GÜNDEM

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: 16'lı masa da yetmez, daha da artırman lazım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 16'lı masa çıkışına yönelik, "Ne diyordu altılı masa diyordu. Şimdi gerekirse '16'lı masa' diyor yetmez bunu daha da arttrman lazım. Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister eser ister. Yalanla dolanla talanla bir yere varılmaz."

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ifadelerine karşılık olarak, "Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister, irade; bu millet eser ister, hizmet ister. Yalanla dolanla talanla bir yere varılmaz." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 28. Yasama Dönemi'nin ilk grup toplantısında, milletvekilleriyle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade ederek, Meclis'in yeni yasama döneminin ve toplantının, ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

14 Mayıs'ta aziz milletin takdiriyle AK Parti listelerinden seçilen milletvekillerini ayrı ayrı tebrik eden Erdoğan, "Milletvekilliği vazifeniz hayırlı olsun. Allah utandırmasın. Ülkemize, milletimize ve davamıza hizmet yolunda Rabb'imden sizlere muvaffakiyetler niyaz ediyorum." diye konuştu.

Erdoğan, 27. Yasama Dönemi'nde milletvekili sıfatıyla Yüce Meclis çatısı altında çalışan, demokrasi mücadelelerine omuz verenlere şükranlarını sundu, hayatını kaybedenleri rahmetle yad etti. Erdoğan, "Daha fazla çalışarak, daha fazla eser ve hizmet üreterek, milli iradeyi daha da güçlendirerek bu kardeşlerimizin hatıralarını yaşatacağız." dedi.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerini her anı hafızalara kazınan muhteşem bir zaferle tamamlamanın bahtiyarlığı içerisinde olduklarını dile getiren Erdoğan, gerek 28 Mayıs gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı balkon konuşmasında gerekse Cumhurbaşkanlığı görevine başlama töreninde, seçim zaferinde emeği, desteği ve duası olan herkese teşekkürlerini gönderdiğini anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Grubumuzun bu ilk toplantısı vesilesiyle bir kez daha, tarihimizin en kritik seçimlerinden birini zaferle taçlandıran herkese, her bir dava arkadaşıma, teşkilatımızın tüm mensuplarına buradan şükranlarımı sunuyorum. Seçim kararının alındığı 10 Mart tarihinden itibaren canla başla çalışan Genel Merkez birimlerimize, Kadın Kollarımıza, Gençlik Kollarımıza, il, ilçe ve belde teşkilatlarımıza, kampanya ve strateji ekibimize, tüm adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize yürekten teşekkür ediyorum. Milletimizin emanetine sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar fedakarca sahip çıkan, hile hurdaya, milli irade gasbına izin vermeyen tüm sandık müşahitlerimize tebriklerimi iletiyorum."

"İttifakımızı hamdolsun daha da güçlendirdik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seçimlerde kendi teşkilatlarının yanında Cumhur İttifakı'nda beraber hareket ettikleri ortaklarının olağanüstü çaba harcadığını vurgulayarak, "Sergilediğimiz dayanışmayla çıkar birlikteliği değil, ilkeler ve mefkureler ittifakı olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Kıymetli Genel Başkanlarla deprem bölgesindeki kardeşlerimizin acılarını beraber paylaştık. Milletimizin hayalini süsleyen pek çok projenin açılışını birlikte yaptık. Seçim mitinglerimizde bizleri coşkuyla bağrına basan milyonları beraber selamladık. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü darbecilere karşı direnirken meydanlarda kurduğumuz ittifakımızı hamdolsun daha da güçlendirdik." değerlendirmelerinde bulundu.

