SİYASET

Ömer Çelik: Bölgede teröristana izin vermeyiz!

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK sonrası açıklama yaptı. Çelik, "PKK'nın Suriye'de sözde seçimi, teröristan anlamına gelir. Bölgede teröristana izin vermeyiz. Netanyahu ve ekibi başlarına gelecek hukuki yüzleşmeden kurtulabilmek için bölge savaşı çıkarmaya çalışıyorlar" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, vergi düzenlemesine ilişkin, "Bir taslak söz konusu olduğunda, uygun görülen, görülmeyen her şey o taslağa yazılır ama son kararı siyasi irade verir." dedi.

Çelik, parti genel merkezinde, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin basın açıklaması yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın toplantı başında MYK üyelerine hitap ettiğini bildiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konuşma çerçevesinde yaz döneminin teşkilatlarımız tarafından iyi değerlendirilmesi, Cumhur İttifakı'nın siyasetinin en iyi şekilde anlatılması ve Cumhur İttifakı siyasetlerinin vatandaşa ulaştırılması anlamında bir planlama yapılması gerektiği ifade ettiler. Başta kendileri olmak üzere, bütün teşkilatlarımız, genel başkan yardımcılarımız, bu yaz dönemini yoğun bir şekilde vatandaşımızla buluşarak geçireceğiz. Cumhur İttifakı'nın birliği, beraberliği konusundaki hassasiyetlerini tekrar vurguladılar. Bu çerçevede, bütün genel başkan yardımcılıklarının kendi alanlarına düşen konularda Cumhur İttifakı'nın birliği, beraberliği temelinde siyasi çalışmalarını sürdürmeleri gerektiğini belirttiler."

"Teröristan kurulmasına müsade etmeyeceğiz"

Çelik, Suriye'nin kuzeyindeki birtakım terörist faaliyetleri çok yakından takip ettiklerini belirtti.

Suriye PKK'sı olan PYD/YPG unsurlarının bir yerel seçim gerçekleştirme arayışlarının olduğunu ifade eden Çelik, buna şiddetle karşı çıktıklarını anımsattı.

Ertelenen bu yerel seçimin tekrar gerçekleştirilmesi yönünde çeşitli arayışlar olduğunu gördüklerine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi: "Bunlara karşı sert ve net tutumumuzu sürdüreceğimizi ifade etmek isterim. Burada DEAŞ'la mücadele bahanesi adı altında bir terör örgütünün orada yaptığı faaliyetleri dünyaya demokrasi diye pazarlaması hiçbir şekilde kabul edilemez. PKK'nın güdümündeki bir seçim faaliyeti esasında teröristan kurulması anlamına gelir. Bu bir seçim de değildir zaten. Orada bir terör devletçiği kurmak için, bir teröristan meydana getirmek için sadece bir yöntemin istismar edilmesidir. Buna hiçbir şekilde göz yumulmayacağını ifade etmek isterim. Bu bölgede daha büyük kaosa sebep olabilecek, daha büyük etnik çatışmalara, mezhep çatışmalarına yol açabilecek, aynı zamanda da Suriye'nin toprak bütünlüğüyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliğini tehdit eden bir gelişme olarak değerlendirilecektir ve buna anında cevap verilecektir. ABD'nin ve bazı Batılıarın bunu doğru değerlendirmesinden de memnuniyet duyuyoruz. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı Kararı'na atıf yaparak burada herhangi bir şekilde doğru, adil, şeffaf seçim gerçekleşmesinin mümkün olmadığının ifade edilmesi bizce de doğrudur Dolayısıyla bunun tamamen gündemden düşmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bölgede hiçbir şekilde bir teröristan kurulmasına, burnumuzun dibinde geçmişte Afganistan'da yaşanan acıları yaşatacak birtakım gelişmelerin oluşmasına hiçbir şekilde müsaade etmemiz söz konusu olmayacaktır."

Çelik, MYK'de Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısının kapsamlı bir sunum yapacağını dile getirdi.

Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci'nin milletvekilleriyle bir araya gelerek ekonomi gündemini değerlendirdiğini söyleyen Çelik, Zeybekci'nin bu değerlendirmelere ilişkin kurula bilgi vereceğini ifade etti.

