KARAR VERİCİ MAKAMLARIMIZA

Bugünkü yazımızda halkın tamamını yani tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren, toplumun her kesiminden gelir seviyesi ne olursa olsun, konumu ne olursa olsun diyeceğim (diyemiyorum) konuma göre yorum yapmayacağım sebebini anlatacağım konuma göre yorum yaptığımızda başka bir yere gideriz.

Çünkü konuma göre zaten birtakım işler tıkır tıkır yolunda...Buradaki amacım buradan yetkililere seslenip sokaktaki halkın, esnafın herkesin yaşadığı sıkıntıları dile getirip, bunların sessiz olmak ve birey olarak da ülkesine milletine bağlılığını gösteren bir birey olarak üst makamlara faydalı olmak adına olumsuzlukları dile getirmek.

Ben bir vatandaş olarak görevimi sistemin olması gerekenleri ya da olmaması gerekenleri ve bu konuda bana verilen bu misyonla doğruları uyarıları yanlışları yazmakla mükellefim. En azından kendimi öyle görüyorum.

Türkiyemizin yetkili kurumlarının verdiği mücadelelerde birçok artılar varken yaşanan sistemsel olumsuzlukların mücadele eden tüm yetkili makamların yaptıkları olumlu çalışmaları gölgelemek sadece bu millete bu halka yapılan bir düşmanlığın göstergesi kanaatini taşımaktayım.

Yaşanan eksiklerin düzeltilmesine fayda sağlamak için tespitlerde bulunup yapılan doğru çalışmaların gölgede kalmasını kabul etmek istemiyorum.

Bu vesile ile anlatmaya izah etmeye çalışacağım bir birey olarak, bir meslek örgütü temsilcisi olarak, bugün bu görevdeyim, bir odanın başkanıyım ve bir meslek örgütünü temsil ediyorum.

Bu yıl 10. yılım ve 3 dönemim bu 10 yıl içinde meslek teşkilatımızda esnafa yönelik birçok çalışmada eksiklerin olduğunu ve bu eksiklerin düzene girmesi için 10 yıldır yaşadığımız bu düzensizliğin düzeltme çalışmalarında kendi sektörün açısından bakıldıgında ne kendi odamızdan ne kendi federasyonumuzdan ne kendi odalar birliğimizden, hangi olumsuzluklar konusunda ne tür fikirlerine başvuruldu? Ya da başvurulan problemlerin ne kadar çözüldü? 10 yıldır aynı görevdeyim, 10 yıldır problemler aynı, sıkıntılar aynı ama şehirler ayrı...

Daha ne kadar devam edecek? Görevde olduğum süre içerisinde 7 Ticaret Bakanı değişti, her defasında yeni bir bakan yeni bir beklenti yeni bir ekip yeni bir heyecan sonuç  değişen birşey yok...

Sağlık Bakanlığı'na baktığımız zaman çok başarılı çalışmalara imza atmış değerli bir ekip, değerli çalışmalar, buraya kadar her şey çok güzel özellikle pandemi sürecinde çalışmalarından dolayı Sağlık Bakanlığı'nın çok büyük hizmetler yaptığını çok faydalı işler yaptığını biliyoruz. Bunu da takdir ediyoruz. Bir birey olarak, halk olarak ama bugüne geldiğimizde bugün bir devlet hastanesine gittiğimizde cihazlar çok kaliteli üst düzey cihazlar olabilir üst düzey bir teknoloji olabilir mevcut sistemden kaynaklanan mevcut düzenlemelerin buradan faydalanmak isteyen halkın hastalığının giderilmesinde maalesef hastayı daha da hasta ettiği de daha aşikardır.

Mevcut hastane düzeninin ve hastane sisteminin hastaya ve hasta yakınlarına ne kadar eziyet ettiği ne kadar zor duruma düşürdüğünün bilinmesi gerekir. Mevcut hastane yönetiminin bu işlerin düzeltilmesine sundukları katkı ne durumda?

