SİYASET

Kılıçdaroğlu: Yüzyıllardır kullanılan dil neden ‘bilinmeyen dil’ yazılıyor?

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’yi ziyaret etti, ardından Eş Genel Başkanlarla birlikte ortak basın açıklaması yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile görüştü.

TBMM HDP Grup Toplantı Salonu'nda yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından liderler ortak açıklama yaptı.

Buldan ve Sancar'a randevu talebini kabul ettikleri için teşekkür eden Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın hazırladığı anayasa değişiklikleri metninin, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili doküman ve ortak mutabakat metninin birer örneğini takdim ettiklerini belirtti. Türkiye'nin pek çok sorununu görüştüklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Bağımsız ve tarafsız yargı mutlaka olmalı, hukuk devleti mutlaka olmalı. Giderek bozulan gelir dağılımındaki dengesizliğin giderilmesi gerekiyor. Sosyal devletin mutlaka güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Temel hak ve hürriyetlerin korunması da ortak talep olarak dillendirildi. Mutlaka temel hak, özgürlükler korunsun. Çevre ve iklim değişikliği konusundaki duyarlılık karşılıklı olarak ifade edildi. Gerçekten de çevre ve iklim değişikliği var. Bu konuda ciddi hazırlıklar yapmak gerekiyor. Dünyanın önlem aldığı bir ortamda Türkiye'de iktidarın önlem almaması, bunu görmezlikten gelmesi bu tür felaketlerin oluşmasında devletin hazırlıksız olmasına yol açıyor."

Görüşmede, yerel yönetimler üzerinde durulduğunu da dile getiren Kılıçdaroğlu, yerel yönetimlere kayyum atanmasını doğru bulmadığını ifade ettiğini aktardı. Kılıçdaroğlu, seçimle gelenin seçimle gideceğini belirterek, "Demokrasinin temel kuralıdır. Siz demokrasiyi yok ederseniz, halkın, milletin iradesini ipotek altına alırsanız, 'Sizin verdiğiniz oyları ben kabul etmiyorum, ben buraya kendi istediğim atamayla gelen birisini getireceğim.' derseniz bu doğru bir uygulama değildir. Demokrasiye aykırıdır." diye konuştu.

Demokrasiyi her ortamda, her yerde, her koşulda savunmak gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, demokrasiyi savunmanın insan haklarını, yargı bağımsızlığını, kadın erkek eşitliğini savunmak anlamına geldiğini söyledi.

"Siyaset kavga alanı olmamalı"

Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetin artık bir kavga alanı olmaması ve önünün açılması gerektiğini dile getirerek şöyle devam etti: "Bu ülke kavgadan bıkmadı mı? Bu akşam büyük bir ihtimalle gene belli televizyon kanallarında bir sürü şey söylenecek, yazılacak, çizilecek, anlatılacak. Arkadaşlar siz kavgadan bıkmadınız mı? Kucaklaşmak, bir araya gelip uygar insanlar gibi tartışmak varken niye kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Toplumu niçin kamplaştırıyoruz, niçin ayrıştırıyoruz? Biz, birlikten, beraberlikten yanayız. Beraber bu ülkenin kalkınması, büyümesi, var olan bütün sorunların çözümü için ortak hareket etmekten yanayız. Siyaset sorun yaratmamalı, siyaset var olan sorunları çözmeli. Bunun için siyaset var zaten. Siyaset sorun yaratıyorsa bu sorun ülkenin büyümesine, kalkınmasına, kadın erkek eşitliğine negatif yansıyor. Bunun ortadan kalkması lazım."

Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılda hala "Nasıl parti kapatılır?" arayışında olunduğunu ileri sürerek bu arayışın doğru olmadığını belirtti.

Parti kapatmanın doğru olmadığını, bugüne kadar kapatılan partilerin farklı isimlerle tekrar siyaset sahnesinde yer aldığını anlatan Kılıçdaroğlu, parti kapatmayla ilgili ortak mutabakat metninde düzenlemeler bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, parti kapatmanın zorlaştırılması gerektiğini ifade etti.

Kadına yönelik şiddetin mutlaka son bulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, toplumun bu konuda bir duyarlılığı olduğunu, bu duyarlılığı siyaset kurumunun da hissetmesi gerektiğini söyledi.

Kadına yönelik şiddete sessiz kalmanın doğru olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, bu konuda siyaset kurumunun da tavır alması gerektiğini belirtti.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, bütün dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesi, kentlerde, köylerde, hayatın her alanında özgürce yaşamasının yollarının açılması gerektiğini kaydetti.

Siyasi iktidarın yargıyı siyasallaştırmasını, yargının siyasetin üstünde bir "sopa" olarak kullanılmasını asla kabul etmediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, hakimin, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vereceğini söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Yargıçlardan bunu bekliyoruz. Siyasal iktidarın baskılarına direnmesini bekliyoruz. Kendi vicdanlarının sesini dinlemelerini istiyoruz. Bu olduğunda gerçek bir demokrasiyi inşa edebiliriz." dedi.

Kahramanmaraş depremlerinin ardından acil bir onarım programına ihtiyaç olduğunun ifade edildiğini, bu düşünceye kendilerinin de katıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, bu kapsamda bölgeyle ilgili özel bir planlama yapılmasının şart olduğunu dile getirdi.

"Her sorunun çözüm adresi TBMM'dir"

Kürt sorununun çözüm adresinin TBMM olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "TBMM'nin varlığı, zaten sorunları çözen bir meclis olmasından kaynaklanmaktadır." dedi.

