HEPTEN YANDIK!

Dünya yanıyor. Bir yandan Gazze’de binlerce masum insan, bir yandan güzel ülkemizin muazzam ormanları eş zamanlı olarak alev alev yanıyor.

Ülkemizin güzelim ormanları alev alev yanıyor. Sanki ciğerimiz yanıyor gibi hissediyoruz hepimiz. Mecazi anlamı çok büyük tabii ki, ama gerçekten de öyle.. Tıbben de orman yangınları direkt ciğerlerimizi etkiliyor. Tabiatın nefes alması gibi, bizim nefes almamız da zorlaşıyor ve ciddi solunum problemleri oluşuyor.

Nabzımız, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yangın haberleriyle birlikte hızlı şekilde atar oldu. Büyümesi yüzlerce yıl alan ormanlar, asırlara tanıklık etmiş zeytin ağaçları, çınar ağaçları, meralar yanıp kül olurken, insanından arısına, kuşuna, koyunundan, kaplumbağasına kadar, doğal yaşam da yok olup gidiyor.

Hala yer yer orman yangınları devam ediyor. Tıpkı Gazze’de yaşanan katliama karşı olduğu gibi, orman yangınlarına karşı da sessiz sedasız bekliyor, izliyoruz. Canlılar katlediliyor, bizler sadece izliyoruz. Bu ateş bizi de yakmayacak mı? Evet ateş düştüğü yeri yakıyor, ama vicdan sahibi olanların da yüreğini yakıyor. Bizim yüreğimiz, ciğerimiz alev alev yanıyor.

Mübarek Kurban Bayramı’nı Diyarbakır’da idrak ettik. Termometreler 45 dereceyi gösteriyordu. Aşırı sıcaklardan insanlar nefes almakta dahi zorlanıyordu. Bayram olmasına rağmen sıcaklık yüzünden kimse gündüz sokağa çıkamıyordu. Mevsim normallerinin çok üstünde bunaltıcı sıcaklar yüzünden,  insanlar adeta kavrulur hale gelmişti. Termometrelerin 45-48 dereceyi gösterdiği kent merkezi, öğle saatlerinde adeta hayalet şehre dönüşüyordu. Çünkü insanların dışarda adım atacak takati yoktu.

Diyarbakır’dan ayrıldığımız ikinci gece, dostlarla bir araya gelmiş, bir yandan demli çaylarımızı yudumluyor, bir yandan da gündem değerlendirmesi yapıyorduk. Tam o esnada acı haber geldi. 48 saat önce ayrıldığımız Diyarbakır’da büyük bir yangın çıkmış ve can kayıpları olduğu haberiyle, olduğumuz yere resmen yıkıldık.

Diyarbakır’ın Çınar, Mardin’in Mazıdağı ilçesi arasındaki bölgede çıkan yangında 15 vatandaş hayatını kaybetti, 80’e yakın kişi yaralandı.

Diyarbakır’da 8 bin 100, Mardin’de ise 7 bin dönüm alanda hasara neden olan yangında, toplam 15 bin 450 dönüm ekili arazi kül oldu. Yüzlerce hayvanın can verdiği yangından pek çok vatandaş da etkilendi.

Peki Yangın neden çıktı?

Yangınla ilgili yapılan tartışmaların başında, yangının çıkış nedeni geliyor. Diyarbakır Valiliği, yangının nedenine dair yaptığı ilk açıklamada “anız yakılmasını” işaret etti. Sağlık Bakanlığı’nın da yaptığı açıklama Valilik’le örtüştü.

Ancak olay yerinde incelemelerde bulunan İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, “Yangın şu sebeptendir dediğimiz bir tespitimiz yok” dedi.

Diyarbakır Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmada çıkan ön rapordaysa, yangının elektrik kaynaklı olduğu tespiti yer aldı. Köylülerin ve görgü tanıklarının ifadesiyle elde edilen deliller kapsamında, savcılık tarafından yangın felaketiyle ilgili ön rapor hazırlandı. Raporda, yangının elektrikli kaynaklı olduğu tespitine yer verildi.

Genişletildiği duyurulan soruşturma kapsamında, detaylı raporun ilgili kurumlar da dinlendikten sonra önümüzdeki günlerde hazırlanacağı belirtildi.

Diyarbakır'da bir önceki yangının sebebi DEDAŞ iddiaları da ortaya atıldı.

Vatandaşlar, ilk andan itibaren yangının nedeninin kesinlikle anız yakılması olmadığı görüşünde. Konuyla ilgili gazeteciye konuşan bir görgü tanığı verdiği bilgilerde “Valilik anız diyor ama anızla alakası yok. Yangın elektrik tellerinden çıktı. Biz yıllardır onarım istiyoruz ama yapmıyorlar. Teller koptu düştü sonra köy yanmaya başladı. Biz defalarca DEDAŞ’a dilekçe verdik ama bir şey yapmadılar” diye görüş bildirdi.

Şuan için yangın sebebi araştırılıyor. Şeffaf ve kapsamlı yapılması gereken soruşturmada kusuru olan kurum, kurumlar, kişi ve kişiler adalet önünde hesap vermelidir. Bu ateş masumları yaktığı kadar suçlu ve kusurlu olanları da yakmalıdır.