bir nevi çatışmalar çağına dönüşüyor. Bu yeni dönemde bilhassa eşitlik, adalet ve hakkaniyet duygusu ağır yara almakta. Zengin daha da zenginleşirken tüm dünyada yoksulluk yaygınlaşmakta, farklı toplum kesimleri arasındaki uçurum giderek büyümektedir. Dünya nüfusunun yüzde birine tekabül etmeyen kesim parasına para, refahına refah katarken, Afrika’dan Asya’ya milyarca insan temel gıda maddelerine dahi ulaşmakta zorluk çekmektedir. Ekonomik kriz ile birlikte bu vahim tablonun, fakir ülkeler ve toplumlar aleyhine daha da kötüleştiğine şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.

“Altta kalanın adeta canının çıktığı mevcut yapının devam etmesi mümkün değildir”

Son zamanlarda dünya genelinde yaşanan küresel ekonomik sorunlara da değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları kaydetti:
“Elbette son 50-60 yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyon rakamları Batılı ülkelerde yaşayanlar dahil herkesi zorluyor ve bunaltıyor. Yaklaşan kış mevsimi bu ülkelerde enerji ve gıda güvenliği konusundaki endişeler giderek tırmanıyor. Nitekim son Prag Zirvesi’nde tüm liderlerden bunu dinledim. Hepsi, ‘Bu kışı nasıl atlatacağız, bu kışı nasıl geçireceğiz’ hep bunu anlatıyorlardı. ‘Bizim böyle bir sorunumuz yok’ dedim. Liderler sadece anı düşünüyorlardı, ama bir diğer tarafta Rusya Ukrayna arasındaki gelişmeleri maalesef aklıselim ile değerlendirmiyorlardı. Gerek siyasi istikrarsızlıklar, gerekse ekonomik sorunlar en büyük darbeyi küresel sistemin çeperlerinde yer alan yoksul ülkelere vuruyor. Ekonomisi zayıf, üretim kapasitesi sınırlı, sosyal barışını tam manasıyla sağlayamamış, siyasi bakımdan müdahalelere açık, kırılgan devletler bu sancılı süreci yönetmekte zorlanıyor. Her ne kadar Rusya Ukrayna savaşıyla gündemin gerisine düşmüş olsa da önümüzdeki dönemde dünyada köklü siyasi değişimlerin yaşanması kaçınılmazdır. Az gelişmişin gelişmişe, yoksulun zengine, mazlumun zalime, çoğunluğun azınlığa hizmet ettiği, altta kalanın adeta canının çıktığı mevcut yapının devam etmesi mümkün değildir.”

“Şüphesiz bu sadece bir başlangıçtır, yapacağımız daha çok iş var”

Türkiye’nin sadece kendi özelinde değil, küresel anlamda önemli bir aktör olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Şu an da 7 milyon tonu aşkın tahıl bizim üzerimizden dünyaya servis ediliyor. Diğer ülkelerde herhangi bir ses yok. Ama Türkiye bu konuda üzerinden bütün bu imkanları seferber ederek insanlığa bir soluk nefes aldırmanın gayreti içerisinde. Derdimiz var, ama diğerlerinin derdi yok. Şüphesiz bu sadece bir başlangıçtır, yapacağımız daha çok iş var. Küresel sistemin yapısından kaynaklı sorunlar gün yüzüne çıktıkça Türkiye’nin haklılığı ve savunduğu değerlerin isabeti çok daha iyi anlaşılacaktır. ‘Türkiye Yüzyılı’ ifademiz inşallah hemen her alanda vücut bulacak ve kısa sürede gerçeğe dönüşecektir. Her kriz riskler ve tehditler ile birlikte fırsatları da beraberinde getirir. Hazırlıkta olanlar için kriz anları aynı zamanda yeni bir dönemin muştusu, daha aydınlık dönemlerin müjdecisidir. Türkiye son 20 yılda hayata geçirdiği projeler, yatırımlar ve reformlar ile işte bu günlere hazırlık yapmıştır” açıklamasında bulundu.

