Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Adına tasarruf paketi diyorlar ama içini incelediğimiz zaman göz boyama paketi olduğu açık bir şekilde ortaya çıktı." dedi.
Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Tuncer Bakırhan, Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim 2014'te düzenlenen eylemlere ilişkin, aralarında PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin yanı sıra eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 108 sanığın yargılandığı davanın bir "siyasi intikam" davası olduğunu savundu. Bakırhan, "Bu davayı açan kritik işlemlere imza atan hakim ve savcıların, çetelerle mafyalarla, suç örgütleriyle nasıl bir ilişki ağı içerisinde olduklarını hep birlikte gördük." ifadesini kullandı.
AK Parti'ye kapatma davası açıldığında, parti yetkililerinin, "Demokrasilerde esas olan halkın seçtiği iradenin yönetmesidir" sözleriyle savunma yaptıklarını anımsatan Bakırhan, "Zorda oldukları zaman kendileri için söylediklerini, iktidar olduklarında unutuyorlar. Şimdi önünüzde bir şans var. 'Kobani kumpas davası başta olmak üzere demokratik siyaset hakkını ihlal eden siyasi davalara son verin' diyoruz. Bugün 'yeni anayasa yapalım, darbecilerin izlerini silelim' diyenlerin ilk yapması gereken şey Kobani kumpas davasına son vermektir." değerlendirmesinde bulundu.
DEM Parti'li belediye başkanlarına ve milletvekillerine algı operasyonlarıyla saldırılar yapıldığını dile getiren Bakırhan, "Utanmazlar 2016 yılında annesini kaybetmiş vekilimiz Perihan Koca'ya çamur atıyorlar, Çiçek Otlu vekilimize iftiralarda bulunuyorlar. Burcugül Çubuk vekilimize medya tetikçilerinin aracılığıyla suçlamalarda bulunuyorlar. Belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz, partililerimiz öyle kolay lokma değiller." sözlerini sarf etti.
Tuncer Bakırhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Danıştay'ın kuruluş yıl dönümü töreninde yargıya ilişkin değerlendirmelerde bulunduğunu hatırlatarak, "Yargıyı öyle bir noktaya getirdiniz ki yargı muhalefeti susturmanın, iş bitirmenin aracı haline geldi. Dolayısıyla bu yargı, Türkiye'de hukuk dağıtamaz, adalet dağıtamaz. Öncelikle bu yapıda yuvalananların, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü esas almayan bu çevrelerin birer birer açığa çıkarılması gerekiyor. Aksi halde Türkiye gittikçe hukuk devleti olmaktan uzaklaşmak durumunda kalacak." görüşünü paylaştı.
"Kırk tas suyla yıkasanız da bu ekonomi yine düzelmez"
Bakırhan, "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi"ni eleştirerek, tasarruf paketinin beklentileri karşılamadığını vurguladı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, şunları kaydetti: "Adına 'tasarruf paketi' diyorlar ama içini incelediğimiz zaman göz boyama paketi olduğu açık bir şekilde ortaya çıktı. Söylemiş olduklarının tamamını yapsalar bile 100 milyar lira tasarruf sağlayacaklarmış. Büyük bir şatafatla açıkladıkları tasarruf paketinin tamamı hayata geçerse Türkiye 100 milyar lira tasarruf edecek. 2024'te beklenen bütçe açığı 2 trilyon 600 milyar, tasarruf paketi 100 milyar. Bütçe açığının 26'da 1'i. 2024 bütçesinde sermayeye, 2 trilyon 200 milyar lira vergi kıyağı geçmişler, tasarruf paketinin 22 katı. 2024 bütçesinde şirketlere 162 milyar garanti ödemesi yapacaklar, tasarruf paketinin neredeyse iki katı. Örtülü ödeneğe sadece 3 ayda 2 milyar 500 milyon lira ayırmışlar. Bu ödemeler varken değil tasarruf paketi, kırk tas suyla yıkasanız da bu ekonomi yine düzelmez."
Siyasi partilerle görüşmelerin detayları
31 Mart sonrasında diplomasi atağı başlattıklarını, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile görüştüklerini aktaran Bakırhan, siyasi partilerle görüşmelere devam edeceklerinin bilgisini verdi. Bakırhan, sadece Meclis'te bulunan siyasi partilerle değil Meclis dışındaki partilerle de bir araya geleceklerini belirtti.
Şu ana kadar yaptıkları görüşmelerde muhataplarına söyledikleri hususlara ilişkin bilgiler paylaşan Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birincisi Kürt meselesinin demokratik çözümü hem Türkiye'nin hem Orta Doğu'nun yararınadır. Müzakereye dayalı bir çözümü hep beraber gerçekleştirelim. Kürt sorununun çözümünde yol almadan ne Türkiye Yüzyılı olur ne de yeni bir anayasa olur. İkincisi demokratik siyaset hakkını güvence altına alalım. Türkiye'yi siyasete dönük askeri ve bürokratik darbelerden koruyalım. Türkiye'de darbeleri artık tarihe gömelim. Üçüncüsü ekonomik krize karşı ortak akılla hareket edelim. Dördüncüsü kadınların mücadele ile kazandığı haklara dönük saldırılara son vererek eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplumsal yaşamı inşa edelim. Beşincisi, toplumsal barışın sağlanması için herkesin hakkını, hukukunu koruyan, muhalife uygulanan ayrı hukuka da karşı çıkalım. Yerel demokrasiye ve güçler ayrılığına dayanan yeni bir anayasa yapalım. 'Gelin 31 Mart'ta halkın verdiği mesajı doğru okuyalım, bu ülkede barışı, adaleti hep birlikte sağlayalım' dedik. Görüştüğümüz siyasi partilere, Meclis Başkanına aktardığımız hususları, toplumun bütün çevrelerine ulaştırmaya çalışacağız."