ASAYİŞ

Narin Güran davasından itiraf çıkmadı!

Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin haklarında 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, yargılandıkları davanın ikinci duruşmasının 2’nci gününde, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi.

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, ikinci gününde devam ediyor. Mahkemede savunmasını yapan tutuklu sanık Salim Güran, kolluk kuvvetleri ile üfürükçüye gittiklerini ve Narin'i aradıklarını belirterek, Nevzat Bahtiyar'ın eşinin Narin'in katili olabileceğini söyledi.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde adliyeye getirildi. Mahkemede savunması istenen tutuklu sanık Salim Güran, ‘'Sabah erken kalkıp tarlaya gittim. Daha sonra Bağlar tarafından ATM'den para çektim, iki oğlum çay ocağında oturdum. Daha sonra aynı istikametten köye doğru geldik petrolden yakıt aldık. Eve geldik sonra hava sıcaktı, eşim kahvaltılık bir şeyler hazırladı. Kahvaltı yaptıktan sonra tekrar yukarı tarlaya gittim. Ben işlerimi çok iyi takip ediyorum. Tarlada pamuğun kurtlandığı eğer müdahale etmezsem verim alamayacağım söylendi. Daha sonra elektrik arızası nedeniyle elektrikçi trafoya çıktı. Daha sonra tekrar eve geldim. Evde fazla durmadım. Hüseyin amcayı görmeye gidecektim oğlum benimle gelmek istedi gel dedim. Oradayken Ramazan beni aradı burada şüpheli bir araç var dedi. Köyü yolundan yukarı çıktım aracın olduğu yere gittim direksiyon eğitime verildiğini öğrendim. Daha sonra da tarlaya gittim Ramazan Atasoy oradaydı'' dedi.



''Narin kaybolduğu zaman kızım beni aradı''

Narin'in kaybolduğu zamanda kızının kendisini aradığını belirten Salim Güran, "Narin kayıptır dedi. Köye geldiğimde kalabalık sesi vardı. Herkes ağlıyordu. Bağırma sesleri vardı. Komutanı arayarak kardeşimin kızının kayıp olduğunu söyledim. Komutan ise ekip göndereceğini söyledi. Okulun anahtarını istediler kameraya bakmak için. Kameraya baktıklarında Narin'in patika yoldan geldikten sonra kameranın görüşünden çıktıktan sonra kayboluyor. Daha sonra ise aramalara başladık. Patikadan çıktığı için bağ bahçe her tarafa baktık. Çünkü başıboş köpeklerde vardı. Her tarafa baktık bulamadık. Köpeklerde arama çalışmalarında kanalın etrafında yer aldı. O gece her tarafa bakıldı bulunamadı. Ertesi gün yine herkes aramalara katıldı. Nevzat'ı işaret ederek oda bizimle aramalara katıldı. Kayınım bana, bu herkesin dolabına başını sokuyor dedi. Dalgıç ekipleri geldi aramalara katıldı. Şüphelendiğimiz her yere baktıktan sonra köye geldik. Daha önce Nevzat ile Arif Güran ile ilgili araç konusunda sorun olmuştu. Bu konudan sonra ise kardeşinin evinin sıvası için görüştük. Anlaşamayınca bu adamla biz yaklaşık 3 ay boyunca hiç görüşmedik'' ifadelerini kullandı.



