GÜNDEM

Nüfus Müdürlüğünde çalışan Kemal Kaya’nın yazarlık yolculuğu

Nüfus müdürlüğünde uzun yıllar boyunca vatandaşların kimlik, ehliyet işlemleriyle ilgilenen Kemal Kaya, şimdi farklı bir yolculuğa adım attı. Görev yaptığı kurumunun yanı sıra kalemini de meslek edinen Kaya, edebiyat dünyasına ilk kitabı olan “Karabaş Ünye’de” ile giriş yaptı.

Özel Haber

Begüm Sıla Eren- Ankara Altındağ Nüfus Müdürlüğü'nde uzun yıllardır hizmet veren Kemal Kaya, farklı bir kimliğe büründü. Mesai saatleri dışında kaleme aldığı kitabı “Karabaş Ünye’de”  ile edebiyat dünyasına adım atan Kaya, yeni bir başlangıca imza attı.

Yakın çevresi ve meslektaşları, onun yeteneklerine olan güvenlerini dile getirirken, okuyucular ise ikinci eserini merakla bekliyor. Kemal Kaya ilk eseri “Karabaş Ünye’de” nin hikayesini ve yolculuğunu Yeni Journal’a paylaştı.

“Kardeşim bir roman kitabı çıkardı, birbirimizi etkiledik”

Kardeşlerinden etkilendiğini ifade eden Kemal Kaya, “ Açıkçası kız kardeşim şiir yazıyordu, erkek kardeşim de huzur evinde çalışıyordu. Gece nöbete kalıyordu, orada bir şeyler yazıyorum dediğinde, bu düşünceden etkilendim. Kardeşim bir roman kitabı çıkardı, birbirimizi etkiledik. Birkaç denemeden sonra demek ki bende de var bir şeyler dedim ve bu yolculuğa atıldım. Geçen sene bu yolculuğa başladım, 8 ay gibi bir süreçti, işten çıktığımda, bilgisayarımın başına oturur, bir süre hikayemle ilgilenirim. Yanımda bir polis arkadaşım da var, kendisi edebiyat mezunu, şiirleri vardı. “Dedim ki neden kitap çıkarmıyorsun, bak kardeşim de yazdı ve çıkardı” daha sonra oda bir kitap çıkardı, 4’üncü kitabı oldu. Biz hala aynı yerde çalışmaya devam ediyoruz bir yandan görevimizi aksatmıyoruz. Ben de ikinci kitabı çıkarmak için biraz bekliyorum, daha sindirerek, devam ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Kimlik Kartında Değil Kalemimde İz Bırakmak İstiyorum”

 

Bir anı bırakmak isteğini anlatan Kemal Kaya, “Geçmişte bu tarz bir birikim ya da yeteneğin farkında değildim, daha çok sanatla uğraşıyordum, resim ve spor, kendimde bu yeteneğin farkına da varmış oldum.       Gündelik yaşamımda daha sosyal ve etkinliklere katılan bir insanım, çocuklarıma, Kimlik kartında değil kalemimde iz bırakmak istiyorum, çocuklarıma anı bırakmak istiyorum. Gün içinde elbette işlerim yoğun, fakat buna zaman ayırabiliyorum, bir de burada müşteriyle haşır neşirim, bu da etkili oluyor. Yazmak kendi işinize engel değil, her yerde yazabilirsiniz, telefona bile yazabilirsiniz artık her şey kolay ilerliyor. İlham geldiğinde not alın ve onu bir düzene koyun tüm olay aslında bu oluyor” dedi.

 

“Kitap yazmak kalıcı bir miras gibi”

 Kitap yazarken gerçek yaşamdan beslendiğini dile getiren Kaya şunları söyledi: “Bu romanı yazarken, karakterleri oluştururken, emekli olduğumda, çalıştığım yerdeki arkadaşları unutmamak adına, kitabın içerisindeki karakterlerin çoğunu iş yerimdeki arkadaşlarımın isimlerinden beslendim. Bu şekilde daha kalıcı olduğunu düşündüm. Gençler korkuyor çekiniyor, başaramam diye düşünüyor, ama denesinler, bilgisayarın başına oturmadan, denemeden kendilerinin farkına varamazlar.     İnsanların farklılıkları denemesi lazım, bazen geç fark ediliyor. Yaptığınız faaliyetler, denediğiniz yeni şeyler, iş hayatının yorgunluğunu alurken, sosyal hayata renklilik katıyor. Kitap yazmak kalıcı bir miras gibi ve düşüncelerini aktarmak için, konuşmak için güzel bir yol. Kardeşim de şimdi evini bıraktı, karavanda yaşıyor şu anda ve karavanının adı papatya, ben kitapta bunu değiştirdim ve kayığa çevirdim. Kaptan Cemal dedim ve besin kaynağım gerçek hayat sadece ufak farklılıklar ile kitabı süslüyorum. İnsanı geliştiriyor, bakış açım çok değişti diyebilirim.”

“Karabaş Ünye’de”

Kitabının hikayesi ve ayrıntılarından bahseden Kaya şunları ekledi; “Kitabımda karma bir yapıya yer verdim. Hayvanlarla ilgili bir bölüm oluşturdum, hayvanları sevmeyen biri onları daha iyi anlasın istedim. Yöre tarihine yer verdim, gündelik yaşam, kadınların altın gününe de yer verdim. Çocukların okuması için kitapta, hayvanlara ve onlara davranışlara yer verdim. Köpeğin gezmesi ile olayları takip başlıyor, kişileri ve çevreyi takip etmeye başlıyoruz. Ruh geçişi oluyor köpek ve karakter arasında, olayları gözlemlemeye başlıyoruz. Daha önce Karabaş adında bir köpeğimiz vardı, siyah beyaz bir köpek daha sonra kuduz oldu diye amcam onu vurmuştu. Ben kedileri çok severim ama Karabaşın hikayesini de bu şekilde anmak ve onu canlandırmak istedim. Yöreyi yazıyorum bu sebeple özlem ve sevgi duyulan bir isim vermek istedim biz deniz kenarında olmadığımız için deniz kenarına en yakın Ünye var ve biz de çok severiz. Ünye’nin ismini verdim. Çocuklarımın ismi de kitapta yer alıyor. Cem ve Cemre için de güzel bir hediye oldu gerçekten.”