SİYASET

Kılıçdaroğlu: Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını ayaklar altına aldılar!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını ayaklar altına aldılar. Soruşturma açılmasın diye yasa çıkardılar. Bunlar lüks ve şatafat içindeler. Türkiye'yi bir sığınmacı deposuna döndürdüler" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarıyla bu dönem arasında çok büyük farklar olduğunu belirterek, "O yoksullukla mücadele eden, o onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı'dan miras kalan her borcu son kuruşuna kadar ödedi. Peki bunlar ne yaptılar? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni borç batağına sürüklediler." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Erdal İnönü'yü ölüm yıl dönümünde rahmetle andı.

Cumhuriyet'in 100. yılının kutlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla CHP'li belediyelerin 10 milyonu aşan vatandaşın katılımıyla programlar düzenlediğini, etkinliklerin yıl sonuna kadar devam edeceğini belirtti.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda eski Meclis'ten Anıtkabir'e yürüdüklerini, Anıtkabir'in 1 milyon 182 bin ziyaretçiyi kabul ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Artık öyle bir noktadayız ki hiçbir güç cumhuriyeti ve demokrasiyi engelleyemez. Ne olursa olsun." diye konuştu.

Milli Kurtuluş Savaşı sonrası hiç kimseye boyun eğmemek, savaş meydanlarında verilen zaferin ve Cumhuriyet'in kalıcılığını sürekli kılmak için mücadele edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin nereden nereye geldiğini herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.

"Cumhuriyet'imizi yokluklar içinde kurduk"

"Arzu ettiğimiz Cumhuriyet nasıl bir Cumhuriyet olacak?" sorusunun yanıtını da yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet sizden fikri hür, düşüncesi özgürce ifade edilecek, vicdanı hür, vicdanın sesini dinleyecek, irfanı hür nesiller ister. Türk milletinin tabiat ve adaletine en uygun olan idare, Cumhuriyet'in idaresidir. Biz Cumhuriyet'imizi böyle kurduk yokluklar içinde." diye konuştu.

Üzüldüğü bir konu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Yüz yıllık bir Cumhuriyeti, son 20-22 yıla sığdırmak ne kadar doğrudur? 100 yıllık mirası, 100 yıllık mücadeleyi, demir ağlarla örülen bir Türkiye'yi, her tarafında fabrikalar kuran bir Türkiye'yi, uçak fabrikasının 1921 yılında temelini atan Türkiye'yi, sekiz yıl sonra Kayseri'den kalkan ilk uçağın Ankara'ya indiği bir Türkiye'yi, 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden beş ülkeden birisi olan Türkiye'yi nasıl görmezsiniz? Fisko Birliği nasıl görmezsiniz? Toprak Mahsulleri Ofisini nasıl görmezsiniz? Çiftçinin kara gün dostu olan kurumları nasıl görmezsiniz? Devletin en büyük geliri aşardandı. Köylü rahatlasın diye aşarı kaldıran bir idareyi nasıl görmezsiniz? Bu görülmedi. Devleti yöneten en tepedeki kişi, kendi dönemini anlattı. Bereket öyle yapmış. Çünkü Cumhuriyet'in kuruluş yıllarıyla bu dönem arasında çok büyük farklar var. Söyleyeyim ne farkı var. O yoksullukla mücadele eden, o onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı'dan miras kalan her borcu son kuruşuna kadar ödedi. Peki bunlar ne yaptılar? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni borç batağına sürüklediler. İkisi zaten mukayese kabul etmez. Onlar, büyüme ve kalkınma için kimseye el avuç açmadılar. Bunlar da şimdi kapı kapı dolaşıyor 'acaba bir yerlerden para bulabilir miyiz?' diye. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarını ayaklar altına alıyorlar. Yalvarılır mı? Yakarılır mı? Üç beş kuruş için bu yapılır mı? Öyle bir noktaya getirdiler ki borcun faizi anaparayı geçmiş durumda. Böyle bir batak hiç görülmemiştir. Yine onlar yani Cumhuriyet'i kuranlar yani o gerçekten de bu ülke için mücadele edenler, yolsuzluklarla mücadele ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisinde üç kişiyi Yüce Divana gönderdiler. Asla yolsuzluklara izin vermeyeceğiz. Bunlar, bu parlamentodan yolsuzluklarla mücadele yapılmasın, savcı soruşturma ve kovuşturma açmasın diye yasa çıkardılar. Bunlarla Cumhuriyet mukayese edilir mi? Akıl var mantık var."

"Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdüler"

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in kurulduğu dönemde her kuruşun hesabının millete verildiğini belirterek, "Bunlar ise lüks ve şatafatın içindeler. 'Bize hesap verin' diyen vatandaşa da hesap soruyorlar, 'Sen bana nasıl hesap sorarsın' diye. Parayı ben veriyorum, sen vermiyorsun. Köylüsü, işçisi, memuru, emeklisi, esnafı veriyor. Vergi veriyoruz. Sen bunun hesabını millete vereceksin." dedi.