Üfürükçü detayı

Savunmasına devam eden Salim Güran, ‘'Kolluk kuvvetleri hep aileyi suçluyordu. Arama çalışmalarında köyde yer alan kuyuları da komutana söyledikten sonra baktık. Kolluk demek ki benden şüpheleniyordu. Üfürükçüye gittik. Kolluk kuvvetleriyle beraber gittik. Ama ben üfürükçülere inanmıyorum. Üfürükçü Muhammet'in üzerine okuyor konuşuyor. Kimi görüyorsun dediler. Muhammet bir dede gördüğünü söyledi. Dedeye Narin'i bana göster dediler. Dede, bizim evin oraya gidiyor dedi. Muhammet'e sen de git dediler, dedi karanlıktır. Sonra ise dedeye aydınlık yap dediler. Dede aydınlık yaptı dediler. Eve girdim dedi Muhammet. Narin'i gördün mü dediler. Muhammet evet Narin içerde makarna yiyor dedi. Yanında birkaç kişi var yüzleri karanlık görünmüyor dedi. Sürekli arama çalışmalarına katılıyordum. Bazen açlıktan başım ağrıyordu. İçim gidiyordu açlıktan. Gözaltına alındıktan sonra bana muhtar Narin'in DNA'sı benim aracımda çıktı dediler. Çıkmasa şaşarım. Beni medyanın önüne attılar. Battaniye meselesi ve petrolde yakıt aldığımı söylediler. Ceset senin aracında battaniye sarılı dediler. Asla dedim. Komutanım söylediğiniz yanlış dedim. Islak mendil aldığımı söylediler. Ben araçtan inmedim dedim. Daha sonra beni tutukladır. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim'' diye ifade verdi.



''Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum''

Salim Güran ifadesini şöyle sürdürdü:

''Narin'in cesedi bulunduktan sonra bari bırakın yeğenimin cenazesine gideyim dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bir aileyi yok ettiler. Beni niye tutukladılar. Beni tutuklamasalardı (Nevzat'ı işaret ederek) bu zalim zaten itiraf edecekti. Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Kabullenecek dediler, kabullenmez dedim. Aracımda DNA çıktı diye sürekli ifade verdi. Cezaevindeyim çocuklarım ve kardeşlerim görüşüme geliyor. Allah korusun aynı şey çocuklarımın başına gelse kardeşlerimin aracında aynı şey çıkar. Ben gitmediğim yere HTS daraltılmış baz neden gösteriyor. Bu kadar kötülük neden bana yapılıyor. Bizim akrabaların çoğu tutuklandı. Nevzat'ın bir tane ailesi var mı yok. Hem kızımı hem ailemizi yok etti. Türkiye'yi parmağında oynatıyor. DEM Parti'sinin yemek aracını kovdum. İhtiyacımız yoktu. Vardı ama basını peşine takmıştı. Herkes şov peşindeydi. Narin'den küçük kızım var. Görüşüme geldi. Ben babamın kızıyım dedi. Benim yengem çocukları için ölüyor. Yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Namusumuzu lekelemeyin. Sen vahşiymişsin. Niye karını ve kızını söylemiyorsun. Sen bizim ailemizi neden söylüyorsun. Allah bizimledir. Bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşindedir. Bu katilin avukatının eşi Nevzat'ın eşiyle fotoğraf çekiyor. Belki karısı katildir. Namusumuz gitti, kızımız gitti. Bittik artık, şov yapmayın. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Benim ölümümdür. Annem yaşlı bağırması, ağlaması gözümün önünden gitmiyor. Ailem artık perişan. Sosyal medyaya da sesleniyorum. Yeter artık. Ailemiz yok oldu. Bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Yeter artık. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.''

Narin cinayeti davası sanığı Nevzat Bahtiyar: ''Narin’i ben öldürmedim, sadece taşıdım’’

