Erzan savunmasında, "Batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsaydım bu gemi batardı, ben de kurtulurdum. Çözüm planım ise yatırımları satarak mağdur ettiğim insanlara ödemekti. Planım buydu. Kazandırırken Seçil’dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum" dedi. Mahkeme, 2 sanığın tahliyesine hükmederken, sanık Erzan’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış sporcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 18 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan’ın yargılanmasına başlandı. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada aralarında Emre Çolak ve Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu bazı müştekiler ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya sanık Seçil Erzan’ın da arasında bulunduğu 4 tutuklu sanık ile 3 tutuksuz sanık da katıldı.
"Birkaç kişiyi mağdur etmek zorunda kaldığım oldu, onun dışında herkes benim etimden, sütümden, her şeyimden faydalandı"
Duruşmada savunma yapan sanık Erzan, "Her şey gereksiz özgüvenle, gereksiz sorumlulukları üzerime almamla, ’ben yaparım, ben çözerim’ edasıyla başladı. Benim görmezden geldiğim küçük şeyler çok, çok önemliymiş. Bana dokunmaz sandığım ve bin yıl yaşamasına izin verdiklerim gram gram bana zehir salmışlar. Fark etmemişim onları. Batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsaydım bu gemi batardı, ben de kurtulurdum. Ben çok çalışkandım, işimi çok severdim ve başarılıydım. Böylece bir bilinirliğim oldu. Ben dolandırıcı değilim, esas ben dolandırıldım. Fon diye bir şey çıktı ancak bu benim iradem dışında çıktı. Galatasaray futbolcularıyla yakın olduğum dönem paralarını değerlendirmek için destek olurdum. Bu konuda elimden geleni yapardım ama zimmet yaparak insanların parasını üzerime almadım. Bu insanların faiz adı altında aza tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Hesap kitap yapamadığımı fark edince yardımcı olmasını istediğim insanlar oldu ama onlar da gelince daha içinden çıkılamaz bir hal aldı. Herkes bana dolandırıcı diyor, ben dolandırıcı olsaydım kimseye senet vermezdim. Bu arada ben çok korkak bir insanım, 45 milyon dolar değil 100 dolar bile götüremem, ben zaten yapamadığım için buradayım. Çok üzgünüm ama ben bir dolandırıcı olsaydım cebimde param olurdu. Birkaç kişiyi mağdur etmek zorunda kaldığım oldu, onun dışında herkes benim etimden, sütümden, her şeyimden faydalandı" dedi.
"Galatasaray camiasında onun sözüne güveniliyordu"
Savunmasına devam eden sanık Erzan, "Kaçmayı asla düşünmedim, hep çözmekti benim derdim. Ana parasının bir kısmını veya tamamını alamamış kimseler var evet ve haklılar. O zaman suçlu kim? 2011’den 2020 yılına kadar yakınlarım bana para verirdi ben de değerlendirirdim. Herkes kendi rızasıyla veriyordu. Verdiğim sözü tutamadığım zaman kredi çekip ödüyordum. Ortak paydamız para kazanmaktı. Ben doğru tavsiyeler verirdim. 2020 yılında Galatasaray camiasından beni bilen ve güvenen bir insan parasını elden teslim etti. Sonra da kulüpten ayrıldı. Ben de parasını değerlendiriyordum, ihtiyaç oldukça parasını gönderiyordum ama istediği para çok, çok, çok fazla olmaya başladı. Bana 300 bin dolar ödedi ben de bir şekilde o parayı devam ettirdim" şeklinde konuştu. Daha sonra hakimin, 300 bin doları kimin verdiğini sorması üzerine Erzan, "Fatih Terim. Galatasaray camiasında onun sözüne güveniliyordu. Ben bir fon vaadinde bulunmadım, sonradan bir fon furyası ortaya çıktı" diye konuştu.
"Kazandırırken Seçil’dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum"
2021 Temmuz ayına kadar bir sorun olmadığını belirten Erzan, "Ancak ismini şimdi vermek istemediğim 2 kişi, benden bir anda 1 verdilerse 200-300 istemeye başladılar. Tehdit ettiler, en büyük korkum da beni işten attırmalarıydı. Bir şey söyleyemedim, söylemek istediğimde de bunu kabul etmediler. Çözüm planım ise yatırımları satarak mağdur ettiğim insanlara ödemekti. Planım buydu. Yardımcı olmasını istediğim insanlar oldu ancak yardımı yetiştiremeyen insanlar oldu. Kazandırırken Seçil’dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum" ifadelerini kullandı.
"Ben kesinlikle bankanın ‘biz bu işin içinde değildik’ deyişini kabul etmek istemiyorum’’
Müşteki Musa Mert Çetin, 2009’dan beri Galatasaray’da pek çok farklı görevde çalıştığını ve sanık Erzan’ı da oradan tanıdığını söyleyerek, "Seçil Erzan Denizbank’ın kurumsal ve uluslararası bir fonu olduğunu, her şeyin legal olduğunu, fonun başında Mehmet Aydoğdu ve Hakan Ateş olduğunu ve birçok ünlü kişinin de parasının olduğunu söyledi. Sanık ‘bana Muslera’yı da getir, onun da parası değerlensin’ dedi. Bana ‘aman Fatih hocanın veya başkasının bundan haberi olmasın, ben sana açılan limitlerde senin paranı değerlendireceğim’ demişti. Ben kesinlikle bankanın ‘biz bu işin içinde değildik’ deyişini kabul etmek istemiyorum. Denizbank yöneticilerinden, Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu başta olmak üzere tüm Denizbank yöneticilerinden şikayetçiyim. Kendileri zaten maddi zarar verdiler, bir de suç duyurusunda bulundular biz tefeciymişiz, dolandırıcıymışız şeklinde. Zaten savcılık da takipsizlik verdi. Ben bu insanlardan şikayetçiyim’’ dedi.