Beraber ve omuz omuza mücadele verdiği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ve ülkücülere, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ve milli görüşçülere, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve alperenlere, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve arkadaşlarına, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve arkadaşlarına en kalbi şükranlarını sunan Erdoğan, 28 Mayıs seçimi öncesinde kendisine destek açıklamasında bulunan Sinan Oğan ile birlikte tavrını milli iradeden yana koyanlara teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhur İttifakı olarak bundan sonra da vatanımızın bekasını, milletimizin istiklal ve istikbalini en üstte tutmayı sürdüreceğiz. İnancımıza göre zaferin yegane sahibi Allah'tır. Zafere giden yolu ise dua ve destekleriyle aziz milletimiz döşemiştir. Bize oy versin ya da vermesin, oyunu kullanan, tercihini demokratik yollarla gösteren tüm vatandaşlarıma, özellikle uğradıkları onca hakarete rağmen iradelerine sahip çıkan depremzedelerimize teşekkür ediyorum. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin desteğini asla unutmayacağımızın bilinmesini istiyorum. Aynı şekilde, kimi zaman kilometrelerce yol gitme pahasına demokrasimize güç veren yurt dışındaki vatandaşlarıma minnettarlığımı özellikle ifade ediyorum. Gurbetçilerimiz, her iki seçimde de adeta sandıklara koşarak, sandıkları patlatarak Türkiye'nin iftihar vesilesi oldular. Bu seçimlerde tüm gözlerin Türkiye'ye döndüğünü gördük. Türk Cumhuriyetlerinden İslam dünyasına, gönül coğrafyamızda seçim sürecimiz yüz milyonlar tarafından yakından takip edildi."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün İslam dünyasından bir ülkenin temsilcisinin ziyaretine geldiğini ve kendisine "Bizde AK Parti'ye çıkan oy yüzde 99." dediğini belirterek, "Tabii bunlar bir şeyi gösteriyor. Ne diyorlar? '6'lı masa.' Şimdi ne diyor? 'Gerekirse 16'lı masa.' Yetmez, bunu daha da artırman lazım. Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister, irade; bu millet eser ister, hizmet ister. Yalanla dolanla talanla bir yere varılmaz." diye konuştu.

Afrika'dan Asya'ya yüz milyonların duasını aldıklarını, 3 kıta ve 7 iklimde de ellerin semaya kaldırıldığını ifade eden Erdoğan, "Seçim zaferimizi bizler nasıl kutladıysak emin olun dostlarımız da aynı heyecanla ve aynı sevinçle kutladılar. Dünyanın dört bir tarafında bizim için gözyaşı döken, haftalar boyunca bize hayır dualarını gönderen herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Son ana kadar seçim başarımız için çalışmış teşkilatımızın güzide mensuplarına da en kalbi şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.

Erdoğan, her açıdan çok zorlu bir seçim sürecinin geride bırakıldığını dile getirerek, ülke siyasi tarihinin en kritik seçimlerinden birinin yaşandığını belirtti.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin, milletin maziden atiye uzanan kutlu yolculuğunda neye tekabül ettiğinin zamanla daha iyi anlaşılacağını söyleyen Erdoğan, "Bu seçimlerin tıpkı 14 Mayıs 1950 ve 3 Kasım 2002 seçimleri gibi demokrasi mücadelemizde yeni bir merhale olduğu ortaya çıkacaktır. Türkiye'nin nasıl büyük bir varta atlattığını, uçuruma düşmekten son anda nasıl kurtulduğunu zamanla daha net göreceğiz. Muhalefetin yanında kimlerin sıralandığına bakıldığında zaten bunun işaretlerini alıyoruz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 1,5 sene önce muhalefetin bir masa kurduğunu, kıyıda kenarda kim varsa oy oranlarına bakmadan hepsini masaya topladığını anlatarak, şunları kaydetti: "Yaptıkları onca toplantının, görüşmenin sonunda millete proje namına elle tutulur tek bir şey sunamadılar. Adına ne derlerse desinler kurdukları masa, hiçbir zaman, bizzat kendi tarifleriyle bir kumar ve pazarlık masasından öteye geçemedi. Bu masaya ben 'kumar masası' demedim. 'Noter masası' da demedim. Diyen kim? O masanın etrafındakiler. Olay bu kadar acı bu kadar basiretsiz ve neticesi de ortada. Güya parlamenter sisteme, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri döneceklerdi ama 7 tane cumhurbaşkanı yardımcısının olduğu, sabah erken kalkanın bakanlık kaptığı, hiçbir ilkenin, ahlaki çizgisinin bulunmadığı ucube bir sistemi millete dayattılar."

