Küresel ısınma nedeniyle en düşük hava sıcaklığının 35 derece olduğu bugünlerde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin her zamanki gibi sıcaklığın en yüksek olduğu bir bölge, bölge halkı olarak bizler bu sıcaklara alışkınız. Sıcaklar çok da gündemimizde değil aslında.
Şöyle çarşı pazarda, dost meclislerinde, esnaf muhabbetlerinde konuşulan ve bu sohbetlerin, bu muhabbetlerin konusu, özellikle son dönemlerdeki fiyat artışları. Bu fiyat artışlarının insanları ne kadar etkilediği, ne kadar karamsar, ne kadar agresif yaptığı, bir o kadar da bundan sonraki süreci nasıl düzeleceği nasıl çözümler üretilebileceği ve kişi hayatını idame ettirirken, önünü nasıl görebileceği ve kafasındaki kaygının yaşamını nasıl etkilediğinin derdinde, hemen hemen her ortamda yaşanılan gerçekler… Bu yüzdendir ki SICAKLAR FASA FİSO.
Asıl problem geçim sıkıntısı. Toplumun bütün kesimlerinde genci yaşlısı, çoluğu çocuğu hemen hemen her kesimin psikolojisini bozan fiyat artışları ve piyasadaki dengesizlikler, buna bağlı insanların günlük kişisel zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesindeki yaşadığı güçlükler ve bunun ezikliği toplumun büyük bir kesiminde yaşanmaktadır.
Halihazırda büyük bütçelerle iş yapmaya çalışan ya da iş yapanlar, ekonomik döngüyü planlamada her biri bir ekonomist mücadelesi sergileyerek, kendi bütçelerini ve kendi çalışanlarına şekil verme azmi ile mücadele etmektedirler. Tabii ki yaşanan ekonomik dengesizliğin içinde, bu mücadelenin karşılığını almanın ne kadar da doğru olduğunu, ne kadar sağlıklı sonuçlar çıkardığı da tartışılır.
Bütün bunlar yaşanırken, ekonominin lokomotifi olan adı küçük esnaf olarak adlandırılan ve bu negatif adlandırmanın etkisiyle bir türlü büyüyemeyen, adı küçük ama ekonomiye katkısı büyük olan, yanlarında çalışan sayısı en az 3 en çoğu 50-60 personele ekmek kapısı olan KÜÇÜK ESNAF.
Bu ne olduğu belli olmayan artışlar ve her gün değişen fiyat geçişleri.
Bu anlamda esnaf ve müşterinin karşı karşıya gelmesi.
Esnaf utana sıkıla fiyatını değiştiğini müşteriye anlatmakta zorlanırken, müşterinin de her gün değişen fiyatlara tepkisi nedeniyle, esnafla girdiği ağız dalaşı. Biri ekmeğinin derdinde hakkını almaya çalışırken, diğeri de mevcut planlamanın dışında gelişen ödemeler nedeniyle, girdiği zor durum sonucu esnaf ve müşteri arasında nahoş cümleler... Herkes kendine göre haklı.
Düşünün kendi sektörümde berber ve kuaförlere her gün değişen fiyatlar neticesinde bir ücret tarifesi çıkaramıyorum, çıkardığım ücret tarifesi bir ayda uygulanabilirligini kaybediyor. Tarifeler de ayda bir çıkmaz zaten bu vesileyle kendi esnafımızla odamız arasında da bu konularda sıkıntı yaşıyoruz.
Sebebine gelince, fiyat tarifesi belirlenirken o günkü elektriği, su, telefon, malzeme fiyatları üzerinden bir hazırlık yapılır, onun üzerine personel giderleri, işyeri giderleri eklenerek, ortaya bir rakam çıkar ve bu rakamlar tarifeyi belirler. Esnafta bu şekilde ayakta durabilir, bu şekilde işyerini kontrol altına alarak hizmet sunabilir. BAGKUR ve SGK primleri de işvereni bitirmiş durumda zaten.
Tabi ki her sektör için sistem ve döngü bu.
Esnaf açısından önemli büyük bir kurum Esnaf Sanatkarlar Kredi Kooperatifleri. Esnafımızın en zor anında yanında olan, özel avantajlarla hizmet veren bir kurum. Bu kurumun da bir yetkisi olarak altını çizmekte fayda görüyorum, okurlarımızı bilgilendirme açısından.
Bu kurumun bu yeni dönemde yani seçimlerden sonra bu kurumlara esnafa kullandıran kredilerde bir duraklama dönemi yaşadığı, biriken müracaat dosyaları ve bu yoğun taleplere cevap verememe ve zor durumda olan esnafla bu kez de bu sebeple karşı karşıya gelme, kooperatiflere gönderilen bütçelerin normal akışına ne zaman döneceği de, kocaman bir soru işareti.
Yani anlayacağınız Esnaf ödemelerini ya-pa-mı-yor.
Bir diğer taraftan da kiralardaki artışlar ve mağdurlar.
Bir esnaf düşünün hem işyeri, hem evi kira. Bu aralar sıkça yazılı ve görsel medyada karşılaştığımız, mülk sahibi kiracı kavgaları ve sonuçları asla tasvip edilmeyecek meseleler. Taraflar üzerinde bıraktığı sonuçlar ve olumsuzluklar.
Burda acımasız ve merhametsiz tamamen bu işleri fırsata dönüştüren mülk sahipleri.
Tabi ki çok iyi niyetli, anlayışlı mülk sahipleri de var. Bunları da bozan çevrelerindeki 3-5 emlakçı (Kafa karıştıran yön veren)
Kendi çıkarları ve menfaatleri doğrultusunda, artık öyle bir mekanizma devreye girmiş ki. Kim kimden nasıl menfaat sağlarım kollamasında. Hükumeti yöneten değerli büyüklerimiz, yol haritanızda işte o planlama, bu planlama diye diye bekliyoruz.
İnsanlar perişan, biran önce bir şeyler yapılmalı. Buna ne derseniz deyin, halk çok zorda. Mesela devletimiz acilen ivedi bir şekilde tasarruf tedbirlerinden başlamalı, bunu da insanlara fark ettirecek şekilde yapmalı. Yapmalı ki bir nebze de olsa farkındalık yaratabilsin. Beklentilerin ilk aşaması bu. Mesela Eylül ayında yapılacak olan Ahilik haftası. Bunun planlaması şimdiden yapılmaya başlandı. Tüm şehirlerde kutlamalar törenler kurumların karşılayacağı bütçeler vs vs....Gerek var mı buna bu harcamalara?
Bu sadece bir örnek. Daha mütevazi bir şekilde de olabilir.
Zaten Ahilik kültürünü esnafa aşılamamışız. Törenin görkemi ne kadar önemli.
Birde şunu eklemek isterim. Devletin kendilerine sunduğu makamın dekorunu beğenmeyenlerin dekor değişikliklerini kendi ceplerinden yapmalarını öneririm. Bunları maalesef görüyor ve yaşıyoruz.
Bu yüzdendir ki ERİYORUZ AMA SICAKLARDAN DEGİL.
Önümüzdeki günlerin yukarıda kaleme almaya çalıştığım konuların anlamını yitireceği, ekonomideki dengesizliğin, artışların çözüme kavuşacağı günler olmasını temenni ediyor,
Tüm okuyucularımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum...
(Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.)