"Herkesin parası yok ki özel hastanelere gitsin"

Özel hastaneler zaten halihazırda bir ticarethane...Bakanlığımız bunları bilmiyor mu? Bunları öğrenmekten bu kadar aciz mi? Bu hastanelerde göreve getirdikleri yetkilileri denetlemiyorlar mı? İlgili bakanlığa bu yetkililer sorunları rapor etmiyorlar mı? Eksiklerin ve yanlışların giderilmesi yönünde yoksa her şey güllük gülistanlık diye mi rapor ediyorlar anlamakta zorluk çekiyoruz. Buralardan hizmet alanlar eziyet çekiyorlar Sayın bakanlık yetkililerimiz halk eziyet çekiyor bu halk bunu haketmiyor...

Milli Eğitim Bakanlığı'na gelince bir aile reisi olarak kendi çocuğumuzdan mı konuyu açsak? Yoksa bir esnaf olarak  çıraklık eğitim merkezlerinden mi? Adı üzerinde eğitim, eğitim, eğitim...Ne eğitimi, neyin eğitimi? Amaç topluma ülkesine vatanına çevresine verimli bir nesil yetiştirmek ise aile reisi olarak soruyorum; karne dönemine bir hafta kala öğretmen öğrencisine, "Ders bitti artık okula gelmeyin" diyen ögretmen...Bir taraftan da "Gelmezseniz sınıfta kalırsınız" diyen bir öğretmen de varsa hangisi doğru? Kim neyin peşinde...

Bir esnaf oda başkanı olarak; çıraklık eğitim merkezlerini daha önce de yazdım devam edersem haftalar aylar sürer çıraklık eğitim merkezlerinin  sadece bir prosedürden olduğunu öğrenciye hiçbir şey katmadığı fikrimin arkasındayım.

Haykırıyorum! Bir taraftan berber kuaför ve güzellik sektörünün sisteminin dışında kalıyor olması ve destekten faydalanamıyor olması, bunun sebebini daha önce de yazdım denetimsizlik yüzünden bu uygulamanın iptal edildiği yönünde buna kim nasıl karar verir sonuçlarını düşünmeden, bir taraftan da herkes diploma sahibi olsun mücadelesi...Diplomanın açılımı ne? Her gün yapboz yeni bir sistem! Tam aksine bilgi sahibi olmadan deneyimi olmadan diploma sahibi olmanın piyasada karşılaştıgı ve maruz kaldığı sıkıntılar...

Sektör olarak bizim sektörümüzde diploma alanların %70'i işi bilmiyor nasıl eğittiniz ne yaptınız mevcut sisteminize göre her eve bir kuaför, her eve bir berber, her eve bir güzellik uzmanı...

Ben buradayım siz de oradasınız. Ben bu görevin başındayım. Bu sektöre katkı sunmak istiyorum 40 yıllık tecrübeme dayanarak...Benim gibi sektöre yıllarını veren değerli ustalarımızın da sektörün selameti açısından herkes kendini sorumlu hissediyor. Sizler de kendinizi sorumlu hissediyorsanız fikir paylaşımı istişareler toplantılar yaparak çözümü bulana kadar doğruyu bulana kadar mücadele edelim.

Bu toplantıları görsel show'a dönüştürmeyelim.

"Dostlar alışverişte görsün" muhabbeti...

Yeni neslin dogrulara aşırı derecede ihtiyacı var, mutlaka bizim de bilmediğimiz konular vardır ama bildiğimiz tek şey var kim hangi kurumun başındaysa oraya katkı sunarak esnafı halkı dinlemeli faydalı işler yapmalı şunu Unutmamak gerekir her şey halkın refahı ve halkın rahatı için anlamsız bir mücadeleyle uygulamalar eziyet olmamalı...

Rabbim sizleri bizleri refaha bilgi birikime doğru işler yapma mücadelesi veren yönlendiren kişilerle karşılaştırması dileğiyle, sevgiyle kalın...