Vergi düzenlemesi

Orta Vadeli Program kapsamında vergi adaletinin sağlanması için çeşitli konuların görüşüldüğünün altını çizen Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çeşitli şekillerde, sosyal medyaya ya da başka yerlere sızan, 'Şuraya da buraya da vergi gelecek" gibisinden açıklamaların çoğu spekülatiftir. Bunlar, vatandaşımıza yük getirmek için değil, herhangi bir şekilde vergi adaletsizliğinin söz konusu olduğu yerlerde vergi adaletinin sağlanması için yapılan çalışmalardır. Bir taslak söz konusu olduğunda, uygun görülen, görülmeyen her şey o taslağa yazılır ama son kararı siyasi irade verir. Dolayısıyla herhangi bir şekilde resmi olarak açıklanmamış bu tip spekülasyonlara itibar edilmemesi gerektiğini belirtmek isterim. Tabii ki bunun etki değerlendirilmesi siyasi irade tarafından yapılacaktır. Uzmanların görüşlerine başvurularak. Vergide adalet hedeflenirken enflasyonist bir sonucun ortaya çıkmaması, üretim, istihdam, ihracat süreçlerinin olumsuz etkilenmemesi büyük bir hassasiyetle hem uzman gözüyle hem teknik gözle hem de siyasi gözle değerlendirilecektir. Bu konuda ekonomi yönetimimiz son derece net, şeffaf, Türkiye'deki sıkıntıları giderecek ve dünya tarafından da kabul gören bir program uyguluyor. Bu programa da Cumhurbaşkanımızın siyasi desteği çok yüksek düzeydedir. Bu sebeple Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek Bey'in açıklamalarının takip edilmesi, onun dışında 'Şöyle yapılacak, böyle yapılacak' denilen spekülasyonlara herhangi bir şekilde yönelinmemesi önemli olacaktır."

AGİT'te Yunanistan ile işbirliği

Ömer Çelik, Ege'deki gelişmelerin, Yunanistan ile ilişkilerin her zaman gündemlerinde olduğunu dile getirdi.

Sorunların devam etmesiyle birlikte sıcak bir gündem maddesiyle ilgili işbirliğinin de söz konusu olduğunu vurgulayan Çelik, Türk-Yunan işbirliği çerçevesinde bir ilke imza atıldığını belirtti.

Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı'nın (AGİT) Genel Sekreterliğine Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu'nun, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi Direktörlüğüne ise Yunan diplomat Mania Telalian'ın aday gösterildiğini belirten Çelik, "Bu ortak tutum, son zamanlarda gelişen diyaloğun bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır." dedi.

"Savaşın Lübnan'a sıçratılmaya çalışıldığını açık net görüyoruz"

Çelik, Filistin ve Gazze'nin herkesin birinci dereceden gündemi olduğunu dile getirdi.

Son zamanlarda yaptığı saldırılarla Netanyahu yönetiminin soykırımda yeni bir aşamaya geçtiğine dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti: "Artık bütün dünyada ister çekimser cümleler kursunlar, ister daha pasifist davransınlar herkesin bildiği şey şu; Netanyahu ve ekibi insanlık suçu işleyen ve doğrudan soykırıma imza atan bir yapıdır. Bu çerçevede baktığımızda Uluslararası Adalet Divanı'nın, BM'nin, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ortaya koyduğu tavrın etkisiz kalması dünya sistemi açısından büyük bir yırtılmaya, çöküşe işaret etmektedir. En son İsrail hapishanelerinde esirlerin yaşadığı felaketin çok vahim boyutlara ulaştığı görüldü. İspanya, İrlanda, Norveç, Slovenya gibi Ermenistan da Filistin Devleti'ni tanıma kararı aldı. Bundan da memnuniyet duyduk. Şimdi çok daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Herkesin bildiği şey şu; Netanyahu ve ekibi artık biraz da kendi kişisel ikballerini garantiye almak için bu soykırım siyasetini yürütmektedir ve başlarına gelebilecek hukuki yüzleşmeden kurtulabilmek için bölge savaşı çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun yeni bir aşaması olarak savaşın Lübnan'a sıçratılmaya çalışıldığını açık ve net bir şekilde görüyoruz. Savaşın bir bölge savaşına dönüştürülmesi ihtimalinin çok daha büyük acılara yol açacağını ifade ediyorduk. Lübnan ve civarındaki bu yoğunlaşma burada ateşin yükselmesi maalesef bu noktada daha ciddi ve yakın bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Netanyahu'ya baskı çağrısı

Ömer Çelik, sunulan barış planlarına Hamas olumlu yaklaşırken, olumlu yaklaşmayan Netanyahu tarafının Hamas'ı bitirinceye kadar soykırım siyasetine devam edeceğini söylediğini aktardı.

Netanyahu'ya söz geçiremeyenlerin Hamas üzerinde baskı kurmaya çalıştıklarına, bunun da büyük bir çifte standardı ortaya getirdiğine işaret eden Çelik, şöyle devam etti: "Burada doğru olan şey ABD ile BM Güvenlik Konseyi üyeleri ve önemli devletlerin Netanyahu hükümeti üzerinde baskı kurması ve bu barışın sağlanmasıdır. Aksi halde yarın bir gün savaş ve çatışmanın Lübnan'a sıçramasıyla karşı karşıya kaldığında çok daha can yakıcı sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır. Cumhurbaşkanımızın izlediği barış siyaseti temelinde, soykırım siyasetine karşı her alanda karşı durmaya, dünyanın bütün platformlarında bunu dile getirmeye ve önümüzdeki dönemde de bununla mücadele etmeye devam edeceğiz. Artık bir dünya sisteminin var olup olmadığını, uluslararası hukukun var olup olmadığı, dünya sisteminin bir geleceğinin olup olmadığı Gazze konusunda ne yapılacağına bağlıdır."