Gençliğim nüfusu 3bin kişiden oluşan ve herkesin birbirini tanığı küçük bir Ankara ilçesinde geçti. Okulu bitirip bir bankada çalışmaya başlamam da herkes tarafından duyuldu. İtibarlı bir meslek olduğu düşünülüp tebrik edildim. Sürekli de banka işlemleri, yatırım tavsiyeleri, faizler, konut alma konularında elimden geldiğince herkese yardım etmeye gayret ettim.
Yatırım deyince hane halkının aklına ilk gelen konut alımı, taşıt alımı, gelecek vaat eden arsa alımına gelirken, ticari anlamda ise yapılan ticari işlemin karını artıracak ya da yapılan işi kolaylaştırıp uygun değer geliri elde edecek iyileştirmelerin yapılmasını veya yeni bir alanda sıfırdan bir oluşum meydan getirmek için adımlar olarak sayılabilir.
Hane halkının yatırım yapmak istediği özellikle konut alımlarında kira çarpanı unsuru vardı. 2006 yılında bankaya başladığımda bu çarpan 7 yıl gibi bir zamana denk geliyordu. Ortalama bir evin kirası 3.000 TL ise o eve çekilen kredinin kendi kendini 7 yılda kapaması, kira zamlarını da tahminen eklediğimizde 275.000 TL maliyet ile alınmasının makul olduğu düşünülürdü. Yıllar geçtikçe kira çarpanı önce 10 yıla ardından, 14 yıla, geçtiğimiz yıllarda da 20 yıla kadar çıktı. Bu durum ise yeni konut alımlarında insanları biraz olsun isteksiz olmaya itti. Araya pandemi süreci de girdi derken konut alımları düştü.
Devleti yönetenler buna bir önlem aldı. Kamu bankaları aracılığı ile cazip faiz oranlı, ödemesiz dönemli ve göreli daha uzun vadeli krediler ile bence doğru bir karar ile konut alımlarına canlılık getirdi. Geçtiğimiz Haziran-Temmuz ayında konut satışları en yüksek seviyelerine ulaştı ve pandemi dönemi sıkışan ekonomiye canlılık getirdi. Bu dönemden sonra artan faiz oranları, pandeminin daha da ağırlaştığı dönemde konut satışları bir önceki yıllara göre son derece geride kaldı. Ta ki 2021 Haziran ayına kadar. 2021 Haziran ayında TÜİK verilerine göre toplam 134 bin 731 adet konut satılmış, Mayıs ayına göre bu oran % 127 artış göstermiş fakat geçen yıla göre ise % 29,1 oranında bir azalış var.
Satışı yapılan konutların yaklaşık %29,8’lik bölümü ilk defa satışı yapılan konutlar olurken %70,2 ise el değiştiren konutlardan oluşmuş. Satılan konutların yaklaşık 5.000 adedi de yabancı uyruklu kişilere satılmış.
Durum böyleyken, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) haziranda aylık bazda yüzde 1,94, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 4,01 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 17,53, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 42,89 oldu. Şimdi yatırımdan bahsederken neden enflasyon rakamlarına girdik? Bizim gibi ülkelerde enflasyon verileri son derece önemlidir. Çünkü enflasyon ile mücadelenin en önemli silahı faizdir. Faizler artarsa enflasyon düşer diye bilinir. Durum böyleyken faizlerin düşmesini beklemek de biraz hayal olur. Faizler düşmez ise de hane halkı ya da tüccarlar yatırım yapmayı tercih etmez.
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere yıllar itibariyle kira çarpanı artış sebebinin de enflasyon ve kur ile mücadeleden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. İç içe girmiş tüm ekonomik veriler günün sonunda karşımıza konut fiyatlarında artış olarak karşımıza çıkıyor. Faiz oranları da hem kur hem enflasyon ile mücadeleden dolayı yatırım yapma isteğimizden bizleri caydırıyor.
Kısaca, özellikle konut fiyatlarında artışlar devam edecektir. Çünkü maliyetlerin büyük bölümü kura bağlı, kurun da en azından bu seviyede kalması bile maliyetleri yükseltecektir. Dolayısıyla kısa vadede konut fiyatları yine yükselecektir. Faizlerin de kısa vadede düşeceğini düşünmüyorum. En başlıca sebebi de kur ve enflasyon gerçekleşmesidir. Bu faiz oranlarında eğer öz kaynağımız yüksek ya da konut için vereceğimiz peşinat yüksek ve kısa vadeli kredi kullanacak bir gelire sahipsek konut yatırımı yapılabilir. Değilse beklemek en güzeli.
Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle…
YeniJournal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.