Bizde darbelerin tarihi, çok eskilere gider. Osmanlı döneminde de izleri unutulmayan darbelere sık sık şahit olunmuştur. Bunlar o devirde ‘kıyam’, ‘isyan’ ve ‘kalkışma’ şeklinde tanımlanmış ama hepsi de ‘ihanet’ olarak addedilmiştir.

Dünyanın en güzel ülkesi, yeryüzündeki mazlumların sığındığı son ve tek kale Türkiye’miz, maalesef darbeler görmüş, şer odaklarıyla kol kola giren içerdeki hain ve ihanetçi gruplar tarafından, kendi Başbakanı dahil yüzlerce vatan evladını infaz etmiştir.

Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinin en büyük saldırılarından, ihanetlerinden birini yaşadı. Bu topyekun istila, parçalama ve yok etme hareketiydi.

Bu hareket, sıradan bir taarruz değildi. İhanet, aziz millet tarafından cesaretle, kahramanca püskürtüldü. Bu kirli hareket, sadece kuru bir darbe teşebbüsü asla sayılamaz. İçerideki hainlerin ve dışarıdaki düşman devletlerin işbirliğiyle vatanımız parçalanmaya çalışıldı. Bu çok net.

Dışarıda emperyalist güçlerin ve içeride hain işbirlikçilerin unuttukları bir gerçek vardı. Her hesabın üstünde bir hesap olduğu.

İşte o hesabın bozulduğu anlardan biri de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ekran karşısında canlı telefon bağlantısındaki tarihi konuşmasıyla, milleti meydanlara inmeye ve ülkesine sahip çıkmaya davet etmesiydi.

Mesaj alınmıştı. Millet, taşkın bir sel gibi akın akın meydanları doldurmaya, hainlere karşı göğüslerini siper ederek, vatanlarını işgalcilerden korumaya başlamıştı. Kimi tankların üstüne çıktı, kimi altına yattı. Kimi kurşunların üstüne üstüne gitti. Kimi de patlamaya hazır bir volkan gibi hainlerin tepesine çöktü.

Bazıları da evlere kapanıp olan biteni TV’lerden izledi. Bu millet onları da unutmadı, unutmayacakta. Bu millet, yüzlerce şehidine ‘Tiyatro’ diyenleri de unutmadı. Ve onların bazılarını siyasetin çöplüğüne gönderdi. Geri kalanlarını da tarihin çöplüğüne sevk edecektir.

15 Temmuz gecesi, büyük oyunu ve tezgahı fark eden bu asil millet, çoluğu çocuğuyla, yaşlısı genciyle yollara düştü, meydanlara indi ve güzel vatanımızın ihanet örgütlerine ve düşman devletlere peşkeş çekilmesine ‘DUR’ dedi.

İstiklal Savaşı’nda Sütçü İmamlar, Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, nasıl direnip zafer kazandılarsa 15 Temmuz’da da aynı şanlı ecdadın kahraman torunları, kiralanmış askerlerin kirletilmiş kara tanklarına karşı tarihi bir direniş gösterdiler ve ihanete engel oldular.

Evet sevgili okurlarım. Yüce Rabbimizin yardımı, devletimizin dirayeti, milletimizin cesaretiyle küresel şer odaklarına ve onların taşeronluğunu yapan FETÖ’ye karşı elde ettiğimiz destansı zaferimizin, bugün sekizinci yıl dönümü. Rabbim bir daha yaşatmasın. Türkiye düşmanlarına fırsat vermesin.

Bizler, tarihin her döneminde olduğu gibi 15 Temmuz gecesinde de kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla omuz omuza verdik. Minarelerden yankılanan salalar eşliğinde, birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla hep birlikte meydanlara akın ettik. Vatanımız ve milletimiz üzerinde oynanmak istenen kirli oyunları hep birlikte boşa çıkardık.

15 Temmuz, aziz milletimizin hiç kimsenin boyunduruğu altına girmeyeceğinin, zalimin karşısında asla eğilmeyeceğinin son örneğidir. 15 Temmuz, azmin ve cesaretin zillete ve korkaklığa galebe çaldığı şanlı bir direniştir.

O gece vatan için canlarını hiçe sayan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de şükranla anıyorum. Kahrolsun darbe ve darbeciler….