Başörtüsüne anayasal güvence çağrısı

Muhalefetin vizyon ve proje konusundaki açıklarını kapatabilmek için son yılların en kirli, etik ve edep dışı seçim kampanyasını yürüttüğünü dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Ortada öyle bir mesele yokken yayınladıkları videolarla mezhep ve etnik köken fitnesini körüklemeye kalktılar. Siyasi hayatımızın hiçbir aşamasında müdahale etmediğimiz hayat tarzı üzerinden vatandaşa korku saldılar. Bay bay Kemal, bizim vatandaşımızın hayat tarzıyla yakından uzaktan alakamız yoktur. O sizin derdiniz. Siz bu ülkede milletin hayat tarzıyla hep uğraştınız ve sahtekarlık yaptınız. Yeri geldi her zaman başörtüsüne saldırdığınız halde seçim kampanyasında milleti aldatmak için aldınız yanınıza bir iki tane başörtülü kızımızı veya kadınımızı, onlara rozet taktınız. 'Bak işte biz de başörtülülerden yanayız.' dediler ama yalan, sahtekarlık yapıyorsunuz. Hadi gel. Ne dedik seçimi öncesi? Anayasa yapalım ve bu anayasada başörtüsü konusunu masaya yatıralım, bunu çıkaralım. Bak şimdi gene söylüyorum; eğer dürüstseniz, samimiyseniz yeni yasama döneminde başörtüsü meselesini anayasayla teminat altına alalım. Ama dürüst olmazsanız sadece grup toplantısı salonunda değil 780 bin kilometrekarelik vatan toprağında sizi milletimize bangır bangır anlatacağım. Kandil'den Pensilvanya'ya kadar terör baronlarının destek beyanlarına bir kez olsun itiraz ettiniz mi? Bay bay Kemal sana söylüyorum; ettiniz mi? Ortakların itiraz etti mi? Hiçbirisi etmedi, edemezsiniz. Niye? Dirsek temasınız var. Onlarla berabersiniz. Dürüst değilsiniz ve uçkuru kaptırmışsınız uçkuru. Küresel güç odaklarından aferin alabilmek adına toplumun bekasını tehdit eden LGBT belasını meşrulaştırmaya çalıştınız. Bay bay Kemal, siz LGBT'cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT'ci. Ama ne AK Parti ne MHP ne Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerinde böyle bir bela yok. Aramızdaki fark bu. Seçim kazanmak uğruna faşizmi, ırkçılığı, nefret söylemleri ve ayrımcılığı en azami şekilde kullanmaktan çekinmediniz. İnsanımızı tehdit etmekten depremzedelerimize yönelik ahlakla, vicdanla ve insanlıkla bağdaşmayan nobranlıklara kadar her yolu denediniz. Bilhassa, 14 Mayıs ile 28 Mayıs arasında yaşananlar birer kara leke olarak faillerinin alnına yapışmıştır. Siyaset sahnesinde kaldıkları sürece o leke oradan çıkmayacaktır."

Seçim kampanyası döneminde ilkokul müsameresini andıran ucuz siyasi şovlara şahit olduklarını belirten Erdoğan, "Milletin kendilerine layık görmediği unvanları tepe tepe kullanmaktan, daha sandıkların dörtte biri dahi açılmadan zafer ilan etmeye kadar nice skandalı yüzümüz kızararak izledik." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bulduğunuz iki tane belediye başkanı; onlarla beraber bunları yapmaya gayret ettiniz. Ne oldu? Neredeler şimdi? Kayıplar. Hadi şimdi onlarla beraber yine dolaş. Ben yalnız bir adres vereyim, iki tane koltuk yanına al, koltukların birini İstanbul'a birini de Ankara'ya ver. Onlar da o koltuklarda otursunlar çünkü bunlara cumhurbaşkanlığı koltuğu veremedin hiç olmazsa sözde genel başkan yardımcılığı koltuğu ver. Bunu da yapamazlar, korkarlar, 'Altımızdan koltuk da kaçtı gitti, kaydı gitti' derler. Bütün bunları yapanlar belki utanmadı ama biz onların kendilerini düşürdüğü durumları görünce onlar adına inanın hicap duyduk."

