Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Uluslararası Özel Sermaye Yatırım Konferansı’na katıldı. Konferans sonu açıklamalarda bulunan Yılmaz, “Az önce önemli bir yatırım toplantısına eşlik ettik. Globaltürk Kapital’in ev sahipliği ve üyelerinin dünyada 2 trilyon dolara yakın varlığı yönettiği küresel özel sermaye birliğinin stratejik ortaklığıyla düzenlenen bir toplantıydı. Burada konuşmacı olarak 40’ın üzerinde üst düzey fon temsilcisinin temsil edileceğini ifade edebilirim. Konuşmacıların temsil ettikleri fonların toplam tutarı 200 milyar doların üzerinde. Konferansta yatırım stratejileri ele alınacak” diye konuştu.

“Ülkemizde 80 bin civarında uluslararası şirket faaliyet gösteriyor”


Son 20 yılda 260 milyar dolar uluslararası sermayeyi Türkiye’nin cezbettiğinden bahseden Yılmaz, “Türkiye üç kıtayı birleştiren stratejik konumuyla Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında giderek daha fazla ön plana çıkmaktadır. Burada bunun da somut bir göstergesinden bahsediyoruz. Nitekim son 20 yılda büyük oranda bir doğrudan yabancı sermaye çektiğimizi de vurgulamak isterim. Son 20 yılda 260 milyar dolar doğrudan uluslararası sermayeyi Türkiye cezbetmiş durumda. Bugün itibariyle ülkemizde 80 bin civarında uluslararası şirketin faaliyet gösterdiğini ifade etmek isterim. Biz hep altını çiziyoruz; Bir firma gelip ülkemizde yatırım yapıyorsa, ülkemize teknoloji getiriyorsa, istihdam sağlıyorsa, ihracatımızı, refahımızı artırıyorsa o firmamız olarak görüyoruz. Firmalar arasında hiçbir ayrım yapmadan bütün firmalarımızı eşit şartlarda yarıştırıyoruz” dedi.

“Türkiye'de yatırım ortamının ana çerçevesi son derece iyileşmiş durumdadır”

Küresel piyasalarda gözler yoğun veri gündeminde Küresel piyasalarda gözler yoğun veri gündeminde


Seçim sonrası siyasi belirsizliğin ortadan kalkmasıyla Türkiye’deki yatırım ortamının iyileştiğini söyleyen Yılmaz, “Çok uluslu şirketlerin yakın bölgelerde konumlanma, bölgeselleşme ve ürün çeşitlendirme stratejileri doğrultusunda Türkiye'ye olan ilgilerinin her geçen gün artacağını rahatlıkla ifade edebilirim. Dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomimiz, iş ve yatırım ortamını iyileştiren politikalarımız nitelikli iş gücü havuzumuz jeostratejik konumumuz ve güçlü altyapımız bu sermayenin doğrudan ve uzun vadeli sermayenin Türkiye'ye daha fazla gelişi önemli avantajlarımız olarak ortaya çıkmaktadır. Burada tabii şunun da altını çizmek isterim, Mayıs ayında yaşadığımız seçimlerle siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması, yine geçtiğimiz dönemde açıkladığımız orta vadeli program ve meclisimize sunduğumuz 12. kalkınma planıyla politika belirsizliklerini de ortadan kalkmasıyla Türkiye'de yatırım ortamının ana çerçevesi de son derece iyileşmiş durumdadır” diye konuştu.

Enflasyonun da düştüğü bir ortamda istikrar içinde büyüyen bir ekonomi inşa edeceğiz”


İstikrar içinde enflasyonun da düştüğü bir ortamda istikrar içinde büyüyen bir ekonomi inşa edileceğini belirten Yılmaz, “Para politikaları ve Türkiye Yüzyılı'nda adım adım hedeflerimize yürürken Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon çerçevesinde 2053 ve ötesine geçen vizyon çerçevesinde ülkemizi büyütürken dış dünyadan da daha fazla kalıcı sermayeyi cezbetme çabalarımızı devam ettireceğiz. Bir taraftan dünya ekonomisinden daha büyük pay alırken diğer taraftan kapsayıcı ve istikrar içinde enflasyonun da düştüğü bir ortamda istikrar içinde büyüyen bir ekonomi inşa edeceğiz. Ve bütün bunların sonucunda da sosyal refahı artırmak, kalıcı bir şekilde geliştirmek, sosyal adaleti artırmak en temel hedeflerimizden olacaktır” ifadelerini kullandı.