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava ikinci gününde devam ediyor. Mahkemede savunmasını yapan tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, Narin’i kendisinin öldürmediğini sadece taşıdığını savundu.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde adliyeye getirildi. Mahkemede savunması istenen tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, "Narin'i kesinlikle ben öldürmedim, sadece taşıdım. Taşıma cezam ne ise razıyım. Cesedi Salim elleriyle bana verdi, şu anda yüzüne de söylüyorum. Kendisi bana işaret etti. 'Bunu parça parça yok et' dedi. Şimdi bütün suçu üstüme yüklüyorlar. Herkes kendini savunmak için mücadele ediyor. Salim'in avukatı hoş kelimeler söylemedi, 'Papağan, vahşi' dedi. Papağan değilim, dağda olurdum papağan olsaydım. Vahşi de değilim. Ölü bir insanı vahşice niye aşağı atayım. Arka tarafta yer vardı, oradan bıraktım. Susmam, ailem güvende olmadığı için sustum. Ailem cezaevine görüşmeye geldi, güvence oldu. Emniyet, jandarma güvence altına aldı. 'Ne gördüysen söyleyeceksin' dediler, 'Tamam' dedim. Savcılığa gittim hepsini izah ettim. Papağan değilim, sen papağan gibi 2 saat konuştun. Cezaevinde televizyon yok. 3 ay sigara içmedim, saçımı bile kesmedim. Ailem geldi hesabıma para attılar. Tıraşa da gittim, ihtiyaçlarımı aldım. Patlıcanı espri olsun diye dün söyledim. Ben devletten büyük değilim. 'Devlet yakalamıyor' dedi. Haşa devletten büyük değilim. Kardeşim ne konuştuğunu bilmiyorsun. Yukarıda Allah var, aşağıda devlet var. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten büyük olur. Gazeteciler, hiç kimse müdahale etmedi. Onları tanımıyorum ki, onlar da beni doğru düzgün görmemişler. Yakalandığım gün ifadeye götürdüler. Tanıdığım hiç kimse yoktu, sadece komutanlar vardı. Gazetecileri tanımıyorum. Aile güvencem olmadığı için yalan söylemek zorunda kaldım. Salim Güran bir şey söyledi. Araba konusunda Atakan konuştu. Arabayı vadeli verdim. 90 bin liraya vadeye verdim, adam uğraştı satamadı. Salim’e söyledim 'Al kendine para kazan.' Bu para konusu da çıktı. Ev konusu çıktı. 'Bana evi kaça yapacaksın?' dedi. 'Bakmadan bir şey söyleyemem' dedim. Sonra onu aradım, 'Hakkı 170 bin liradır. Arkadaş ve akrabayız, en son 150 bin yaparım' dedim. Bana birinin 140 bin lira teklif ettiğini söyledi. Ben de 'Beni kurtarmaz' dedim. Yalan söylüyorlar. Ne demişsem odur. Sen beni çağırdın Narin’i teslim ettin, bir de inkar ediyorsun. Ben inkar etmiyorum başkanım. Taşıma cezam ne ise razıyım. Suçumu kabul ediyorum. Onların da mecburen kabul etmesi lazım. Suçu üstüme atıyorlar. Öldürmediğim suçu niye üstüme alayım’’ ifadelerini kullandı.

Sanık Nevzat Bahtiyar’ın avukatı "Er Ryan'ı Kurtarmak" filmi üzerinden savunma yaptı
 

Duruşmada, sanık ve avukatların savunmasıyla devam ediyor. Sanık Nevzat Bahtiyar yaptığı savunmanın ardından avukatı Ali Eryılmaz, savunmasında, Er Ryan’ı Kurtarmak filminin senaryosunu örnek verdi. Eryılmaz, "Bir araya gelmişler, 'Biz nasıl Enes’i bu işten çıkartıp, kurtarırız' demişler. Ellerinden geleni yapmışlar. O kadar kişi 19 gün boyunca Narin’i aradı. Türkiye’nin en büyük kurtarma operasyonu yapıldı. Ona rağmen o kız bulunamadı. Neden bulunamadı? Narin aranırken, 95 sahte ihbar, 2 tane yangın, Narin’in terliğinin aynı rengi ve modelinde terlik bulma, gelen-giden arabalar, tanıkları, jandarmayı yanıltmak. Bu davranışlar olmasaydı, Narin 2-3 gün içinde bulunurdu. Bunlar Narin’in bulunmasını da istemediler. Bir kabahat işlediler ve o kızın bulunmaması için ellerinden geleni yaptılar. Bulunursa bile, ‘O zaman kadar deliller kaybolur, bize ait bir şey çıkmaz biz de bu işten yırtarız’ diye düşündüler. Ama umdukları gibi gitmedi" diye konuştu.

