ORTALIK ISINIRKEN

Bugünlerde küresel sıcaklık adeta pik yapıyor. Sıcaklık bütün coğrafyayı adeta kavururken, insanlar henüz daha bu sıcak havanın etkilerinden kurtulamadan ayrı bir sıcak hava dalgasının daha yolda olduğu yetkililerce kamuoyuna açıklanarak evlerden gerekmedikçe çıkılmaması tavsiyesinde bulunuldu.

Hadi bu küresel sıcakları anladık anlamasına da, küresel sıcaklıları aratmayacak günümüz gündemleri ile nasıl başa çıkacağız işte öne çıkanlardan bazıları:

Sürekli dinler arası ilişkileri sabote etmeye ve ısıtmaya çalışan, özellikle Müslümanları tahrik edecek şekilde Kuran-ı Kerim yakarak, yırtarak, pis ayakları altında çiğneyerek ortamı ısıtan aşağılık yaratıklara ne demeli? En son örneğini İsveç’te gördüğümüz, akabinde Danimarka’da devam eden otomatiğe bindirilmiş, sistemli bir şekilde bu aşağılık saldırı sadece Müslümanların değil bu aptal herifler tüm insanlığın Kutsalına saldırarak Müslümanları farklı bir ortama çekmek iyicene ortamı ısıtmak için ellerinden geleni yapmaya devam etmektedirler.

Bu şer odaklarının esas arka planında kimlerin olduğu net bir şekilde ayan beyan bellidir. İlginç olan fikir özgürlüğü adına bunlara arka çıkan adeta destek veren bu devletlerin tamda kendileri olarak suçüstü yakalanmaktadırlar. Küresel barışı devamlı sabote ederek dünyanın yeni bir savaşa yol alması için ortamı ısıtmaya ara vermeden bilinçli olarak devam etmektedirler.

Şiddetle bu ülkeleri ve bu eylemi organize edenleri kınıyorum.

Gelelim diğer bir aşırı ısınmaya

AK Parti’yi stratejik hataları ile iktidara ulaşmasını kolaylaştıran CHP’de ısı durmadan yükselme eğiliminde. Sürekli yenilgilerden adeta küresel ısınmayı bile sollayan partililer, şuanda genel başkanlarının parti genel başkanlığını bırakmaması üzerine, değişim isteyenler bir değişim arayışı içinde parti içindeki ısıyı artırmaktadırlar. İlerleyen zaman içinde hepimiz gelişmeleri yaşayarak gözlemleyeceğiz.

Diğer bir aşırı ısınmayı AK Parti seçmeninde ve ayrıca vatandaşlarda son zamlardan sonra gözlemliyoruz.

Vatandaşın arasına karışıp muhaliflerin tepkilerini bildiğimizden daha çok AK Parti’yi destekleyen vatandaşlara bir dokunduğumuzda, bin ah işitiyoruz. Bu tarz vatandaşlar burnundan soluyor, Türkiye de zengin iyicene zengin, Fakir iyicene fakir oldu diyorlar. Alım gücümüz yerlerde deniliyor. Dövizin önlenemez artışı adamların 1 Euro 30 TL’ye denk gelmesi, keza dolardaki artış vatandaş olarak zaten halimizi ortaya koyuyor diyorlar, ayrıca A’dan Z’ye her kaleme defalarca zam bindirilmesi, akaryakıt fiyatlarının, ÖTV’nin, KDV’nin, araçların vergilerinin artırılması yetmiyormuş gibi, 2’nci bir ek Motor Taşıt Vergisi alınması, Araç Trafik ve Kasko sigorta fiyatlarının tavan yaptırılması, araç muayene fiyatlarının aşırı artırılması, dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarındaki fiyat artışları, ulaşım, konaklama fiyatlarının artması, kiraların önlenemez artışı.

Bu arada kiralarda yüksek kiraya verenlerin yanı sıra bu fahiş kira artışlarını dizginlemek adına Devletin kirada yüzde 25 artışı zorunlu kılarken evlerini öncesi çok ucuza kiraya vererek şuanda mağdur durumda olan ev sahipleri için ne yapılacak bir apartmanda bir daire de yeni kiracı 20.000 TL’ye otururken aynı apartmanın benzer bir dairesinde 2.000 TL olan eski kiracısının artışını % 25 ile baskılanan ev sahiplerinin hali ne olacak?

Emekli vatandaş da soruyor, “biz insan değil miyiz, biz aynı ülkenin aynı şehirlerinde aynı ekonomik şartlarda yaşamıyor muyuz? Neden bize seyyanen memura verilen artış verilmiyor? Bu mu sizin hak hukuk anlayışınız?” diye.

Kendilerine en üst seviyede maaş, devletin makam araçları, devletin lojmanları, hediye adında gelen bir sürü ihtiyaçlarını giderici imkanlar sağlanırken, sadece Emekliler mi yük oluyor memlekete diyerek soruyorlar. Aynı şekilde dahil edilmeyen aile hekimleri de aynı dertten muzdarip.

Ayrıca bu keyfiyet “bir kesime verdim, diğer kesime vermedim. İnsan hakları eşitliğine de aykırı değil mi? diye vatandaş soruyor.

Küresel ısınma bizim yangınımız yanında solda sıfır kalır diye tamamlıyor vatandaşlar. Ve artık herkese kapalı gözle inanmıyoruz, yerel seçim öncesi bu boş laflara da kulak asmıyoruz diye daha çok konuşacakları, iletecekleri bir sürü şeylerini ileri tarihlere bırakarak söyleşimizi tamamlıyoruz.