Tarihin en adil hakem olduğuna işaret eden Erdoğan, "Herkes tarih ve millet önünde yaptıklarının hesabını verecek. Tarih hükmünü verene kadar bizim görevimiz demokrasimizi, bekasına tehdit oluşturan bu tür kötülüklerden korumaktır. Bizim sorumluluğumuz, siyaset kurumunun itibarını sarsan hadiselerin tekrarlanmasına engel olmaktır. Önümüzdeki dönemde siyasetin kalitesini ve kalibresini artırmak için var gücümüzle çalışacağız. Ben sizlere inanıyorum." ifadelerini kullandı.

"Halkımızın huzuruna eser ve hizmet siyasetimizle çıktık"

AK Parti'nin seçimleri kazanarak mevcut kuşatmayı yardığını söyleyen Erdoğan, "Muhalefetin hiçbir temeli olmayan korku, istismar ve yalan siyasetini asaletimizden taviz vermeden sürdürdüğümüz çalışmalarla hamdolsun boşa çıkardık. Onlar popülizm bataklığında her gün biraz daha boğulurken, biz halkımızın huzuruna yine eser ve hizmet siyasetimizle çıktık. Yaptıklarımızı anlattık, projelerimizi ortaya koyduk. Türkiye'ye dair hedeflerimizi açıkladık, toplumumuzun tüm kesimlerine yönelik planlarımızı paylaştık. Altyapıdan üst yapıya kadar 'durmak yok yola devam' dedik. Seçim çalışmalarımız sırasında dahi 85 milyona yeni müjdeler vermeye devam ettik." dedi.

Erdoğan, 10 Mart'tan bu yana AK Parti'nin yaptığı çalışmalara ilişkin bir video izletti.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Birileri koltuk peşinde koşarken biz farkımızı işte böyle gösterdik. Milletimiz de bizim bu samimi gayretlerimizi görmüş ve ödüllendirmiştir. Sandık sonuçları Anadolu irfanının hafife alınmaması gerektiğini tekrar hatırlatmıştır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle vatandaşımızın gönlündeki alternatif yerimiz tescillenmiştir. Birileri hazmetmekte zorluk çekse de karşımızdaki tablo şudur; Cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turunda geçerli oyların 27 milyon 834 bin 589'unu alarak yüzde 52,18 oy oranıyla büyük bir zafer elde ettik. Ezici bir çoğunlukla milletimizin güvenine ve teveccühüne bir kez daha hem de tartışmasız bir şekilde mazhar olduk."

İkinci turda 87 seçim bölgesinin hepsinde oylarını arttırmayı başardıklarını belirten Erdoğan, "Ülkemizin 81 vilayetinin 52'sinde rakibimize göre yarışı önde tamamladık. 10 ilimizde yüzde 73 ve üstü, 10 ilçemizde de yüzde 84 ve üstü oy aldık. Vilayetlerimizde Bayburt yüzde 82,45 ile ilçelerde ise Şanlıurfa Harran yüzde 95,35 oy oranı ile şahsımıza en yüksek oy veren yerler oldu." ifadelerini kullandı.

"Kurban Bayramı'ndan sonra ziyaretler yapacağız"

Depremde en ağır yıkımı yaşayan Hatay'ın 28 Mayıs'ta tercihini AK Parti'den yana kullanmasının kendilerini çok duygulandırdığını dile getiren Erdoğan, "Her bir vatandaşımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İnşallah bu illerimize olan şükran borcumuzu Kurban Bayramı'ndan sonra yapacağım ziyaretlerle bizzat ödeyeceğiz." dedi.