"Aile içerisinde bir kişinin namusuyla bir iddia kurup savunma mekanizması geliştirmedik"

“Bu davaya vekil olarak katıldığımız 30 gün içinde karşımızdaki aile içerisinde hakkımda ithamda bulunmadık" diyen Eryılmaz, "Bunu hem mesleki anlamda olarak etik görmedik. Karar veren makam mevkide sizsiniz. Diğerlerinin bu ithamını da doğru bulmuyoruz. Diğer bir husus ise ben ve meslektaşım Adnan Bey, aile içerisinde bir kişinin namusuyla bir iddia kurup savunma mekanizması geliştirmedik. Ne konuştuysak dosya içinden konuştuk. Özelikle şahsıma eşime attıkları laflara cevap bile vermiyorum. Sanıkların gazeteci arkadaşlara ve topluma söyledikleri laf yerinde değil. Kendi kabahatlerini başkalarına atmasınlar. Ellerinde bir delil de yok. Suçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Dosya içinde o kadar delil var ki. Dosya da her delil belli. Eğer toplumun gazetecilerin susmasını istiyorlarsa çıkıp itiraf edecekleri çünkü olayın gideceği yer farklı. Bu olayı bir kişi yaptığı belli. Çıkıp erkek gibi itiraf edecek. Allah’a havale ediyoruz. Bir saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir. 300 kişi köyde dinlendi. İfadelerin hepsi yalanlarla doğru. Ama her şeyi saklamak mümkün değil. Anne jandarma ifadesinde narini çıktığım zaman her zaman Maşallah’a bırakıyorum. Bunu da farklı yorumlayabiliriz. Rojin’in babası kaybolduğu günden bu güne kadar her yerde yarıp kalktı. Bu bana çalmadık kapı bırakmadı. Hala çalmadık yet bırakmıyor. Bu ailede ilk günden beri aynı şeyi yapmış olsaydı; birileri dövmek yerine delil karartmak yerine sahip çıksaydı böyle olmazdı" dedi.

"Aile yanlış yönlendirme yapmasaydı, devletin üstün çabasıyla ilk 3 gün içinde bulunurdu"

