Gönül AKTEPE/ Türkiye’nin gündeminde asgari ücrete yapılan ara zam ve Merkez Bankası’nın açıkladığı faiz kararı yerini alırken, açıklamaların ardından ekonomi kanadı oldukça hareketlenmişti. 27 ay sonra ilk kez faiz yükselten Merkez Bankası’nın kararını, iktisatçı CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli yorumladı.
“Türkiye’nin uyguladığı politikalar tersine döndü”
Açıklanan faiz kararı ile uygulanan politikaların tersine döndüğünü aktaran Türeli, “Bu faiz kararı aslında, Türkiye’nin 2021 yılı Eylül ayından bu yana uyguladığı politikaların terk edildiği anlamına geliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve ilk geldiği zaman söylediği ‘Türkiye’nin rasyonel politikalara dönmekten başka seçeneği kalmadı’ söylemi de aslında Türkiye’nin son dönemde uyguladığı politikaların irrasyonel olduğunu gösteriyor.” dedi
“Türkiye’nin ekonomik sıkıntısı, Merkez Bankası’nın sebep-sonuç-enflasyon tezini uygulamasıdır”
Merkez Bankası’nın, Türk Lirası’nı koruma görevine dikkat çeken Türeli, Türkiye’nin ekonomik kriz boyutuna da değindi.
Türeli, Yeni Journal’a yaptığı açıklamada, “Merkez Bankası’nın kendisine kanunlarla verilmiş görevi, fiyat istikrarını sağlamak yani Türk Lirası’nın değerini korumak. Ancak Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktisat literatüründe yeri olmayan, ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ tezini uygulamaya başladı. Bu tezi uygulamasıyla birlikte, Türkiye bugün içinde yaşadığımız ekonomik çalkantıların ve sıkıntıların içine düştü” İfadelerini kullandı.
“Kur Korumalı Mevduat Sistemi’nin, devlet hazinesine yükü 200 milyar Türk Lirası”
Kur Korumalı Mevduat Sistemi’nin, devlet hazinesinde oluşturduğu yüke dikkat çeken Türeli, “2021 yılının Eylül ayında Merkez Bankası politika faizi yüzde 19 iken, enflasyon yüzde 19, doların Türk Lirası karşılığı ise 8 lira 30 kuruştu. 4 ay sonra Aralık ayında faizler yüzde 14’e indirilirken dolar kuru 10 lira artarak 18 lira 30 kuruşa çıktı. Enflasyon da hızlı bir artış trendine girdi ki TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarının aslında gerçeği yansıtmadığı ülkede yaşayan herkesin, çarşıya pazara çıktığı, alışveriş yaptığı zaman gördüğü bir olgudur. Faiz indirimi insanları parasının değerini korumak için döviz, altın, gayrimenkul gibi alternatif alanlara yöneltti. Sonunda Kur Korumalı Mevduat sistemi getirildi. Kur Korumalı Mevduat Sisteminin 2022 yılında Hazine ve Merkez Bankası’nın üstlendiği kur zararları ve vazgeçilen vergiler birlikte değerlendirildiğinde devlete olan toplam maliyeti 200 milyar Türk Lirası. Bu çok yüksek bir rakam” şeklinde konuştu.
“Dünya ülkeleri enflasyonu kontrol altına almak için faiz yükseltiyor, Türkiye ise tam tersini uyguluyor”
Dünyanın her yerinde, enflasyonun kontrol altında tutulmaya çalışıldığını hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Türkiye’de bunun tam tersinin olduğunu dile getirdi.
Türeli yorumlarında, “Dünyanın her yerinde Merkez Bankalarının kararları çok önemlidir. Eski Bakan Nebati, ‘Biz Merkez Bankası’nın faiz kararını önemsizleştirdik’ demişti. Böyle bir şey olabilir mi? Tüm dünya ülkeleri enflasyonu kontrol altında tutmak için faiz yükseltirken, Türkiye bunun tam tersini yaptı ve Türkiye bugün içinde bulunduğu yüksek enflasyon ve yüksek kur sürecine girdi. Dış ticaret açığı ve cari açık hızla artıyor. Makroekonomik dengelerdeki bu bozulmanın reel kesime olumsuz yansımasıyla birlikte sanayi üretiminde ve ekonominin büyüme hızında yavaşlama meydana geldi” dedi.
“İki karar arasında imzalar aynı, Türkiye tespitleri çok farklı”
Merkez Bankası’nın, 25 Mayıs’ta açıkladığı karar ile 22 Haziran’da açıkladığı karar metinlerindeki tespitlerin farklılığına dikkat çeken Türeli, aradaki tezatlığa vurgu yaptı.
Türeli, şunları söyledi: Faiz kararı Para Politikası Kurulu tarafından alınıyor. Merkez Bankası Başkanı değişti ama diğer Para Politikası Kurulu üyeleri görevlerine devam ediyor. Oysa, 1 ay önceki karar metni ile yeni açıklanan karar metnini karşılaştırdığımızda ekonominin içinde bulunduğu duruma ilişkin tespitlerin, alınan kararların, uygulanması öngörülen politikaların taban tabana zıt olduğunu görüyoruz. Ne oldu da görevine devam eden üyeler birbirini izleyen iki ayda iki farklı karara imza attılar sorusu faiz kararlarının talimatla alındığını ortaya koyarak ekonomi yönetimine olan güveni sarsıyor.
“Bu politika değişikliği ne kadar sürecek belli değil”
Türeli “Diğer taraftan bu politika değişikliğinin ve de ekonomi yönetimindeki kadro değişikliğinin ne kadar süreceğine ilişkin olarak da ekonomi ile ilgili çevrelerin ve kamuoyunun pek ikna olduğunu düşünmüyorum. Birçok kişi bu durumun yerel seçime kadar süreceğini düşünüyor. Bu da alınan kararların başarısını olumsuz yönde etkiliyor” dedi.