“Her alanda Türkiye’yi çok farklı bir konuma taşıdık”

20 yıllık hükümetleri boyunca Türkiye’ye her alanda bir çok yatırımlar yaptıklarını anımsatan Erdoğan, “Her alanda Türkiye’yi çok farklı bir konuma taşıdık. Birileri bizimle dalga geçti. Biz 76 üniversiteden, 209 üniversiteye çıkarken, ‘Ne gerek var’ dediler. Ama bilmiyorlardı ki, bugün Iğdır’da, Muş’ta, Kars’ta, Ağrı’da üniversite olmazsa oradaki yavrularımız oradaki gençlerimiz nerede üniversite tahsilini yapacaktı? Parası pulu imkanı varsa Ankara, İstanbul’a gelecekti. Yoksa üniversite okuyamayacaktı. Şimdi profesörlerimiz, doçentlerimiz, tüm akademisyenlerimiz Ağrı’ya da gidiyor, Muş’a da gidiyor, Hakkari’ye de gidiyor ve yavrularımızı evlerinin yanı başındaki üniversitelerde okutuyorlar” diye konuştu.

Erdoğan, “Geçenlerde uluslararası iktisatçılar ile bir toplantı yaptım. Şu tespiti yapmışlar, ‘Türkiye altyapısını bitirdi. Altyapısını bitirdiği için de geleceği aydınlık. Sizde böyle bir sıkıntı yok.’ Biz de dedik ki bu tespiti bizler de yaptığımız için şu an başarılıyız. Her geçen gün de daha iyiye gidiyoruz ve gideceğiz. Hele hele inşallah bu yılın sonu önümüzdeki yılın başı gibi Karadeniz’den doğalgazı da çıkardığımız anda bunun tadına doyum olmaz. Bir zamanlar öyle sondaj gemimiz falan yoktu. Şimdi bizim 2 tane sismik araştırma gemimiz, 5 tane sondaj gemimiz var. Bütün bu sondaj gemilerimiz 12 bin metreye kadar sondaj yapabiliyor. Hatta burada işimiz bittiği zaman uluslararası sularda da dünyanın değişik ülkelerine gidip bu sondaj çalışmalarını yapabilecek kabiliyete ve güce sahibiz. Bunlar artık bizim. Öyle çok büyük rakamlara da ulaşmadık bunlara. Uygun rakamlar ile bunları aldık ve şimdi bir taraftan sismik araştırmalar bir taraftan sondaj çalışmalarımız yapılıyor. Daha iyi olacak” ifadelerini kullandı.

“Benim polisimi, kızlarımızın ağzını kapatmak ve okula sokmamak, onları tekme tokat dışarı atmak gibi uygulamalara tabi tuttular”

Daha önce üniversite kürsüsünde birincilik konuşması yapmasına izin verilmeyen başörtülü öğrenciyi anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim polisimi, kızlarımızın ağzını kapatmak ve okula sokmamak, onları tekme tokat dışarı atmak gibi uygulamalara tabi tuttular. Benim kızlarım İmam Hatip’te okudu. Ama ben ne yazık ki kızlarımı İmam Hatip’ten almak zorunda kaldım. Bir başka İmam Hatip’e bir arkadaşımın müdürü olduğu İmam Hatip’e göndermek zorunda kaldım. Bana sordular ‘Niye’ dediler. Dedim ‘Maalesef’. Biz bu sıkıntıları yaşadık. Şimdi böyle bir derdimiz yok. Şimdi artık hocalarımızın arasında başörtülüler var mı? Var. Öğrencilerimizin içinde aynı şekilde rahat rahat üniversiteye gidebilen kızlarımız var mı? Var. Bununla birlikte artık Emniyet Teşkilatında, Silahlı Kuvvetlerde, hakim, savcı başörtülü olarak görev yapabiliyor mu? Yapabiliyor. Asıl özgürlük budur beyler. Diyorlar ki, ‘Hak ve özgürlük’. Uygulamayı göster bize, ne yaptınız hak ve özgürlükte? Tekme tokat dışarı attınız. Kendi milletvekilin, genel başkan yardımcın, ‘ikna odalarında’ bizim yavrularımızın başörtülerini çıkartarak o odalara aldılar. Bunları yaşadık bunları gördük. Burası halkının yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye. Burada bunları yaptınız. Ama şimdi bunlardan artık sıyrıldık. Şimdi özgürlük ve hürriyet var” diye konuştu.