Kuruluşundan bu yana Türkiye'nin en temel sorunlarının TBMM'de çözüldüğüne işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz milletin sağduyusuna güvenerek buraya getirdiği, seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan sorunların tamamını çözmeye hazırız ve çözeceğiz, göreceksiniz. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Yani milletin iradesiyle bu sorunların tamamı çözülür. TBMM'nin kapasitesi sorun çözmeye yeterli değil mi? Yeterlidir. Biz İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde Kürt sorununun çözüm adresinin de TBMM olduğunu açık ve net olarak vurguladık ve bizim kurultayımızdan oy birliğiyle çıktı bu kararların tamamı."

Kılıçdaroğlu, demokrasiyi, insan haklarını, kadın-erkek eşitliğini savunduklarını, hiç kimsenin ötekileştirilmemesi gerektiğine inandıklarını vurgulayarak, "Çevreden, iklimden insan haklarına, demokrasiye, yargı bağımsızlığına kadar, dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesine, kadın-erkek eşitliğine kadar bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz, ya getireceğiz. Bu işin ortası yok. Kavga yok, özgürce, beraber tartışacağız." diye konuştu.

Her şeyi oturup konuşacaklarını, anlaşamadıklarında da yeniden oturup konuşacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, medyanın, toplumu ayrıştıran ve kutuplaştıran dilden kaçınma sorumluluğunun farkına varması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "13. Cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkede kavgayı bitireceğim, milletimize söz veriyorum. Kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun insan insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır. Baktığım açı budur." dedi.

TBMM Genel Kurulunda Kürtçe konuşmaların, tutanaklarda "bilinmeyen bir dil" diye yazıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "TBMM'de kürsüde konuşulur, 'İngilizce' yazar parantez içinde, bu söz İngilizcedir, Fransızca söz Fransızcadır vs. Her şey yazılır. Konuşma metninin içinde Kürtçe bir cümle geçtiği zaman 'bilinmeyen bir dil' deniyor. Ya Allah aşkına bu ülkenin insanlarının vicdanlarına sesleniyorum; TRT'nin TRT Kürdi diye bir kanalı var, yayın yapıyor. Nasıl olurda buraya 'bilinmeyen bir dil' diye yazıyorsunuz? Binlerce yıldır konuşulan bir dili neden 'bilinmeyen bir dil' diye yazıyorsunuz? Şimdi ben vicdan, ahlak, erdem, bilgi sahibi herkese soruyorum; devlete çifte standart yakışmaz. Doğru değildir. Herkesin diline saygı göstereceksiniz. Evet, resmi dilimiz Türkçe. Eyvallah, kimsenin bir şey dediği yok zaten ama siz devlet olarak çifte standart yapamazsınız. Çifte standart yaptığınız zaman vatandaşlarınızı ayırıyorsunuz demektir, ayrıştırma yapıyorsunuz demektir, bir grup insanı bir grup insana düşman ediyorsunuz demektir. Bu, emperyal güçlerin Türkiye'ye oynadıkları bir oyundur. Bu oyundan da Türkiye'yi kurtaracağız. Herkes rahat olacak bu ülkede. Kimseyi düşman olarak görmeyecek, kimseyi ötekileştirmeyeceksin. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceksiniz. Yeni bir başlangıç yapacağız. Ahlaklı, demokratik, herkesi kucaklayan bir başlangıç yapacağız. Kavgadan arınan bir toplum. Toplum şuna odaklanacak; nasıl büyüyeceğiz, nasıl gelişeceğiz, işsizliği nasıl çözeceğiz, bölgeler arasındaki dengesizliği nasıl gidereceğiz? Deprem bölgesinde binlerce, milyonlarca insanın sorunu var. Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Toplum buraya odaklanmalı. Kısır tartışmaların içine odaklanmamalı. Burada da basın mensuplarına büyük görevler düşüyor."

Buldan ve Sancar'ın açıklamaları

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, görüşmede Türkiye'nin en temel sorunlarını, halkın ve kamuoyunun beklentilerini konuştuklarını söyledi. Kılıçdaroğlu'na görüşmede sunduğu bilgiler için teşekkür eden Buldan, "Sayın Başkan'ı bugün burada ağırlamamızın nedeni Kürt sorununun demokratik çözümünün TBMM çatısı altında olmasından yana olduğumuzu göstermekti. Sayın Başkan'ın buna vesile olmasını tercih ettik. Başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümünde toplumun bizden beklentilerini ve gelecek seçimler sonrası yapılacakları da istişare ettik." dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise Türkiye'nin çok boyutlu bir kriz dönemi yaşadığını, depremin de bu krizin tablosunu gözler önüne serdiğini anlattı. Yapıcı bir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Sancar, Türkiye'nin depremden zarar görenler ve yapılar için acil bir onarım programına ihtiyacı olduğunu belirtti.

Yeni bir başlangıca ihtiyaç olduğunu ifade eden Sancar, şöyle devam etti: "Yeni başlangıç demokrasi, insan hakları, adalet ve özgürlük temelinde bir yaşam ve sistem kurmakla ancak mümkün olacaktır. Bu konularda görüşlerimizi paylaştık. Bu görüşmeyi Meclis'te yapmamızın nedeni de çözüm adresi olarak TBMM'yi gördüğümüzü vurgulamaktır. Türkiye'nin bütün sorunları burada geniş bir toplumsal mutabakatla çözülmelidir. Görüşmenin içeriğini kurullarımıza taşıyacağız, ittifak güçlerimiz ile bu görüşmeyi, değerlendireceğiz ve çok geçmeden 1-2 gün içinde kamuoyuna daha ayrıntılı bir açıklama yapacağız."