“Türkiye son 20 yılda, cari işlemler açığında 611 milyar dolar açık verdi”
CHP Milletvekili Türeli, Türkiye’nin cari işlemler açığındaki rakamlara değindi.
Cari işlemler açığının, orta ve uzun vadeli programlarla çözülebileceğini ifade eden Türeli, “Türkiye’de hem üretim yapısı hem ihracat yapısı, yurtdışından yapılan ara malı ithalatına yüksek oranda bağımlı. Başka bir ifadeyle ihracat yapmak için yapılması gereken hammadde ve ara girdi ithalat oranları çok yüksek. 2003-2022 yılları arasında Türkiye’nin cari işlemler açığı 611 milyar dolar. 2023 yılının ilk dört aylık dönemini de eklediğinizde bu rakam 641 milyar dolara çıkıyor. Yıllardır uygulanan yanlış politikalar, sıcak paraya dayalı ekonomi politikaları ithalatı cazip hale getirdi. Ülkedeki sanayi yapısı yıpranırken, birçok sektörde yan sanayiler üretim yapamaz ve birer birer kapanırken Türkiye ithalat cenneti oldu. AKP iktidarlarında hazırlanan plan ve programlarda cari açığı azaltmaya yönelik politikalar uygulanması gerektiği söylenmesine rağmen atılmış ciddi bir adım yok. Bu yüzden de cari açık problemi artarak devam ediyor.” diye konuştu.
“Bu asgari ücretle bir ailenin karnını doyuramadığı yapıyı görüyoruz”
Yapılan ara zam ile birlikte, 11 bin 402 TL seviyesine yükselen asgari ücreti de yorumlayan Türeli, Türkiye’deki yoksulluk oranlarını hatırlatarak, bu rakamların yeterli olmadığını savundu.
Türeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Asgari ücret kesinlikle yeterli değil. Asgari ücret tespit komisyonunda işçi kesimini TÜRK-İŞ temsil ediyor. TÜRK-İŞ her ay düzenli olarak açlık ve yoksulluk sınırı belirliyor. Mayıs ayında belirlenen açlık sınırı 10 bin 360 lira. Bu parayla 4 kişilik bir ailenin karnını doyurması bile mümkün değil. Ayıca 11 bin 402 TL olan asgari ücret seviyesi de enflasyon karşısında 2-3 ay içinde eriyecek.
“Emeğin milli gelirden aldığı pay çok düşük”
Asgari ücretle ilgili tespitlerini aktaran Türeli, şunları sıraladı: “Türkiye, asgari ücretle çalışanlar oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında. Türkiye’nin yarısından fazlası, asgari ücret ve civarında ücretlerle çalışıyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en düşük asgari ücreti veren ülkelerden biri. Asgari ücretle, ortalama ücret arasındaki fark giderek kapanıyor. Dünyada her yerde asgari ücretle geçinenlerin oranı yüzde 4, yüzde 5 iken, Türkiye’deki bu oran çok yüksek. Ortalama ücretler seviyesinin daha yukarda olmasına ihtiyaç var. Bu ciddi bir problem. Bu aynı zamanda emeğin milli gelirden aldığı payın ne kadar düştüğünü de gösteriyor.”
“İnsanın kendisine ve ailesine insan onuruna yakışır şekilde ücret düzeyine sahip olması gerekir”
Türeli, asgari ücretin belirlenmesi noktasında, evrensel ve uluslararası sözleşmelerde kabul görmüş bazı ilke ve yöntemlere dikkat çekti.
Türeli, “Asgari ücret belirlenirken, dünyada uygulanan bazı evrensel ilkeler vardır. Bu ilkelerden en önemlisi çalışanın ve ailesinin insan onuruna yakışır bir ücret seviyesine ulaşmasıdır. Ama ülkemizde uygulanan Asgari Ücret Tespit Yönetmeliğine göre, sadece işçinin asgari düzeyde ihtiyaçları karşılanıyor. Çalışanın ailesi bu tanıma dahil değil. Bu son derece yanlış bir yaklaşım. Bunun ivedilikle düzeltilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Asgari ücret 16-17 bin lira civarında olmalı”
CHP İzmir milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, asgari ücretin belirlenmesi noktasında yoksulluk sınırının temel alınması gerektiğini söyledi. Türeli, “Bugün yoksulluk sınırı, Mayıs ayında 33.750 lira. Yani 4 kişilik bir ailede ancak 3 kişi çalışırsa aile yoksulluk sınırının üzerine çıkıyor. Bu noktada asgari ücret seviyesi için 4 kişilik bir ailede en azından ebeveynlerin çalıştığı, iki kişinin evine asgari ücret getirdiği baz alınarak asgari ücretin yoksulluk sınırını karşılıyor olması gerekir. Buna baktığımızda da asgari ücret seviyesinin en az 16-17 bin Türk Lirası seviyesinde olması gerektiği ortaya çıkıyor.”
Türeli, asgari ücretin yanı sıra, ülkedeki ücretler seviyesinin genel anlamda arttırılması gerektiğini belirtti. İşçi ve memur emeklilerinin ücret ve maaşlarının da de en az asgari ücret kadar artması gerektiğini söyleyen Türeli, diğer taraftan enflasyon devam ettiği sürece ücret ve maaş artışlarının erimeye devam edeceğini belirterek enflasyonun kalıcı olarak tek haneli ve düşük seviyelere düşürülmesinin önemine işaret etti.