Gerçek katilin ortaya çıkması ve müvekkilim katil olmadığı ortaya çıkması için çağrıda bulunan Eryılmaz, "Biz bunu kamı görevi olarak üstlendik. Her şeyi kendimiz karşılıyoruz. Bütün masrafımızı kendimiz karşılıyoruz. Narin bizim kızımızdır demesinler. Narin, 86 milyonun kızı. Katilin kim olduğunu içlerinde biliyorlar. Mağdur rolü oynuyorlar. Ama para bol belki drama dersinde almışlar. Satacakları 400 dönüm var. Yargıtay'dan dönünceye kadar satarlar. Burada kendi his ve duygularımla değil, bana destek olanların hisleriyle de buradayım. Aile yanlış yönlendirme yapmasaydı, devletin üstün çabasıyla ilk 3 gün içinde bulunurdu. Kurdukları hikayenin sonu umdukları gibi bitmedi. O yüzden burada oturuyorlar. Salim Güran, komutanla yaptığı konuşmada 15.30 ve sonrasında saati hep değiştirdiler. Ailenin bu kadar çabası Nevzatı kurtarmak için mi? Nevzat onların ifadesiyle kim ki? Cinayet biran da olup biten bir cinayet olduğunu düşünüyorum ki savcı hanımda mütalaasını böyle verdiğini düşünüyorum. Köyde bir sürü insan varken neden Nevzat? Kendi ifadelerinden cevap vereceğim. Köyde kimse yok, düğüne gitmişler. Salim Nevzat'ı arıyor. Nevzat'ı biliyor. Çağıracağı ilk kişi Nevzat olduğunu biliyor. Enes, 1 saat içinde 16 kişi ile muhatap olmuş, Nevzat ise sadece Salim eşi Gazal ve Yüksel ile muhatap olmuş. Nevzat toplam 3 ifade değiştirdi. Ama sabit olan cesedi taşıdığını ve kimin verdiğini söyledi. Baz raporlarındaki bilirkişi raporlarında paranlar farklı, imzalar farklı. Belki imzalarda sahte. Rapor fotoğraflarında Kırşehir fotoğrafları koyulmuş. Ciddiyetsiz ve samimiyetsizce raporlar hazırlanmış. Eşimin telefonuna ve kendi telefonuma kullanılan programı indirdim, ölçüm yaptık, çok farklı. Ölçüm ve değerler hat veriyor. Bilirkişi raporunu hazırlayan arkadaşlar, Nevzat Bahtiyar’ın yargılanmasını sağlayan tek delil. DNA ve tanık ifadesi yok. Böyle bir uyduruk rapora mı güveneyim yoksa müvekkilin söylediğine mi. HTS kayıtlarına diyeceğim bir şey yok. Nevzat’ın yakalanma anına ilişkin, jandarma kapıyı çalıyor açıyor ve teslim oluyor. Kapıdaki araba benim diyor. Öyle söylendiği gibi dolapta yakalanmıyor. Adımsayar uygulaması cebinize ayrı, elinizde ayrı ve çantada ayrı sayılır. Müvekkilim için soğuk kanlı diyor Salim. Asıl soğukkanlı kendisi ki Salim 2 fatura ödemesi yapıyor. Ölümüne sebebiyet verilen şeyi 15.14’te gördü, 15.16’da Narin bu dünyaya gözlerini yumdu" şeklinde konuştu.

Nevzat Bahtiyar’ın diğer avukatı Adnan Ataş ise, Dara görüntülerinin 19 gün sonra incelenmediğini, 28-29 Ağustos’ta incelendiğinin tutanaklarda da olduğunu söyledi.

Ataş, “Bir istismardan bahsedildi. Soruşturma boyunca Güran ailesi, 39 tanık dinlendi bu dosyada 25’i Güran ailesi. Bizden önceki savunmada, olay yeri olarak evi içiymiş gibi söylendi. Olay yeriyle ilgili olarak müvekkilimizin tek beyanı yok, olay yerini tariflemedi. Narin kaybolduğu gün Arif Güran, ailesinden değil, başkalarından öğreniyor. Başka kişilerden öğrendiğini söyledi. Salim Güran tüm aile üyeleriyle görüşüyor, ama Narin’in babasını aramıyor. Müvekkille ilgili hep soğukkanlı söyleniyor. Ailesi burada değil, güvenlik gerekçesiyle. Ailesi yanında olmak istedi güvenlik için, duruşma düzeninde sorun olmaması için biz yanlarında olduğumuzu söyledik” diye konuştu.
Müvekkilinin soğukkanlı olma gerekçesine değinen Ataş, “Kendini yalnızlık ve çaresizlik içinde hissetti. Ve duruşmada bu tavır içinde oldu. Kendisine sözler söylendi. İçinde bu ruh halinden dolayı insan psikolojisinin geliştirdiği bir savunma. Cinayet içindeki ciddi bir gerekçe ortaya konulmadı. Enes’in vücudundaki 8-9 izden bahsediyoruz. Bu bir kavganın neticesinde olabilecek bir şey. Mısır koçanlarından olduğunu düşünmüyoruz. Arif Güran’ın evinin çevresinde bir şeyler olduğu belli. Ne olduysa o yokuşun yukarısında oldu. Mitokondiriyal DNA’sına ilişkin olarak tüm kıl ve saç yapılarının kendisine ait olduğunu düşünmüyoruz. Saç ve kıl boyutları farklıdır. Belki Narin katilini bize saç ve kıl örnekleriyle avucunda göstermeye çalıştı. Bu dört sanığın birlikte hareket etmesi mümkün değil, iştirak halinde olamaz. Orada çobana karşı bir eylem gerçekleştiriyorlar. Ölüm gerçekleştikten sonra müvekkilimin gittiği görülüyor daraltılmış baz istasyonları raporuna göre. Her türlü senaryoda 4 sanık birlikte hareket etmiş olamaz. Müvekkilim Narin’i oradan çıkartmak için 4 gün bekliyor işe gitmiyor. Ama köydeki jandarmadan dolayı gidemiyor. Cinayete ilişkin müvekkilimin iştiraka ilişkin mütalaayı kabul etmiyoruz, beraatını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Enes Güran: "Bir dahaki mahkemede çok şey konuşacağım" 

