Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Ya da başka bir deyişle Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Birleşmiş Milletler tarafından 1975 yılından itibaren kutlanmaya başlanıp, 1977 yılında ise uluslararası bir gün olarak ilan edilmiştir. Böyle bir günün varoluşu ya da kadınları sadece bir gün anmak nedendi?

İlk olarak 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Sosyalist Enternasyonal'e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker ve arkadaşları bundan böyle her yıl bir "Kadınlar Günü" düzenlenmesi önerisini getirdiler ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. "Dünya Kadınlar Günü" olarak 8 Mart gününün belirlenmesine kaynaklık eden olay konusunda ise net bir sebep olmamakla beraber tartışmalı iddialar mevcuttur. Bunlardan biri, Rusya'da çarlığın yıkılmasına yol açan 1917 Şubat Devrimi'nin 8 Mart günü yapılan kadın yürüyüşü ve grevleri ile başlamış olması (Julyen takvimine göre Şubat ayına denk gelmesinden ötürü ‘Şubat Devrimi’ olarak anılır), bir diğeri 8 Mart 1908 yılında ABD'nin New York kentinde çoğu sosyaIist olan kadın işçilerin öncülüğünde sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenlenen miting, başka bir iddaa ise 8 Mart 1857'de yine ABD'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında grev yapan işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları sonucunda 120 kadın işçinin ölmesiydi. Birleşmiş Milletler'in web sitesinin konuyla ilgili sayfasında 8 Mart gününün seçilmesine kaynaklık eden olay; Rusya'da Çarlığa son veren 1917 Şubat Devrimidir.

Türkiye’de ise ilk kez 1921 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlanmıştır. Daha sonraki yıllarda kutlamalara izin verilmemiş olsa da 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edildi. Türkiye de bu kapsamda yer aldığı için 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" yapıldı. Böylece yasaklanan kutlamalar artık meydanlarda kutlanmaya başlandı. Bir dönem sekteye uğramış olsa da günümüzde kutlanmaya devam etmektedir.

Kadınlar, tarihin her dönümünde adlarından söz ettirmiş, mücadelelerinden asla vazgeçmemişlerdir. Örneğin; Kleopatra (MÖ. 69-30 Mısır’ın son hükümranı) Dönemin en güçlü ismi Sezar ve Marc Antony ile beraberliği sayesinde ülkesinin varlığının korunmasını sağladı.

Büyük Katherina, Rusya’yı 18. Yüzyılın en büyük gücü halene getiren büyük çariçe. Onun zamanında yüzbinlerce kilometrelik alan fethedildi, Rus İmparatorluğu’nun sağlam temelleri atıldı. Florence Nightingale (1820-1910), savaş zamanında yaralı askerleri tedavi etmek için gece gündüz çalıştı hatta Osmanlı kaynaklarında ‘Lambalı Kadın’ olarak geçmektedir. Modern hemşireliğin kurucusu sayılır.

Emmeline Pankhurst (1858-1928) Kadınlara oy hakkı sağlanması için hayatını adayan güçlü bir kadın. Rosa Parks (1913-2005) Amerika’da siyahi direnişi başlatan kişidir.

Türk tarihimize mal olmuş emekçi kadınlarımızı da bugün de unutmamak gerek;

Şerife Bacı, Milli Mücadele döneminde İnebolu’daki cephanelerin Ankara’ya götürülmesinde etkin bir rol oynamıştır. Ağır kış şartlarında cephanelerin ıslanmaması için battaniyesini cephaneye sarar, bir yandan da bebeğinin donmaması için çaba sarf eden kahraman kadınımız.

Halide Onbaşı (Halide Edip Adıvar) 1919’da İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek için mitingler düzenlemiştir. Halide Edip, asker olmamasına rağmen rütbe almış, gösterdiği başarılar sebebiyle ‘Savaş Kahramanı’ sayılmıştır.

Kadın gücünün simgesi haline gelen bir diğer isim de Nene Hatundur. Nene Hatun (1857-1955), 93 Harbi (1877-1878)sırasında Erzurum'da Aziziye savunmasına katılır, Rus işgaline karşı Erzurum’daki halk direnişinin simgesi haline gelir. "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar." diyerek bebeğini beşikte bırakıp Türk askerlerine yardıma koşar.

Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı, Çete Emir Ayşe, Fatma Seher Erden, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Hafız Selman İzbeli, Sabiha Gökçen, Safiye Ali, Süreyya Ağaoğlu, Bedriye Tahir Gökmen, Afife Jale, Benal Arıman, Jale İnan, Gül Esin ve daha nice nice emekçi, azimli, çalışkan kadınlarımız mevcuttur.

Kadınlara sadece 1 gün değer vermek değildir 8 Mart. 365 gün emek veren, çalışan ve hatta hayatta kalma mücadelesi veren kadınların bir kez daha kutlanması, tebrik edilmesidir. Kadınlar, erkeklerin gölgesinde olmadığını ve onlara muhtaç olmadıklarını 8 Mart’ta tüm dünyaya bir kez daha haykırır. Kadınlar yaşamları boyunca emek veren taraftır. Kadınları sadece iş hayatında emekçi saymak doğru değildir. Evde yaptıkları temizlik, büyüttükleri çocuklar, yaptıkları ütüler, yıkadıkları bulaşıklar-çamaşırlarla da en büyük emeği sarf etmektedirler. Bugün tekrardan bağıra bağıra tüm kadınlara ‘iyiki varsınız’ diyorum.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.