"Kendisinin kaşına, gözüne kanıp gelmedik’’
Sanığın kendisini yatırım fonu vaadiyle kandırdığını belirten müşteki Emre Çolak, "Biz kendisinin kaşına, gözüne kanıp gelmedik. Bize Denizbank’ın kurumsal fonu olduğunu söyledi. Tamamen Denizbank’ın kurumsallığına güvendim. Şikayetçiyim’’ şeklinde konuştu.
"Bu işe kuzenimi soktum, kendi paramı kaybetsem bu kadar üzülmezdim’’
Müştekilerden Volkan Bahçekapılı ise sanık Erzan’ın kendisini en az 3-4 kez aradığını ve ofise davet ettiğini belirterek, "Eşim Buse Terim Bahçekapılı’dan dolayı böyle bir fon olduğunu biliyordum, o zamanlar eşim, benim de girmemi istemişti yoğunluktan girmemiştim. Sanık Erzan beni arayıp paraya ihtiyaç olduğunu, fon olduğunu söyleyince ben de öyle bir param olmadığını söyledim. Fondan kuzenim Emre Belözoğlu’na bahsettim. Ben kendi şahsım olarak kendi paramı vermedim, maddi bir zararım yok ancak burada bir kefalet söz konusu. Bu işe kuzenimi soktum, kendi paramı kaybetsem bu kadar üzülmezdim’’ ifadelerini kullandı.
2 sanığa tahliye
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Atilla Yörük ile Nazlı Can’ın mevcut delil durumu ve tutuklulukta kaldıkları süreyi de göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Heyet, sanıklar Seçil Erzan ile Ali Yörük’ün ise tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Denizbank’ın katılma talebi reddedildi
Denizbank AŞ.’nin suçtan doğrudan zarar gören olmaması nedeniyle katılma talebini reddeden mahkeme, sanıklar Seçil Erzan ile Asiye Öztürk’ün ıslak imza örneklerinin Denizbank’tan istenilmesine ve eksik hususların giderilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, aralarında Buse Terim Bahçekapılı, Emre Belözoğlu, Emre Çolak, Fernando Muslera, Arda Turan, Selçuk İnan, Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu 18 kişi ’müşteki’ sıfatıyla yer alırken; Seçil Erzan, Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can’un bulunduğu 7 kişi ise ’şüpheli’ sıfatıyla her aldı.
Güven ilişkisine dayanarak parayı teslim etti, daha sonra Erzan’a ulaşamadı
Hazırlanan iddianamede, Denizbank’ın Levent Büyükdere Caddesi Şubesi müdürü olarak çalışan şüpheli Seçil Erzan’ın, müştekilerden Bülent Çeviker’den kişisel güven ilişkisine dayanarak 2 milyon dolar parayı değerlendirmesi amacıyla elden aldığı, 3 Nisan’da 3 milyon olarak iade edeceğini bildirdiği, bunun karşılığında da müşteriye yazılı bir evrak verildiği ancak şube müdürüne ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı anlatıldı. Şüpheli Erzan’a ulaşamayınca durumun bankaya bildirildiğinin aktarıldığı iddianamede, banka tarafından araştırma yapılmaya ve Seçil Erzan’a ulaşılmaya çalışıldığı ancak ulaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturmaya başlandığı kaydedildi.
Fatih Terim’in ismini vererek fona dahil olduğunu söylediği belirtildi
Mağdurların kamuoyunda tanınmış sporcular, iş adamları, hekim gibi çeşitli meslek gruplarına sahip kişiler olduğunun belirtildiği iddianamede, mağdurların hepsinin alınan beyanlarında şüpheli Seçil Erzan’ın kendilerine yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu söylediği, ayrıca kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği şeklinde benzer ifadelerin bulunduğu aktarıldı. Gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığı, müştekilerin Şube Müdürü olan şüpheli Erzan’a teslim ettikleri paraları başından itibaren yatırım amacıyla ve banka müdürü sıfatıyla sağladığı güven sebebiyle verdikleri kaydedildi.
Kim ne kadar para yatırdı
İddianamede, müştekilerden Buse Terim Bahçekapılı’nın 190 bin Amerikan Doları verdiği, Emre Belözoğlu’nun bu fona para yatırması için bir kısmını Volkan Bahçekapılı ile göndermek suretiyle toplamda 4 milyon 292 bin doları şüpheli Erzan’a teslim ettiği, Fernando Muslera’nın 1 milyon 200 bin dolar teslim ettiği ancak şüpheli Erzan’ın bu paranın 700 binlik kısmını geri vererek 500 bin dolar dolandırdığı kaydedildi. Öte yandan, şüpheli Erzan’ın Arda Turan’dan 13 milyon 900 bin dolar nakit elden para alıp sadece 6 milyon 400 bin doları fon getirisi olarak geri vermek suretiyle 7 milyon 500 bin dolandırdığı belirtildi. Şüphelinin Selçuk İnan’dan ise 3 milyon 685 bin dolar alıp bunun 2 milyon 150 binini fon getirisi olarak geri iade ederek toplamda 1 milyon 535 bin dolandırdığı kaydedildi.
216 yıla kadar hapis talebi
Hazırlanan iddianamede şüpheli Seçil Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 6 şüphelinin ise 3 yıl ile 65 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.