Mahkemede savunması istenen tutuklu sanık Enes Güran, "Suçum yokken bana ceza veremezsiniz, kabul etmiyorum. Evdeyim diye bir şey biliyorum diye bir şey yok. HTS'ye göre yalan olmasına rağmen bile bile konuşuyorlar. Ellerimi kelepçeleyip il jandarmaya götürdüler. Kabul ediyorum 16.30 dedim. Bana cezaevine gideceksin dediler tamam dedim. Elimden bir şey gelmiyordu. Her şeyi hatırlamaya başladım ve anlatmayanlara başladım. Sonra bana kendini kurtarmak için mi anlatıyorsun dediler. Söylediğim şahitleri getirip orada ifadelerini alıyorlar. Gözümdeki morluğa geleyim. Kimsenin yanında kendime zarar vermem. Eğer benim gözüm o gün mor ise neden kameraya gireyim. İlk günden beri Memorial Hastanesi kamerasına baktığınız zaman gözümün mor olmadığını göreceksiniz. Kolumdaki ısırık ise ben ısırdığımı söyledim. Çoğu ifademde 3'ncü gün yaptığımı söyledim. Hakkımı helal etmiyorum. Bacımla ağırlaştırılmış suçla suçlanıyorum. Çingene kaçırdığını düşündük. Bellimdeki ize gelelim. Arama çalışmaları esnasında köpek gibi arıyorduk. Nevzat, bariyer köpeğimiz bile olamaz ama katil oldu. Benim aleyhimde elinizde ne delil var. Gözümdeki iz ve belimdeki izler ile kolumdaki izlere dair elinizde delil var mı. İstanbul'a gittiğimiz zaman üzerime bakıyorlar biz buna bir şey diyemeyiz diyorlar. Tespit edememişlerse benim suçum değil. Belimdeki iz ise kimse nasıl aradığımızı görmedi, sabaha kadar yatmamışım. Annem beni kesinlikle korumuyor" ifadelerini kullandı.

"Annem beni kesinlikle korumuyor"

Nevzat Bahtiyar'ın yakalandığı zaman evde olmadığını dile getiren Enes Güran, savunmasına şöyle devam etti: "Nevzat Bahtiyar yakalandığı zaman evde değildim. Hep doğruyu konuştum, yalan konuşmadım. Aleyhimde bir şey yok. O saatte evde değilim. Eren kardeşim o gün kimse eve gelip çıkmadı söyledi. Bir çocuğun eline bir şey verdiğinizde her şeyi konuşmaz mı? Bugün çoğu kişi kafasına sıkıyor. İnsanın acısıdır. Elime silah alırsam beyinde öleceğini biliyor ruh da. Örnekler verildiği zaman insanların acısını da içine koysunlar. Ne yemek yiyordum, ne su içiyordum. Jandarma bize gelip siz aramaya girmeyin diyordu. Köpekler kokumuzu aldığı zaman bulamıyormuş. Sonra çingene muhabbeti döndü, herkes konuşuyordu. Beni arayıp millet namusuma şerefime küfür ediyorlardı. Komutan gidip küfür ettiklerini söylüyordum uğraşma diyordu. JASAT, işkenceden başka bir şey yapmadı. Allah, hakkımızı bırakmasın. Cezaevine gittiğimde Kur'an okuyorum. Allah'a havale ediyorum."

