Bayrama az bir süre kaldı, telaşı ise çoğu kişiyi şimdiden sardı. Oldum olası eski bayramların hissiyatını, tadını, manevi duygusunu merak etmişimdir. Eski bayramların yalnızca bir kısmına şahit olabildim ömrü hayatım boyunca… 1991 ve sonrasına dair anımsadıklarımla yetiniyorum. Erkenden kalktığım, yeni alınan bayramlıklarımı bir heves giyinip, el öpüp harçlık topladığım zamanları düşünmek sadece bayramları değil, çocukluğumu da yaşatıyor bana. Çoğu kişinin de öyle değil mi aslında? Eski bayramları, özlemle ve tebessümle anmanın en büyük sebeplerinden biri, herkesin kendi çocukluğunu hatırlıyor olması….
Eskiden, yani 90’lı yılların ortasında sanki okula yeniden başlıyormuşçasına, içime sığdıramadığım bir heyecan olurdu. Yeni alınan bayramlıkları giyecek olmanın verdiği heves, kutusu açılmamış çikolatanın mutluluğu ile bayram, bana yeniyi anımsatırdı. Yeni alınan bayramlıkları giymenin hevesi az şey katmadı bana bu hayatta. Misal; elindekinin kıymetini bilmeyi, küçük şeylerle mutlu olabilmeyi ama en önemlisi yetinmeyi…
Şimdi bayramlar dilimde de, beynimde de buruk bir tat bırakıyor. Trafik kazalarında yitip giden canlar, o yollarda yarım kalan hayaller, bir toplu mesaja sığdırılan sözde dilekler, şablon mesajlar, görüntülü sohbetler, tadı damağında kısaca kursağında kalan tatiller… Aslında bayram, yine aynı bayram ama bizler aynı değiliz. Yoğun çalışma koşulları, aile bağlarının eskiye nazaran daha zayıf olması, teknolojinin gelişmesi ve buna benzer etkenler bayramları değil ama bizleri çoktan değiştirdi. Sanırım çocuk yanımızın ritmi yavaşladı. Oysa ben; çocukluğumda kalan siyah rugan ayakkabılarımı, erkenden kalktığım sabahları, kalabalık sofraların kurulduğu anları, samimiyetin ve içten duyguların var olduğu zamanları oldukça özledim.
Korona virüsün gölgesinde geçirdiğimiz iki yılın sonunda, bu bayramın insanlığa, ülkemize, biz gençlere umut ve sevinç olması dileğiyle… Aslında, sağlıklı olmak, hastane koridorlarında çaresizce beklememek, sevdiğin bir işe sahip olmak, sevmek, sevilmek, saygınlığını kaybetmemek, elden ayaktan düşmemek, her yeni güne gözünü açabilmek en büyük bayram…
Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.