Genelde Dünyanın, özelde de, Türkiye’nin gerçek, şeffaf, nitelikli bir demokrasiye kavuşması için, insanlığın ve bizim hala yürümemiz gereken baya yol var.
Bildiğiniz gibi; demokrasi devleti ve kurumları halka açmak, halkın oyuna sunmak ve bunlara meşruiyet kazandıran bir iç işleyişe sahiptir.
Biz siyasete girerken istedik ki; Türkiye’de derin demokrasi olsun. Her ne kadar demokrasi kültürü batı kaynaklı olsa da ülkemizin de uzun yıllara dayalı bir demokrasi kültürü var. Bugün ülkemizde kardeşler arasında ayrımcılık ve dışlanmışlık yerine kardeşlik hukukunun olması için daha çok çaba göstermemiz gerektiği inancındayım. Vatanı bir, Bayrağı bir, Devleti bir, Kültürü bir, medeniyeti bir, inancı bir, kaderi bir olan milletimizin her ferdi için siyasal, sosyal, ekonomik ve diğer yaşam alanlarında da birlik ve beraberliğin daim olması ve bunu sağlayan ana çimento olan demokrasinin derinleşmesi gerekir.
Yıllardır bu topraklarda milletçe özümsenen gerçek bir demokrasi olsun istedik. Yine demokrasi vatandaşlarımızın gönlüne yerleşsin, gündelik hayatlarına yansısın, ülkemizin rejim bunalımları yaşamasın, ekonomimiz büyüsün, vatandaşımızın işine gücüne baksın ama siyasal bilincini de yitirmesin istedik.
Milletimizi oluşturan tüm renklerimizin arasında yıllardır ekilen nifak tohumları, oluşturulan yapay fay hatları, bir program dahilinde akıllıca meydana getirilen ön yargıları artık yıkmalıyız ve yıkmaya devam etmeliyiz. Biz tüm bireyler olarak birlikte bu ülkenin kaderini daha iyiye doğru değiştirmeliyiz.
Siyasi hareketleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla gönüllü kitle hareketleri birlikte demokrasi kültürünü inşa etmeliyiz.
Birliğimizi ve çoğulculuğumuzu zenginleştiren tüm değerlerimizi birbirine rakip veya düşmanmış gibi gösterme çabasında olan taraflara sadece demokrasiyi güçlendirerek ancak karşı durabiliriz.
Son yıllarda milletimizin değerler dünyası ve insanımızın sosyal hayatı alanında yaşanan müspet ve hayırlı gelişmeleri yerle bir edecek her türlü demokrasi dışı fitneci mihraktan uzak durmak ve her vatandaşımız bu topraklarda kardeşlik hukukuna riayet etmesi gereken birincil ilkesi olmalıdır. Demokrasi tüm sorunlarımızın tek çözüm adresidir. akabinde de adalet ve hukuku baş tacı edinmeliyiz. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik buhranı dünya da yaşanan buhrandan ayrı tutmadan şunu söylemek isterim ki; milletimizi bir an önce refaha eriştirmenin yollarını ancak ve ancak tam demokrasi kültürüyle aşabiliriz. bugün içinde bulunduğumuz ekonomik buhran sorunlarımızı derinleştirmekte ve demokrasi dışı fiil ve eylemlere de davetiye çıkarmaktadır. Gelir adaletsizliğini önlemek istiyorsak demokrasi şart. Adalet istiyorsak demokrasiyi savunmalıyız. Ekonomik krizler gelir geçer ancak demokrasi alanında yaşanan krizler bizi huzurdan ve kardeşlikten uzaklaştırabilir. Demokrasi, içindeki insanların izleyici değil, oyuncu olduğu bir sistemdir. Gelin hep birlikte daha iyi bir demokrasi için görev alalım.
Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.