"Hepiniz ahirette yanacaksınız. Bende yanacağım hatasız kul olmaz"

Enes Güran ifadesine şöyle devam etti: "Bugün Nevzat Bahtiyar'ın avukatını dinlediğimiz zaman anneme bakıp elini sallıyor. Nevzat Bahtiyar tahliye olmayacak. Nevzat Bahtiyar'ın tahliyesini istiyorlar. Böyle bir vicdansız kardeşimin üstüne 3 büyük taş bırakıyor. Bundan neler beklenmez ki. Kızı nereye gömdüğünü biliyor ama ilk günden beri işe gidiyor. Nevzat'ın oğlu her gece camideydi, bizimleydi. Sizler kafanızda bir şey uydurmuşunuz ya olacak ya bu olacak. İnsanlar diyor ki Güran ailesi. Bu kimin suçu, savcıların suçu. Eğer müebbet yiyeceksem burada kralının yüzüne konuşurum. Psikolojimi bozdular, kimsenin yüzüne bakmak istemiyorum. Cezaevinde adam gelip ismimi soruyor. Gardiyanlar Azat demişler. Bende öyle diyorum. Bizi katil diye söyleyenler basın ve savcılardır. Bugün her şeyi yapan biziz, suçlananda biziz. Benim namusumu şerefimi konuşanların şerefi yoktur. Ne hakkınız var namusumu konuşuyorsunuz. Bugün suçsuz dışarı çıksak ne diyeceksiniz. 38 değil 40, 70 sene yatsam ahirette ne diyeceksiniz. 14 sayfalık iddianamede bir şey görmüyorum. Bu mahkeme bu adamı konuşmayacağım. Ama bir dahaki mahkemede çok şey konuşacağım. Sen kızından anlarsın. “F” diyorum sen anlarsın. 7 sülalende biliyor. (Bunun üzerine Nevzat şerefsizlik yapma deyip ayağa kalktı.) Bugün o köyde çok şey var. O köye baktığınız zaman çok güzel şeyler zannetmeyin. Nevzat Bahtiyar ile iligli bazı konularda şahitlerim var anlatacaklarımla şok olacaksınız. Gerçekleri elbet konuşacağım. Üstüne atılan hiçbir iftirayı kabul etmiyorum. Keşke Enes bilseydi bir şeyi de hepsini öldürseydi. Bugün namusum şerefim üzerine yaşarım. Erkek kanı varsa gelin sizde konuşun. İl jandarmada bana karı diyordunuz ya, erkekseniz siz de konuşun. Hakimim keşke bilseydim hepsinin kafasına sıkardım. Bir ablam vardı hiç görmedim birde bacım vardı. Adalet dediğiniz zaman somut delil olması lazım. Siz o 400 tarlanın nasıl kazanıldığını bilmiyorsunuz. Bir elbiseyi bir ay giyiyordum. Tarlalar sizin olsun. Herkese 350 dönüm düştü. Kardeşimin cenaze namazını cezaevinde kıldım. Hepiniz ahirette yanacaksınız. Bende yanacağım hatasız kul olmaz. Ama bu konu için yoktur. Suçsuzum, hiçbir suçu kesinlikle kabul etmiyorum. Keşke görseydim de hepsini öldürseydim. Kendimi de öldürürdüm. Keşke bazıları da bu duruma gelmeseydi. Her şey ortaya çıktığında anlayacaksınız. Hak hukuk dediğiniz zaman elinizde somut delil olması lazım. Diyeceğim bu kadar.''