Cumhur İttifakı'nın yüzde 49,5 oy oranı Meclis'te 323 milletvekili kazandığını aktaran Erdoğan, "Partimizin oy oranı ise 35,62 ile 268 milletvekili şeklinde tecelli etmiştir. AK Parti 2002'den beri sandıktan 1'inci çıkma rekorunu korumuştur. Bununla birlikte hedeflerimizin gerisinde kaldığımızın da şuurundayız. 27. döneme göre Meclis'teki sandalye sayımızda oluşan farkı asla görmezden gelemeyiz. Zaferimizi kutlarken, milletimizin sandık yoluyla bize ve partimize verdiği mesajlara kayıtsız kalamayız." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, oy oranı ve milletvekili sayısı konusunda oluşan tabloyu tüm boyutlarıyla, en ince detayına kadar değerlendirdiklerini söyledi.

Erdoğan, 14 Mayıs'ta yapılan 28'inci Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında mazeret aramadan, bahanelere sığınmadan, vatandaşı suçlama gafletine düşmeden kendi iç muhasebelerini açıklıkla yaptıklarını belirtti.

Merkez Yürütme Kurulu ve Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantılarında bu konunun ele alındığını anlatan Erdoğan, "Arkadaşlarımızın değerlendirmelerini dinleme fırsatı bulduk. İnşallah bu süreci kuyumcu titizliğinde, çok hassas bir şekilde yürüteceğiz. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Tespit ettiğimiz eksikleri giderecek, hatamız, kusurumuz varsa düzeltecek, milletimizin çizdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.

"Kibirli zihniyet bir kez daha duvara toslamıştır"

Seçmenin sandıkta muhalefete de pek çok mesaj verdiğini dile getiren Erdoğan, en büyük mesajın muhatabının muhalefetin bizatihi kendisi olduğunu söyledi.

Milletin özellikle muhalefetin zihniyetinde ve siyaset pratiğinde köklü bir değişim istediğini gösterdiğini ifade eden Erdoğan, "Seçmenden yükselen her itiraza, her eleştiriye kulak tıkayan, 'tıpış tıpış oy vereceksiniz' diye sürekli aday dayatan, halkın taleplerini, beklentilerini, isteklerini görmezden gelen vatandaşın kendilerine oy vermeye mecbur olduğu zannına kapılan, milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan kibirli zihniyet bir kez daha duvara toslamıştır. Başta CHP olmak üzere muhalefetin sandıktan çıkan mesajları doğru okuyup gereğini yerine getirmekten başka seçeneği yoktur. Muhalefet ya milli iradeyle barışacak ya da marjinalleşecektir. CHP Genel Başkanı değil 16'lı, 160'lı masa da kursa, sandıkta milletin tokadını yemekten kurtulamaz." değerlendirmesini yaptı.

Bu tespitleri söylerken kendi çıkarlarını düşünmediklerini, değişim meselesini dillendirirken meseleye dar kalıplardan bakmadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Çünkü bir iktidar partisi için en ideal muhalefet Türkiye'de olandır. Ama biz rakiplerinin zayıflığından medet uman bir parti değiliz. Biz karşısındakilerin çapsızlığına bel bağlayan bir hareket de değiliz. Bilakis biz, bunlardan şikayet eden, siyaset arenasında kendi cüssesine, vizyonuna, ufkuna uygun rakip arayan bir kadroyuz." dedi.

Muhalefetle ilgili değişim çağrılarında şahsi ikballerini değil Türkiye'nin huzurunu, esenliğini ve geleceğini dikkate aldıklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin büyümesini, Türk demokrasisinin güçlenmesini, her alanda standartların yükselmesini istediklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin iktidarıyla olduğu gibi muhalefetiyle de dünyada örnek gösterilmesini istediklerini dile getirerek, "Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşına muhalefet yapma pratiğini de kökten değiştirmiş bir ülke olarak girelim istiyoruz. Diğer türlü, hedeflerine doğru koşar adım giderken Türkiye'nin bir ayağı aksamaya maalesef devam edecektir. Diğer türlü, millet varlığımıza yönelik tehdit ve tehlikeleri savuşturmamız zorlaşacaktır. Tüm bu meydan okumaların üstesinden gelebilmemiz bizim gayret yanında muhalefetin daha vizyoner, daha kuşatıcı, daha yerli ve milli bir çizgide siyaset yapmasına bağlıdır." diye konuştu.

