CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Uğur Dündar'ın açıklamalarına tepki gösterdi. "Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar'a açık mektubumdur…" ifadeleriyle sosyal medya hesabından paylaşım yapan Kılıçdaroğlu, Dündar'ın iddialarına yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu, "Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!" dedi.

"Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler" diyen Kılıçdaroğlu, "Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.   Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6'lı masa bileşenlerine "siyasi rüşvet aldınız" imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!" dedi.

"Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, siyasi arenada makosenlerimi tekrar giyerim ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm" diyen Kılıçdaroğlu, "Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım" şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şu şekilde:

"Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar'a açık mektubumdur…

Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin 'Bizim Uğur'u, TRT Genel Müdürü…''

"Ayağına taş değmemiş Uğur Dündar"

Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan'ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…

'Gün geçmiyor ki' cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; "İnadına mini etek, inadına dekolte" sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…

Sağlık skandalı haberi adı altında 'Tesettür Faciası' başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük 'fedakarlıklar' yapan, andıçların Uğur Dündar'ı…''

"Sizin çarkınız yine döner"

''Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine 'şanlı şanlı' döner Uğur Bey.

Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi'ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik. 1960'lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…   İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik… Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.''

''Size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!''

''Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz! Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6'lı masanın liderleri ile yaptık.

DEM Parti İmralı'ya gitmek için Bakanlığa başvurdu! DEM Parti İmralı'ya gitmek için Bakanlığa başvurdu!

Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan'a da ağladık, Eren Bülbül'e de... Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de... Deniz Gezmiş'le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de… Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…

''Ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük''

''Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük… Pislikler döküldü yürüdük... Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için 'Yakın o evi' dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.

Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.''

"Buna müsaade edemeyiz"

''Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!     Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.''

'Siyasi rüşvet aldınız' imasına susmam"

''Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım. Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem. Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6'lı masa bileşenlerine 'siyasi rüşvet aldınız' imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!''

"Hesabını sorarım"

''Sizin tabirinizle; 'Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nu 70'li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey'in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.' El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır. Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.''

"Uğur”lar sizin olsun, Tarıklar bizimdir"

''Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.   Tarih kimi affedecek, kimi affetmeyecek? Bu soruyu da not düşelim zaman göstersin…   Bu vesileyle de vatanperver gazetecimiz Sayın Mehmet Ali Birand'ı saygıyla anmış olalım. Onun şahsında bütün gerçek gazetecilere selam olsun…   “Bizim Uğur”lar sizin olsun, Tarıklar bizimdir…   Kalın sağlıcakla…"

Ne olmuştu?

Uğur Dündar, CHP'nin büyük başarı elde ettiği 31 Mart yerel seçimlerinden bir hafta son kaleme aldığı "Giden gemilerin ardından bakakalmak!.." başlıklı köşe yazısında, eski CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirmişti.

Yerel seçim sonuçlarını değerlendiren Dündar, CHP'nin yerel seçimdeki başarısını göz önünde bulundurarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ya da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmamasının seçimi kaybettirdiğini söylemiş, "CHP'nin ve "Altılı Masa"nın lideri Kemal Kılıçdaroğlu resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattı ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti" ifadelerini kullanmıştı. 

Dündar, ilgili köşe yazısında şöyle yazmıştı:

"...Son yerel seçim sonuçları gösterdi ki; Kılıçdaroğlu, kendisi yerine Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'tan birini aday gösterseymiş, o seçim kolayca kazanılacakmış!..

İktidarın İmamoğlu’nu siyaset sahnesinden silmek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna kendi adamını oturtmak için siyasallaşan yargı eliyle aldığı bu karar, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında en çekindiği adayın İmamoğlu olduğunun da itirafı niteliğinde.

O halde “Altılı Masa’nın” yapması gereken; İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay aşamalarını beklemeden bu resti görmek ve vakit geçirmeden Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan etmek...

Gerisini iktidar düşünsün!..”

★★★

Okuduğunuz satırları yargı kararının verildiği günlerde yazdım.

Ancak CHP’nin ve “Altılı Masa”nın lideri Kemal Kılıçdaroğlu resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattı ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti.

Son yerel seçim sonuçları gösterdi ki; Kılıçdaroğlu, kendisi yerine Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’tan birini aday gösterseymiş, o seçim kolayca kazanılacakmış!..

Üstelik “Altılı Masa”daki çoğu partiye, bol keseden milletvekili dağıtmaya da gerek kalmayacakmış!..

Böylece siyaset tarihimizde dönüm noktası olacak büyük bir fırsat kaçmış.

Ne diyelim?

Tarihten ibret alınmasını ve böylesine vahim yanlışların bir daha tekerrür etmemesini dileyelim..."