Hiçbirimizin yaşanmasına tahammül edemeyeceği ‘‘Allah korusun’’ dediğimiz bir mesele. Günlerdir siyasettin ana gündeminde.
* * * * * * * *
İlk CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı, İYİ Partili Koray Aydın’ın da “Bize de böyle haberler geliyor” diye tasdik ettiği sonra da Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, ‘’Bana hangi örgüttün suikast yapacağını biliyorum’’ dediği ‘’siyasi cinayetler’’ iddiası.
* * * * * * * *
Bu iddia, gerçekten ciddiye alınacak ihbarlardan mı kaynaklanıyor yoksa iktidar cenahının iddia ettiği gibi sadece muhalefetin üretmeye çalıştığı “FETÖ taktiği” ile mi ilgili? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ne MİT ne de emniyette böyle bir istihbaratın olmadığını söyledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma başlattı.
* * * * * * * *
Ortaya atılan bu iddia oldukça önemli. İddiayı gündeme getiren de ülkenin ana muhalefet lideri. Peki muhalefet lideri bu iddiayı ortaya atarken elinde somut bir belge veya delil var mı? Bence yok. Olsaydı, ‘’Elinizde varsa somut bilgiler savcılığa verin’’ çağrılarına cevap verirdi.
* * * * * * *
Kim olursanız olun, elinizde varsa bilgi ve belge, bunu ilgili makamlarla paylaşmanız gerekiyor. Elinizde yoksa bunu teyit edecek bilgi, belge o zaman 84 milyonun karşısına çıkıp korku ve endişe yaratacak söylemlerde bulunmayacaksınız. Türkiye düşmanlarını sevindirmeyeceksiniz. ‘’Türkiye kaoslar ülkesi’’ dedirtmeyeceksiniz. Yatırımcıyı dibi boş iddialarla ürkütmeyeceksiniz.
* * * * * * * *
Bir kere Türkiye eski Türkiye değil. Allah’a hamdolsun ki muazzam çalışan istihbarat birimleri var. Kimsenin satın alamayacağı ve devletin verdiği yetkiyi, silahı pis işlerinde kullanmayan tertemiz bir emniyet, asker teşkilatı var.
* * * * * * * *
Türkiye, geçmişte liderler seviyesinde saldırıların gerçekleşebileceği bir ülkeydi. Bunun pek çok örneği var. Mesela rahmetli Turgut Özal’ın uğradığı silahlı saldırı hafızalarda hem çok diri, hem de halen sis perdesi aralanmış değil.
* * * * * * * *
Türkiye’nin karanlık yılları olarak tarihe geçen 90’lı yıllarda siyasi ve faili meçhul cinayetlere maalesef şahitlik ettik. Tabi o yıllarda ülke karışık ve uluslararası güçlerin taşeronları cirit atıyordu. Kendi ülkemizin önemli kurumlarında satın alınanlarla birlikte iş tutuluyordu. Devletin verdiği yetki ve silahı JİTEM gibi devlet içerisindeki karanlık yapı ve birimler, meydana gelen cinayetlerde baş aktör olarak gösteriliyordu. Kirli ve şaibeli bu birimler artık yok.
* * * * * * * *
En ufak bir bilgi ve istihbaratı dikkate alan ve üzerine giden hem MİT hem emniyet hem de askeri teşkilatımız var. Türkiye kendi içindeki tetikçi-pislikleri temizleyen bir ülke. Geçmişte kayıt dışı birimler ve kayıt dışı itirafçı-tetikçiler genelde ‘‘siyasi cinayetlerde’’ kullanılıyordu. Birçok önemli şahsiyetlere yapılan suikastlarda hep onların imzası olduğu ileri sürülüyordu. Böylesine karanlık, çirkin ve şaibelerle dolu birimler vardı. Çok şükür şimdi yok.
* * * * * * * *
Peki muhalefet bu iddiayı ortaya atarken kimi ve kimleri işaret ediyor? Hep diyorum muhalefet iktidarı yanlış yerden yanlış söylemlerle vurmaya çalışıyor. Özelikle de CHP. İktidarı vurmak yerine kendi ayağına sıkıyor. Kılıçdaroğlu daha önce de '’İktidar ittifakımızı ayırmak için farklı yöntemlere başvuracak’’ gibi söylemlerde bulunmuştu. İktidar cenahından hiç öyle bir girişim olmadı şimdiye kadar.
* * * * * * * *
84 milyonluk büyük bir ülkeyiz. Tabi ki ülkeyi karıştırmak isteyenler vardır. Başta terör örgütleri ve onları maşa olarak kullanan ülkeler. Kaos çıkarma amaçları her zaman olmuştur yine olacaktır. Ama ülkemizde hareket alanları iyice daraldı.
* * * * * * * *
Ortaya atılan cinayet iddiaları elbette ki dikkate alınmalı ve üzerine gidilmelidir. Ama iddiaların altı doldurulmalı, kolluk görevlilerinin işi kolaylaştırılmalı. Mesela Kılıçdaroğlu, Koray Aydın ve Ümit Özdağ gibi siyasi cinayetler iddialarını gündeme getirenler önce savcılığa başvurmalı veya ellerinde varsa somut bilgi belgeler kamuoyu önünde açıklamaları ve savcıları göreve davet etmeleri gerekir.
* * * * * * * *
Sonuç itibariyle altı boş olduğu düşünülse de, ilgili birimler kapsamlı bir soruşturma yürütmelidir. Tedbir her zaman önemlidir.
Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.