“Eğer samimi ve dürüstsen gel Anayasa değişikliğini yapalım ve bunu tamamen masadan kaldıralım”

Başörtüsü konusu için yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Başörtü meselesini orta öğretim dahil, tüm eğitim kurumlarımız ile kamu kuruluşlarında çözüme kavuşturduk. Şimdi Meclis’e Anayasa değişikliği teklifimiz ile bu temel hak özgürlüğünü Anayasal güvence altına alma teklifimizi getireceğiz. Hadi bakalım. Çünkü yasal düzenlemeye ihtiyaç yok ki. Yasal düzenlemeye şu anda ihtiyaç yokken, çıktı ‘Yasal düzenleme yapalım’ dedi. Ya yasal düzenleme yapmaya ihtiyaç yok ki. Senin yanında hiç hukukçu yok mu? Bu işler aşıldı artık. Şimdi burada yapılması gereken bir şey var. Eğer samimi ve dürüstsen gel Anayasa değişikliğini yapalım ve bunu tamamen masadan kaldıralım” şeklinde konuştu.

“Üniversite mezunu sayımız 2022 yılı itibariyle toplamda 13 milyon 266 bine ulaştı”

2002 yılından bu yana yükseköğretime yapılan yatırımların artarak devam ettiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları kaydetti:
“Sayısı 76’dan 208’e ulaşan üniversitelerimizde, ailesinin maddi durumu ne olursa olsun tüm gençlerimiz bu imkandan çoğu zaman kendi ilinde faydalanabiliyor. Bunun bir sonucu olarak üniversite mezunu sayımızın 2022 yılı itibariyle toplamda 13 milyon 266 bine ulaşmasından da tabi ki memnuniyet duyuyoruz. Bunlarla beraber doğusu batısı, güneyi ve kuzeyi ile akademik anlamda genişlemeyi Türkiye adına büyük bir kazanç olarak görüyoruz. Bu yıl yükseköğretimde önemli bir adım daha atarak baraj uygulamasını kaldırdık. Kısa süre önce açıklanan tercih sonuçları ile üniversitelerimizin kontenjanlarının yüzde 99’unun dolduğunu memnuniyet ile gördük. Çok çileler çekildi biliyoruz ama şimdi bu da aşıldı. Tabi gençlerimizin üniversite tahsiline yoğun ilgisi, halkın evlatlarını ırgat olarak görmeye alışmış kimi çevreleri rahatsız ediyor. Bunun da farkındayız. Yükseköğretimin ekonomik getirisi fark oluşturmaya devam ediyor. Üniversite mezunlarının yıllık ortalama geliri lise ve dengi okul mezunlarına göre yaklaşık yüzde 50 daha yüksektir. Aynı şekilde veriler, üniversite mezunlarının istihdam oranlarının lise mezunlarına göre daha yüksek olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Geçtiğimiz yılın son çeyreği itibariyle lise mezunları için yüzde 53 buçuk düzeyinde olan işgücüne katılım oranı yükseköğretim mezunlarında yüzde 77,3’ü buluyor. Yükseköğretim mezunlarının istihdam oranı yüzde 68,1 iken lise mezunlarının istihdam oranı yüzde 46 buçuktur. Yani Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının lise mezunlarına göre istihdam oranı yaklaşık 20 puan daha fazladır.”

“Yükseköğretimde vizyoner projeleri hayata geçiriyoruz”

Okullarda yer alan disiplin yönetmeliğinde de değişikliğe gidileceğine vurgu yapan Erdoğan, "Yükseköğretimde vizyoner projeleri hayata geçiriyoruz. Bunlardan biri Siber Güvenlik Meslek Yüksekokullarının kurulmasıdır. Teknolojinin hayatımızın vazgeçilmezi haline geldiği günümüzde bu yüksekokullarda yetişecek gençlerimiz siber güvenlik alanında ara eleman değil, aranan eleman olacaklardır. Bir diğer önemli yenilik ise kadınlarımız ile ilgili. Hazırlıklarını tamamlamak üzere olduğumuz yeni çalışma ile 35 yaş üzeri kadınlarımıza yükseköğretimde yeni bir kapı açıyoruz. Buna göre 35 yaş üzerinde olan kadınlarımız için önlisans ve lisans programlarında ek kontenjan tanımlayacağız. Üçüncü müjdemiz YÖK’ün teşkilat yapısının reform edilmesine ilişkindir. YÖK 1981 yılında Türkiye’de 20 civarında üniversite varken kurulmuştu. Hali hazırda 208 üniversite ile büyük bir yapıya dönüşen YÖK’ün etkinliğini daha da artırmayı hedefliyoruz" dedi.