Yeniden Merhabalar ,

Bir iktisatçı fıkrası:

Bir fizikçi bir kimyacı ve bir ekonomist ıssız bir adaya düşmüş.
Yiyecek bir şey yok. Lakin bir bakmışlar, sahile vuran bir konserve kutusu… Dolma!

Fizikçi demiş ki… “Bir taşla vurup açalım, yeriz.”
Kimyaci demiş ki… “Ateşe atalım hem pişer hem de kutu açılır.”
Ekonomist… Farzedelim ki elimizde bir konserve açacağı var…”

Paul Samuelson

        İktisat bilimi varsayımlara dayalı olarak yol alır ve normal şartlar altında yapılan uygulamalar ile bir sonuca varır. Ama önemli nokta şartların normal olmasıdır.

Son yazımı burada yazdığımda da, kurlardaki aşırı dalgalanmaların olduğu, enflasyon rakamlarının açıklandığı ve hayat pahalılığın artış göstermeye başladığı ilk dönemlerdi. O zaman faiz düşürmekten bahsetmenin bile kuru hareketlendirmeye yeteceğini yazmış, bu gibi dönemlerde, söz etmeyelim yoksa kurlar yukarı çıkacaktır olmuştu. Nitekim öyle de oldu. En son yazımı yazdığımda faizler düşürüldü USD / TL kuru 8,30 seviyesinden 12,50 seviyelerine çıktı. Alım gücü de yavaş yavaş düşmeye başlamıştı. Nitekim kur da 18 seviyesine kadar geldi. Asıl olanlar da bundan sonra oldu.

İktisat biliminin yıllardır uyguladığı yöntemleri uygulayarak kur ve enflasyon ile mücadele etmek yerine alternatif ürünler ile mücadele etmeyi tercih ettik. İlk başta hayatımıza kur korumalı mevduat sistemi girdi. Hemen de etkisini gösterdi. Yapılan açıklamanın ardından kur 18 seviyelerinden 10.3 seviyesine kadar geriledi. Temel iktisadi uygulamaların aksine yapılan bir uygulama ve ani etkili bir sonuç çıkardı karşımıza. O günlerde yazma fırsatım olmadı maalesef ama bu uygulamanın uzun vadeli kuru tutamayacağını, aksine hazineye de önemli yükler getireceğini hem tahmin ediyor, hem de uzmanlardan dinliyordum.

Geçen sürede nitekim kur yaklaşık pik yaptığı seviyelere yeniden gelirken, hazinenin kasasından da kur korumalı mevduat ödemeleri için hatırı sayılır meblağlar çıktı.

Pandemi etkisi yavaş yavaş geride bırakılırken normal olmayan şartlara bir de Rusya Ukrayna savaşı eklendi ve şartlar normal olmaktan iyice uzaklaştı. Avrupa’da, Amerika’da uzun zaman sonra temeli enerji fiyatlarında ki artış kaynaklı olmak üzere ciddi enflasyon rakamları açıklandı. Tedarik zincirinde yaşanan ve yaşanması muhtemel sorunlar ülkemizde ki kadar ağır hissedilmese de her ülkede enflasyon oluşmasına neden oldu. Bu arada FED geç de olsa yaklaşık 3 dönem faiz artışına gitti enflasyon bir dönem düşse de son dönem yeniden arttı.

Biz ülke olarak bu arada kur ile mücadelede yanı sıra yüksek enflasyon ile mücadelede diğer ülkelerin aksine faiz artırma yoluna gitmeden, iktisadi yöntemler dışında hareket etmeyi tercih ettik. Haziran ayı sonunda BDDK tarafından atılan adımlar ile döviz pozisyonu belli finansal oranların üzerinde olan firmaların kredi kullanıma kısıtlama getirildi. Sanırım amaç firmaların ellerinde olan dövizleri TL’ye dönmelerini teşvik etmekti fakat bu da kuru sadece 2 hafta kadar biraz aşağı çekebildi. Sanırım hiç kimse de beklenildiği gibi döviz pozisyonunu terk edip TL’ye dönmedi.

Ülkemizde kur ile yapılan mücadele direk enflasyon ile de yapılan mücadeleye etki etmektedir. Mal üretiminde kura bağımlı üretimin fazlalığından dolayı, kur düşerse enflasyon da düşecektir. Fakat kur ile yapılan mücadeleler temel iktisadi modellerin dışında suni olarak yapıldığından etkili olmamaktadır. Yine önceki yazılarımda da belirttiğim üzere bu gibi alternatif ürünlere yönelmek, enflasyon ve kur ile mücadele etmeye yetmedi ve yetecek gibi de durmuyor. Bu da ülke risk primimizin maalesef sürekli artmasına neden oluyor. Bu sarmal da sürekli aynı etkilere sebep oluyor.

Başta yazdığım fıkra ya da hikayede iktisat normal şartlar altından varsayımlar ile şekillenmiş bir bilimdir. Hiç de normal olmayan şartlarda, temel iktisadi uygulamalardan vazgeçmemeli aksine en temel yöntem olarak kullanmaya devam edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Umarım ki savaşlar biter, ürün tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar aşılır, önemlisi yükselen enerji  fiyatları da rayına oturur kısa zamanda normal şartlar altında sohbetler edebiliriz.

Saygılarımla...

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.