GÜNDEM

Kurtulmuş'tan 'yeşil pasaport' açıklaması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Gezi Parkı davası hükümlüsü TİP Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi tartışmalarına ilişkin "Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği kararın beklenmesi gerektiğini düşündüğüm için bunu Meclis'te okutmadım. Ama burada meselenin bir şekilde halledilmesi lazım. Zaman içerisinde bu uygulamayı ortaya koyarız." dedi.

Kurtulmuş, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolasıyla Meclis'te görev yapan gazetecileri ve Parlamento Muhabirleri Derneğini (PMD) ziyaret etti.

Gazetecilerin doğru haberi vatandaşlara ulaştırmak için olağanüstü gayretler sarf ettiğini söyleyen Kurtulmuş, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı.

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Kurtulmuş, gazetecilere yeşil pasaport verilmesine ilişkin yasa teklifinin Meclise sunulduğunun hatırlatılması üzerine, meslekte belli bir tecrübeye sahip olanların yeşil pasaporttan yararlandırılması gerektiğini düşündüğünü belirtti.

Numan Kurtulmuş, "Gazetecilik mesleğinde 15 yıllık süreyi doldurmuş olan arkadaşlarımızın yeşil pasaport hakkından yararlanması ve seyahatlerinin daha kolay olmasının faydalı olacağı kanaatindeyim. Bununla ilgili Meclis'e verilmiş bir kanun teklifi var. Herhalde partilerin ortak bir teklifi haline dönme istidadında olduğunu görüyorum. En kısa süre içerisinde TBMM'ye gelir ve bu konu yasalaşır diye ümit ediyorum, temenni ediyorum." diye konuştu.

İsveç'in NATO'ya katılımına ilişkin kanun teklifinin TBMM Dışişleri Komisyonunda kabul edildiği hatırlatılarak konunun ne zaman Meclis Genel Kuruluna geleceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliği konusunda tavrının açık ve net olduğuna işaret etti.

NATO'nun genişleme stratejisine karşı olmadıklarını dile getiren Kurtulmuş, belli önceliklerin, hayati önemde görülen bazı hususların olduğunun İsveç'e ve Finlandiya'ya görüşmelerde bildirildiğini aktardı.

- "Herhangi bir konuda Meclis kendi gündemine hakimdir"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, süreçte Finlandiya'ya ayrı bir reçete, İsveç'e ayrı bir reçete tatbik edildiğini anlattı.

Finlandiya'nın, yükümlülüklerini yerine getirmesiyle NATO üyeliğinin önünün açıldığını belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"İsveç'in de sorumluluklarının önemli bir kısmını yerine getirdiğini görüyoruz. Bir ittifakın içerisinde müşterek hareket edeceksek Türkiye'nin son derece meşru beklentileri vardır. Nedir? Terör örgütlerine destek verilmesin, terör örgütlerinin bu ülkelerde Türkiye karşıtı faaliyetlerinin zeminine müsaade edilmesin. Avrupa'daki İslamofobi'ye karşı da dikkatli, titiz şekilde davranılsın. Bu taleplerimiz yerine getirildikçe İsveç'in de bir şekilde önü açılıyor. Dışişleri Komisyonunda bu konuşuldu. Şimdi bundan sonra iş Meclis Genel Kurulundadır. Meclis Genel Kurulu da kendi öncelikleri ve zamanlaması içerisinde bu konuyu ele alacaktır. Herhangi bir konuda Meclis kendi gündemine hakimdir. Kendi gündemi içerisinde zamanlamasını, önceliklerini tespit ederek kararını alır ve Meclis Genel Kuruluna bu öncelikler içerisinde gelir."

TİP'ten milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları anımsatılarak sürecin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Meclis'in gündemi içerisinde bu konu gündeme geldiği zaman... Şu anda bir şey söylemek istemem. Ben başından itibaren şuna dikkatle riayet ettim, iki yargı organı arasındaki bu sürtüşmenin bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafı olmaması için yazıyı şimdiye kadar Genel Kurula göndermedik. Bu meselenin suhuletle çözülmesi en doğru yol. Dolayısıyla henüz bu konuda ortaya çıkmış bir şey yok. Süreç içerisinde bunu da göreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Siyasi polemiğin içerisine çekilmesine müsaade etmem"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, başka bir gazetecinin, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'ın, partisinin, TBMM'nin olağanüstü toplantı başvurusunun reddedilmesine yönelik açıklamalarını hatırlatması üzerine Günaydın'ın kendisini aradığını, talebini ilettiğini, kendisinin de cevabını yazılı olarak bildireceğini belirttiğini anlattı.

