Malumunuz üzere 2024 yılı Ocak ayı çalışanlar ile emekli maaş artışları ve asgari ücret artışı açıklandı. Açıklandı açıklanmasına ama bırakın bu maaşlardaki artış oranın bugünkü fiyat artış oranlarını yakalamasını, geçmiş yılların deprem etkisi yaratan bireylerin alım gücü kaybını eksilerin altına indiren kayıplarını bile telafi edemediği gibi bir de 2014 yılının daha ilk günlerinde ki genel tüketim ürünlerinin ve dayanıklı tüketim ürünlerinin artışlarına bile yetişmemiştir. 

Ev almanın hayal olduğu, ev kiralarının tavan yaptığı, araba fiyatlarının konut fiyatları ile yarış yaptığı, özel okullarda okuyan, orta öğretim, üniversite öğrencilerin eğitim ücretlerinin velilere ciddi yük olduğu, servis ücretleri, her yaş için kılık kıyafet giderleri, ayakkabı, her türlü yiyecek ve içecekler, kahvaltılıklardan tutun da yemeklik ürünler sebzeler, et ürünleri, süt, yoğurt, peynir, yağ vs. ile kümes hayvanları ürünleri, çeşitli meyveler, elektrik, su, doğalgaz (ısınma giderleri) vergiler, araç vergileri, araç muayene ücretleri, emlak vergileri, kira gelir vergileri, araç ve konut gibi her türlü sigorta kasko dahil giderleri (sıradan bir arabaları olanlar hiç arabalarına binmeseler bile günlük şuan itibari ile giderleri araçların yakıtları hariç, 3.000 TL'dir. 

1-MTV 

2- Sigorta giderleri, 

3-Vergileri 

4-Yıllık bakım giderleri

Gelir vergileri, stopajlar, ÖTV, KDV, evlerin aylık giderleri, site ve apartman görevlileri aidatları giderleri, çocuklara harçlık, ulaşım giderleri, ilaç farkları, devletçe karşılanmayan sağlık giderleri, aile bireylerinin canı çektiğinde en normal bir yerde yemek yeme giderleri, bir cafede veya pastahane de gelen misafirini, ardakadaşını ağırlaması giderleri, her zaman olmasa da kültür-sanat ile ilgili sinema, tiyatro, bir sanatçıdan canlı müzik eşliğinde dinletisine gitme, bir ihtiyacı olana yardım etme arzusu, herhangi bir neden ile olası bişekilde şehir dışına çıktığında veya şehir dışında bulanan annesini, babasını ziyaret, veya akrabalarının hastalanması, vefat etmesi, yada ziyaretlerine gidilmesi için yapılan harcamalar şehirler arası ulaşım, konaklama otel, lokanta gibi zorunlu giderler, okutulacak eğitim alacak çocukların haricinde doğum günleri kutlamaları, sünnet düğünü yapmak veya yapan yakınlarına hediye ile gitmek, keza nişan-düğün gibi sosyal içerikli hem kendi ailesinde nişan ve evlenecek çocukların giderleri ayrıca akraba ve eş dost gibi kişilerin davetlerine icabet edilerek hediye götürme zorunluluğu, diğer kişiler size vakti zamanında altın takmışlarsa aynısını iade etmek zorunluluğu gibi birçok taksiye zorunlu hallerde binmek, gibi çetin koşullarda farklı kulvarlada mücadele savaşı veren ücretlilerin GEÇİM kavgasındaki kalkanı olan tek bir gelirleri olan maaşlarının nereye yetirileceği hangi açılan deliğin kapatılacağı mücadelesinin içindedirler. 

Bir de kamu kurumlarında aynı işi aynı kadroda yapanlar arasındaki veya aynı şekilde aynı hizmet ile emekli olmuşlar arasındaki gelir adaletsizliği devam ettiği sürece nasıl haktan hukuktan, adaletten bahsedebiliriz. 

Maaş skalaları Bağkur, Sgk, emekli sandığı diye kategorize edilerek aynı işi yapanlar ve aynı hizmet ile emekli olanları kurumsal ayrıştırma yerine iş gören ücretlilerin kadro tanımı aynı olan meslekleri yapanların, ücretleride aslında her sosyal kurumda mevcut çalışan veya emeklilerle aynı yani eşit olmalıdır. 