"Baba-oğul arasındaki taht mücadeleleri"

Erdoğan, "baba-oğul arasındaki taht mücadelelerinin kendileri açısından hiçbir kıymetiharbiyesinin olmadığını" ifade ederek, şöyle devam etti: "Birisi baba olmuş, birisi oğul olmuş. Bize ne ya? Bizim nazarımızda, zaten su alan geminin dümenine o gelmiş, bu gitmiş hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Asıl mesele muhalefetin millete parmak sallamaktan vazgeçmesidir. Asıl mesele muhalefetin milli iradeyle 73 yıllık kavgasını bitirmesidir. Asıl mesele sahte gündemler yerine, ülkenin sorunlarına odaklanmasıdır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu yönde atılacak hüsnüniyetli her adımı desteklemeye hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum."

Türkiye Yüzyılı ile Türkiye'nin önüne yeni bir siyaset vizyonu koyduklarını anlatan Erdoğan, "Hayırda ve hizmette yarışırken millet merkezli bir anlayışla hareket edelim. Siyasi mücadeleyi yürütürken hep birlikte Türkiye eksenine bağlı kalalım." dediklerini kaydetti.

Erdoğan, söz konusu vatanın bekası, ülkenin güvenliği, milletin birlik ve dirliği, devletin çıkarları olunca iktidarı ve muhalefetiyle farklılıkları bir tarafa bırakıp ortak paydada buluşulması gerektiğini söyledi. 21 yıllık iktidarları döneminde bu büyük mutabakatı sağlama yönünde sayısız adım attıklarının altını çizen Erdoğan, her seçim sonrasında kendilerine oy verenlerle birlikte, siyasi tercihi farklı yönde tezahür eden vatandaşlara da el uzattıklarını belirtti.

"Sahne önündekiler değişse de perde gerisindekiler hep aynı kaldı"

Kampanya dönemlerinde maruz kaldıkları hakarete, haksızlığa, hukuksuzluğa, yalana, bühtana, siyasi rekabete sığmayan bel altı vuruşa rağmen gönül kapılarını tüm vatandaşlara sonuna kadar açtıklarını vurgulayan Erdoğan, özellikle siyaseti bir ikbal kapısı olarak gören çevrelerin anlamsız direnişiyle karşılaştıklarını dile getirdi.

Bu çevrelerin ideolojik ön yargılarından bir türlü sıyrılamadığını, geçmişin yüklerini sırtlarından atamadığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Meselelere Türkiye merceğinden bir türlü bakamadılar. Milletin sandıkta verdiği mesajları bir türlü doğru okuyamadılar. Türk siyasetinin nereye evirildiğini bir türlü göremediler. Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri doğru analiz edemediler. 'Küçük olsun, benim olsun' mantığını bir türlü terk edemediler. Birkaç haftalık göz boyama şovlarından sonra eski kozlarına, eski söylemlerine, eski siyaset yapış tarzlarına geri döndüler. Bugüne kadarki tecrübelerimizin bize öğrettiği şudur; sahne önündekiler değişse de perde gerisindekiler hep aynı kaldı. Şahısların değişmesi asla ve asla bir zihniyet değişimine yol açmadı. Halkı mümeyyiz görmeyen, halka tepeden bakan faşist zihniyet, kabuk değiştirerek varlığını korumayı başardı. Üzülerek görüyoruz ki 28 Mayıs'tan sonra da aynısı tekerrür etti. Samimi bir öz eleştiri vermek yerine seçim yenilgisinin faturası yine millete çıkartılıyor. Suç, hata ve kabahat yine vatandaşta aranıyor. Depremzede kardeşlerimize yönelik hakaretlerin ardı arkası kesilmiyor. Oy vermediler diye kırsalda yaşayan vatandaşlarımız aşağılanıyor. Bize, partimize, bakanlarımıza ve Merkez Bankası Başkanımıza saldırmak suretiyle yaşanan hezimetin üstü kapatılmak isteniyor. Kimi kalemşorlar, ağızlarını her açtıklarında nefret kusmaya, millete ayar vermeye, sağa sola tehditler savurmaya devam ediyor. Problemin asıl kaynağını teşkil eden faşist zihniyetin sorgulanmasına asla izin verilmiyor."