Doğrusunu söylemek gerekirse, ‘Başörtüsü’ denilince, aklıma ‘Cop, itişme, kavga, sert müdahaleler, biber gazı ve Meclis’teki o alkışlı protesto’ geliyor. Ve tabi ki, şehit annelerinin kendi çocuklarının cenaze törenlerine alınmaması. En acısı da buydu. Maalesef Türkiye bunları yaşadı.
Hayatım boyunca, insanların yaşam tarzına hiçbir şekilde müdahale edilmemesi tezini savundum. Bu alanda aynı noktadayım. Kimse kimsenin yaşam tarzına, giyinme modeline müdahale etme hakkına sahip değildir.
* * * *
Türkiye, insan hakları ve özgürlükler alanında, son 20 yılda çok önemli mesafe kat etti. Özellikle anlamsız yasaklara karşı, takdire şayan bir mücadele ortaya koyuldu. Ve bunun sonucunda, özellikle de inanç özürlüğü önündeki engeller, bir bir kaldırıldı.
* * * *
Uzun yıllar kadınlar, başörtüsü taktığı için sürekli hedef gösterildi ve hatta ötekileştirildi. Şehit törenlerinde, sırf başörtüsü taktığı için, askerler tarafından yaka paça dışarı atılan annelerimiz olmadı mı? Yine başörtüsü taktığı için üniversiteye alınmayan, eğitim geleceği karartılan, milyonlarca insanın feryat figanını duymadık mı? Kamusal alanda başörtüsü yasak olduğu için binlerce kadın istifa etmek zorunda kalmadı mı? Demokratik, laik ve hukuk devletinde, maalesef bütün bu ayıplar yaşandı.
* * * *
Türkiye bu meseleyi çözdü. Başörtüsü yasak olmaktan çıkarıldı. Hem üniversite, hem de kamusal alanda, başörtüsü takmanın önündeki yasak ve engeller kaldırıldı. Türkiye’de 414 milletvekilinin katılımı ve imzasıyla, bu mesele çözüldü. Şimdi siyaset öncesi ‘helalleşme’ kisvesi altında, başörtüsünü istismar etmenin ne manası var?
* * * *
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, durup dururken başörtüsü meselesini neden gündeme getirdi? Çözüme kavuşturulmuş bir meseleyi gündeme getirmesini, hangi akıllı danışmanı önerdi?
* * * *
Başörtüsünün yasak olduğu dönemlerde çıtı çıkmayan CHP’nin, bugün böyle bir sorun varmış gibi göstererek, teklif etmesinin altında tek bir neden var. O da 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olacağına, kesin gözüyle bakılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, muhafazakar seçmenin gönlünü ve desteğini almak.
* * * *
Çünkü hem masadakiler, hem de CHP içerisinde bir kesimin, ‘Muhafazakar seçmen Kılıçdaroğlu’na oy vermez’ düşüncesi hakim. Muhafazakar seçmen ne kadar AK Parti’ye kızarsa kızsın, ne kadar darılırsa darılsın, geçmişi özellikle de din ve dini inançlara karşı radikal kararlar almış bir partinin iş başına gelmesinden endişe duyar.
* * * *
Açık konuşmakta fayda var. Kılıçdaroğlu başörtüsü meselesini gündeme getirdikten sonra, özellikle de muhafazakar seçmenle konuştum, konuşmaya da devam ediyorum. Toplumda bu anlamda Kılıçdaroğlu’na güvenmediklerini ve bunun bir seçim malzemesi olarak kullanıldığını iddia ediyorlar.
* * * *
CHP, ekonomide yaşanan sıkıntıyı nasıl çözeceğini topluma deklere etmek yerine, çözüme kavuşturulmuş bir meseleyi ısıtıp gündeme getirmesi, şahsen bana çok anlamsız geliyor. Vatandaşın böyle bir derdi yok. Millet muhalefetin önce adaylarını, sonra da başta ekonomi olmak üzere, sorunları hangi kadro ve ne tür uygulamalarla çözeceğini merak ediyor.