Hiçbir fert çarşıya pazara alışverişe çıktığında, alış-veri yaptığı işletmeler, sen Bağkur, Sgk, emekli sandığı emeklisin, een bağkurlusun, sen Sgk’lısın, sen emekli sandığına tabii çalışansın diye gelir düzeyine göre indirimli ayrı, ayrı bir satış fiyatı uygulaması mı yapıyorlar? 

Cevap elbette hayır! Piyasada herkese ürün ve hizmet satışı fiyatı neyse aynı şekilde emeklisine de ücretlisine de aynı fiyattan satış yapılıyor, üstelik yılda ücretlilere ve asgari ücrete iki defa neler baz alınarak enflasyon saptanıyorsa (o da ayrı bir muamma) ona göre zam gelirken, A dan Z ye birçok ürüne akaryakıt başta olmak üzere altın, dolar gibi yabancı paralar, ayrıca güncel zamlar piyasa ürünlerine yağmaktadır. 

Bu da şu demektir paranın alım gücü gün geçtikçe düşmekte insanlarımız fakirleşmektedir. Yabancı paralar, altın ve değerli kağıtlar karşılığında Türk parasının geldiği nokta hepimizin bildiği gibidir. Fiyatlar, kira, dayanaklı tüketim maddeleri fiyatları, dayanıksız tüketim fiyatları herkese ve her kesime aynı olduğuna göre çalışanların aynı kadrolarında hizmet veren personeller arasındaki maaş farkı neden?

Bırakın farklı Bağkur, Sgk, emekli sandığı arasındaki farkı aynı işi yapanlar arasında ki maaş farkını, emekli sandığını tabii kurumlar arasında bile aynı görevi yapan farklı kamudaki personel arasında bile maaş farklılıkları vardır.
Bunlar GEÇİM’in değil GEÇİN’emenin net görüntüsüdür. 

2014 yılının ilk günlerinde yüksek düzey devlet adamlarının maaşlarına %85 zam artışı verilirken, Köprü geçiş ücretlerine %76 zam, vergilere %58 zam, harçlara %58 zam, İstanbul'da toplu taşıma ücretlerine %18 zam, taksi ve servis ücretlerine %28,09 zam, İstanbul’da toplu taşıma tam biniş ücreti 18 TL, öğrenci bileti 8,62 TL, taksi indi bindi 90 TL zam (taksiciler bu artışları kabul etmeyip eyleme başladılar daha fazla artış istiyorlar.)

Buna karşılık, asgari ücrete %49 zam, emekiye %38 zam verilmesi insanımıza reva mıdır? Henüz artışlar ücretli çalışan ve emeklinin eline dahi geçmeden buhar olup gittiği yetmiyormuş gibi, birde mevcut maaşıda erezyona uğramıştır. Paranın alım gücü artırılmalıdır. Paranın para kazandığı faiz ortamından acele kurtulup üretimle ilgili çok acil gerekli önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde gelecek yıllar hiç iyi gözükmemektedir. 

Geçimi bu şekilde özetledikten sonra gelelim SEÇİM’lere 31 Mart 2024 pazar günü yapılacak yerel seçimlerin il ve ilçe belediye başkanları siyasi partiler ve bağımsızlar tarafından yavaş, yavaş ilan edilmektedir. 

Kasım 2023 itibarıyla Türkiye'de 133 siyasi parti etkin durumda bulunmaktadır. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yapılacak yerel seçimlere bu partilerden katılma şartlarına uygun olanı olarak 36 siyasi partiyi belirlemiştir.

YSK Başkanı Ahmet Yener, 2 Ocak’ta yaptığı toplantı ile 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’ne girmeye hak kazanan 36 partinin isimlerini şu şekilde açıkladı: 