Cumhuriyet'i kuran insanların Türk lirasının değerini koruduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bunlar ise Türk lirasını yerlerde sürünür hale getirdiler. Farka bakar mısınız? Kendi ülkelerinde kendi ülkesinin parasıyla değil de yabancı parayla kendi vatandaşından borçlanan bir düzeni inşa ettiler. Akıl tutulması." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'i kuranların devlette liyakatli kadroları istihdam ettiğini, adalete asla gölge düşürmediğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Burada ise bırakın devlette liyakati, savcının yazdığı yazıya baktığımızda yargıda çetelerin oluştuğunu görüyoruz. Nasıl olur da o dönemle bu dönem mukayese edilir? Mukayese kabul etmiyor. Siyahla beyaz gibi zaten. Yine onlar yani Cumhuriyet'i kuran yiğit insanlar hiçbir egemen gücün karşısında boyun eğmediler. Onlar sadece ve sadece kendi insanlarına, halkına hesap verdi. Onlar asla ve asla mal varlıklarıyla tehdit edilmedi. 'Bak kızdırma, senin mal varlığını çıkarırım ortaya dediği' zaman birileri susar. Ama o Cumhuriyet'i kuran yiğit insanlara hiç kimse böyle bir cümle dahi kuramaz. Aradaki farka bakar mısınız? Yine onlar, Milli Kurtuluş Savaşı'nı bu Meclis'ten yönettiler."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhuriyeti kuranların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırlarını koruduğunu, asla bir sığınmacı deposu haline getirmediğini dile getirerek, "Bunlar egemen güçlerin talebi üzerine, onların isteği üzerine, tehditleri üzerine Geri Kabul Anlaşması'nı yaparak Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdüler. Bunlarla Cumhuriyet'i kuran yiğit insanlar arasında siyah ve beyaz kadar fark var." dedi.

"Demokrasisi gelişmiş bir Cumhuriyet"

"Nasıl bir Cumhuriyet?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Demokrasisi gelişmiş bir Cumhuriyet. Çünkü Cumhuriyet, demokrasiye geçişte atılan en önemli ve temel adımdır. Cumhuriyeti kurarsınız, arkasından da demokrasiyi büyütürsünüz. O nedenle o dönemin 1921 Anayasası'nın ilk maddesi 'Hakimiyet, bila kaydü şart milletindir.' demiştir. Yani egemenlik, kayıtsız milletindir." ifadesini kullandı.

Demokrasinin düşünceleri özgürce ifade etme, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, devletin bir kişiye teslim edilmemesi anlamına geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Gazi Meclisin o dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e başkomutanlık yetkisini bile belli sürelerle verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Şimdi başkomutan geçinen adam, Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdü. Aradaki fark, siyah ve beyaz kadar derin bir farktır." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Filistin'de kan akıyor. Başkenti Kudüs olan bir Filistin'i her zaman her yerde destekliyoruz. Beyefendi miting yapıyor. Sen muhalefet değilsin ki miting yapacaksın. Sen iktidarsın. Senin ne işin var mitingde?" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bilgiye, birikime önem veren bir Cumhuriyet olması gerektiğini ancak iktidarın ilim ve fenden haberi olmadığını savundu.

Herkesin yasalara uyduğu, yasaların gereğinin yapıldığı ve yargı kararlarına uyulduğu bir Cumhuriyet olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Can Atalay milletvekili seçiliyor, hala içeride. Neden içeride? Hangi gerekçeyle içeride? Yargıtay talimatla karar aldı. Anayasa Mahkemesinin daha önce emsal kararları olmasına rağmen talimatla karar aldı." görüşünü öne sürdü.

Can Atalay'ın partisinin milletvekili olmadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin nerede bir haksızlık ve hukuksuzluk varsa onun yanında olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, Can Atalay'ın tutukluluk haline ilişkin, "Kendi milletvekiline sahip çıkmaktan acze düşmüş bir parlamento düşünün. Acze düşmüş bir TBMM Başkanı düşünün. Sen başkansın, ne yargısı kardeşim? Millet seçti, artık bu milletvekili. Yasama organının bir üyesi. Üstelik komisyona seçildi. TBMM İnsan Hakları Komisyonunun üyesi. İnsan Hakları Komisyonu üyesinin ne işi var hapishanede? Biz bunları savunurken nasıl bir Cumhuriyeti dillendiriyoruz? Bunların kafasındaki gibi baskıcı bir Cumhuriyet değil. İnsan haklarına saygılı bir Cumhuriyet istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın bir açıklamasında Mustafa Kemal Atatürk'ün "Cumhuriyet en çok kimsesizlerin kimsesidir" sözlerine yer verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "(Kimsesizlerin kimsesi olma görevi ve sorumluluğu en fazla yargıya düşmektedir) diyor. Bireysel başvurunun kabul edildiği 2010'dan uygulamaya geçtiği 2012'den itibaren Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Atatürk'ün gösterdiği gibi kimsesizlerin kimsesi olma yolunda çok önemli görevler icra etmektedir ama karar alıyorsunuz, uygulamıyorsunuz. Suç işliyorlar ve bunu da kendilerine göre demokrasi sayıyorlar. Halkın iradesini yok sayan, halkın seçtiği milletvekilini hapiste tutan bir rejime demokrasi denmez. O zaman en baştan 'sen milletvekili seçilme hakkına sahip değilsin' diyeceksin."