"Bu tür konular üzerinden Meclis Başkanı'nın, Meclis Başkanlığının siyasi polemiğin içerisine çekilmesine müsaade etmem." diyen Kurtulmuş, yaz tatili döneminde CHP grubunun olağanüstü toplantı talebini istedikleri gün ve saatte tereddütsüz şekilde yerine getirdiğini, çünkü TBMM'nin o dönemde tatilde olduğunu ve belli sayıda milletvekilinin iradesinin gerçekleştirilmesi bakımından riayet edilmesi gerektiğini söyledi. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaptığımız Başkanlık Divanı toplantılarında da zabıtlara geçirilmiştir, olağanüstü toplantıyı sıradanlaştırmamak lazım. Adı üstünde olağanüstü toplantı. Zamanlı, günlü, ivedi bir konu varsa bunun için Meclis'in bir an evvel toplanması lazım. Anayasa'nın bize verdiği yetki ve İçtüzük gereği, zaten Meclis bir tatil ve ara verme döneminde değildir. Meclis, 26 Aralık'ta TBMM'deki tüm partilerin ittifakıyla 16 Ocak'a kadar bir şekilde Meclis Genel Kurulunu toplamama kararı almıştır. Dolayısıyla Meclis zaten şu an fiilen açıktır, komisyonlar vesaire diğer faaliyetleri sürdürülmektedir. Bu anlamda olağanüstü bir toplantıya getirmek için bir ara verme durumunun söz konusu olması gerekir ki böyle bir durum söz konusu değil. Kaldı ki daha önce Sayın Şentop zamanında yapılan bir olağanüstü çağrıyı, CHP grubu o zaman tam da bu gerekçeyle reddetmiş. 'Böyle bir çağrı yapmayın.' demiş."

TBMM Başkanı Kurtulmuş, diğer taraftan TBMM Genel Kurulu'nun gelecek hafta toplanacağını hatırlatarak, "Meclis'in üç gün sonra toplandığında bu konuyu enikonu müzakere edebilecek bir kabiliyeti, gücü vardır." diye konuştu.

Meclis Genel Kurulu gelecek hafta salı günü toplandığında Can Atalay konusu veya başka bir konuyu enine boyuna müzakere edilebileceğine işaret eden Kurtulmuş, "Meclis kendi gündemi içerisinde bunu değerlendirir." dedi.

- "Zaman içerisinde bu uygulamayı ortaya koyarız"

Meclis Başkanı Kurtulmuş, iki yargı organının Can Atalay konusundaki görüş ayrılığına işaret edilerek, çözüme nasıl ulaşılabileceğinin sorulması üzerine, "Ben, tekrar geçmiş örneklerdeki, Enis Berberoğlu ve Gergerlioğlu dosyalarındaki durum yaşanmasın diye, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği kararın beklenmesi gerektiğini düşündüğüm için bunu Meclis'te okutmadım. Ama burada meselenin bir şekilde halledilmesi lazım. Zaman içerisinde bu uygulamayı ortaya koyarız." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, bir gazetecinin, zamanlama konusunda bir öngörü olup olmadığı yönündeki sorusuna karşılık, TBMM'nin millet adına demokrasiyi kurallarıyla yerleştirme gayreti içerisinde olan en nadide kurum olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, "Bu anlamda TBMM, hukuki bir tartışmanın tarafı değildir ve olamaz. Onun için de ısrarla TBMM'nin iki yargı kurumu arasındaki bu tartışmanın tarafı olmaması için, böylece hukuki olarak ortada olan bu tartışma konusunun bir de siyasi tartışmaya dönmemesi için gayret ettik. TBMM gündemine hakimdir ve bu anlamda da gerekli adımları atar."

Kurtulmuş, "CHP'li Günaydın, bugün 8 partiyle sizden randevu talep ettiklerini iletti. Bir yanıt verecek misiniz?" sorusuna, "Gökhan Bey ile arkadaşlar görüştüler. Yarın bir heyet olarak ziyaretime gelecekler." dedi.

- "Aksi takdirde demokrasi olmaz"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis'te birbiriyle "a" ve "z" gibi farklı partiler olabileceğini; TBMM'de 6 siyasi parti grubu bulunduğunu ve 14 siyasi partinin temsil edildiğini anlattı. Partilerin birbirlerine ellerini uzatmak durumunda olduğunu dile getiren Kurtulmuş, kendisinin de tarafsız bir Meclis Başkanı olarak TBMM'yi yönetmeye gayret ettiğini söyledi.

Kurtulmuş, siyasi partilerin farklı siyasi tutumlara sahip olabileceğine de işaret ederek, en sert tartışmaların yapıldığı ortamlardan sonra bile grup başkanvekillerinin bir araya gelerek sohbet ettiklerini aktardı. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Meclis meselelerin müzakere edilebildiği, hukuk çerçevesinde gözden geçirilebildiği, farklı kanaatler içerisinde çoğulculuk ilkesi prensipleriyle çoğunluğun karar aldığı bir yerdir. Aksi takdirde demokrasi olmaz. Bunlardan birisi olmazsa, çoğunluğun veya çoğulculuğun itibar edilmediği ortamlarda zaten demokrasi olmaz. Ben bunu yapmaya gayret ediyorum. Arkadaşlarımızın fikirleri varsa görüşürüz, konuşuruz. Bir daha gelirler, tartışırız, ben onları dinlerim, fikirlerin bir ortaklaşmayı sağlayabilecek imkan olursa bunu sağlamaya gayret ederiz. OImazsa, bize Anayasa'nın ve İçtüzüğün verdiği imkanlar çerçevesinde Meclisin yönetilmesine gayret ederiz."