-Adalet Birlik Partisi
-Adalet Partisi 
-Adalet ve Kalkınma Partisi
-Anadolu Birliği Partisi
-Anavatan Partisi
-Aydınlık Demokrasi Partisi
-Bağımsız Türkiye Partisi
-Büyük Birlik Partisi
-Büyük Türkiye Partisi
-Cumhuriyet Halk Partisi
-Demokrasi ve Atılım Partisi 
-Demokratik Sol Parti
-Demokrat Parti
-Emek Partisi
-Gelecek Partisi
-Genç Parti
-Güç Birliği Partisi
-Hak ve Özgürlükler Partisi
-Halkın Kurtuluşu Partisi
-Halkların Eşitlik ve -Demokrasi Partisi
-Hür Dava Partisi
-İYİ Parti
-Memleket Partisi
-Millet Partisi
-Milliyetçi Hareket Partisi
-Milli Yol Partisi
-Saadet Partisi
-Sol Parti
-Türkiye İşçi Partisi
-Türkiye Komünist Hareketi
-Türkiye Komünist Partisi
-Vatan Partisi
-Yeniden Refah Partisi
-Yenilik Partisi
-Yeni Türkiye Partisi
-Zafer Partisi

Seçim sürecinin de böylece  startı verilmiş olmuştur. Seçimlerde oy kullanacak seçmenlerin de isim listeleri, askıya çıktığı ilan edilmiştir. Seçim Takvimine göre bağımsız adaylar da dahil, kesin aday listeleri 3 Mart’ta ilan edilecektir. Seçmen bilgi kağıtlarının dağıtımı 29 Şubat’ta başlayacak ve 24 Mart’ta tamamlanacaktır. 

21 Mart’ta seçim propagandası ve yasakları başlayacak,  30 Mart’ta saat: 18.00’de ise seçim propagandası sona erecektir. 31 Mart’ta oy verme işleme olacak ve seçim yasakları 23.59’da sonlanacaktır. Aynı prosedüre tabii olarak  Mahalle ve köy muhtarları da aynı statüde seçilmiş olacaklardır.

Siyasi partiler, bu gelişmelere paralel olarak adaylarını, kamuoyu önüne bir takım ilgi çekecek organizasyonlar ile tanıtmaya, servis etmeye başladılar. Eskiden seçim denilince müthiş bir seçim heyecanı sarardı ortalığı, yorumlar, beklentiler, kimler olacağı konusunda spekülasyonlar gırıla giderdi.  Fakat gelin görün ki o eski seçim heyecanlarından şimdi eser yok, üstelik bu yerel seçim olmasına rağmen, yani yerel seçimde tercihleri o memleketin insanlarının takdirini kazanmış, sevilmiş, sayılmış partilerin önüne geçmiş, öne çıkan şahsiyetler, aday oldukları partileri hangisi olursa olsun, o memlekette isim yapmış sevilen şahsiyetler biranda herkesin gözdesi oluverirlerdi. Partiler değil o şahsiyetler seçimi partilerine kazandırır/kazanırdı.

Yerel seçim diyoruz ama bu yerel seçimler birçok insanın hiç de umurlarında gibi gözükmüyor.  Nedeni malum, ekonominin içinde bulunduğu sıkıntıların bireylerin sırtına geçim sıkıntısı olarak binmesi, alım gücünün sürekli düşerek seyretmesi, Bağkur, Sgk, emekli sandığı çalışanlarının, ve bu kurumlardan emekli olanların maaşlarının piyasa şartlarında yetersizliği, tüketiciler için tüketim mallarındaki fiyatlarındaki istikrarsızlık, sürekli etiketlerdeki yukarı doğru seyreden artışlar, enflasyon canavarının durmak bilmez hareketliliği, birde bunlara liyakatsizlik, işsizlik, adaletsizlik, vergi adaletsizliği, gibi konular eklenince zincirleme bir reaksiyon ile vatandaşın gündeminin ilk sıralarında seçimden ziyade geçim gelip oturuyor.

Şu anda siyasileşmeyen, reel vatandaşın yani hiçbir parti öngörüsü olmayan ortadaki oylar dediğimiz büyük bir kitlenin ilk ve önceliği sadece yıkılmadan ayakta kalabilmek için geçim ve iş derdidir. Görünen odur ki seçiminde kaderini bu geçim derdine düşmüş sandık başına hangi ruh hali ile geldiyse anlık vereceği karar ile o çoğunluk belirleyecektir.

Bu noktadan hareketle bu ekonomik toplumsal olumsuzlukların gereğinin çözüme kavuşturulması için acil alınması gereken önlemlerin biran önce alınarak uygulamaya konulmasını gerekmektedir.  Bu da şu gerçeği göstermektedir; 

GEÇİM’in, SEÇİM’in önüne  geçtiği gerçeğidir.