Kılıçdaroğlu, herkesin karnının doyduğu, hiç kimsesinin aç ve açıkta kalmadığı bir cumhuriyeti istediklerini dile getirerek, Aile Destekleri Sigortası'nı önermelerinin de temel nedeninin bu olduğunu anlattı. Hükümeti ekonomi politikaları üzerinden eleştiren Kılçdaroğlu, ekonomik politikaların derin bir yoksulluğa yol açtığını savundu.

Hükümetin inanç konusunda samimi olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "İnanç konusunda samimi olan insan bu kadar yoksulluğu yaratmazdı. Tefecilere hizmet edenler bana inanç dersi veremezler. Yoksullara hizmet ediyorsan başımın üstünde... Sen düşük faizli krediyi yandaşlara bastıracaksın, faturayı da garibanlar ödeyecek." sözlerini sarf etti.

Kılıçdaroğlu, 2022 yılı Sayıştay genel uygunluk bildiriminde her harcama diliminde artış olduğunu iki harcama diliminde ise ayrılan ödeneğin tam kullanılmadığını öne sürerek, "Şehit yakını ve gaziler için ayrılan ödenek kullanılmamış. Niye şehit yakınları ve gazilerin sırtından tasarruf yapıyorlar? Şehit yakınlarına ve gazilere sesleniyorum; Gün gelir bunlara övgüler dizersiniz. Sizin haklarınızı yerler yine övgüler dizersiniz. Bu kardeşiniz, sizin hakkınızı sonuna kadar savunur. Yeteri kadar destek vermezsiniz ama ben yine de sizin hakkınızı savunacağım. Biz haklı mücadeleden hiçbir zaman korkmadık ve çekinmedik. İster linç girişimi olsun ister terör örgütünün saldırısı olsun." dedi.

Kılıçdaroğlu bağımlılıkla mücadeleye ilişkin ayrılan ödeneğin de kullanılmadığını iddia etti.

Bayram havası içinde bir kurultay yapacağız

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına da değinerek, şunları kaydetti: "Filistin'de kan akıyor. Başkenti Kudüs olan bir Filistin'i her zaman her yerde destekliyoruz. Beyefendi miting yapıyor. Sen muhalefet değilsin ki miting yapacaksın, sen iktidarsın. Senin ne işin var mitingde? Saadet Partisi, Gelecek Partisi yaptı. Sen muhalefetsen mitingi yap, iktidarı bize devret, Filistin sorunu nasıl çözülürmüş o zaman göreceksin. Orta Doğu'ya barış ve huzur nasıl gelecekmiş o zaman göreceksin. Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracağız. Burnumuzun dibindeki halkların kavga etmesini istemiyoruz. Oraya gelen barış bize de yansıyacaktır. Aynı kültürden geliyoruz, akrabalığımız var. Orada akan her kan bizim kanımızdır. Bizimle yani devrimcilerle onlar arasında büyük bir fark vardır. Devrimci söz verdi mi kapı gibi sözünü tutar. 'Filistin'in bağımsızlığı için gideceğim, mücadele edeceğim' diyen o devrimci gençlerin mezarları Filistin topraklarındadır. Dış politika iflas etmiştir. Bunların dış politika ile ilgisi yok. İç politikaya eklemlenmiş dış söylemler var."

Kılıçdaroğlu, Gazze'ye yardım konusunda da belediyelerin hazır olduğunu belirterek, Gazze'de yaşayan Filistinlilere her türlü yardımı Filistin ve Mısır büyükelçilikleri ile görüşerek yapacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze'ye gideceği yönünde daha önce açıklamalar yaptığını ancak sözünü tutmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ediyorsun. 'Gideceğim' diyorsan gideceksin kardeşim. Bedeli ne olursa olsun gideceksin. Ne Gazze'ye gitti ne başka bir yere... Sarayın dışına çıkmadı. Bol bol ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan videolar dolaştırdı." dedi.

Kılıçdaroğlu, grup toplantısının sonunda 4-5 Kasım tarihinde yapılacak partisinin olağan kurultayına ilişkin de "Güzel, keyifli, barış içinde bir kurultay yapacağız. Birlikte, bayram havası içinde bir kurultay yapacağız." diye konuştu.