İnanç, azim ve mücadelenin neleri değiştirdiğini, bir kez daha net olarak gördüm.. Doğrusunu söylemek gerekirse, şaşırdım. Hiç beklemediğim bir gelişmişlik ve güzelliklerle karşılaştım. Bir İlçeden 600 bine yaklaşan nüfusuyla, şehirleşmiş koca bir kent gördüm. Şehir gibi insanları da çok şirin. Mert, misafirperver ve üretken..
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
Öyle ya Şehitler Diyarı… Çukurova’nın gözbebeği Osmaniye’deydim.. Bir zamanlar Adana’nın ilçesiydi. Şimdi nüfusu 600 binlere ulaşmış. Başta sosyal olmak üzere, birçok alanda muazzam gelişme göstermiş bir şehir olmuş Osmaniye…
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
Uzun yıllar sonra Osmaniye’ye gittim. Dört bir yanı yeşille çevrili yaylalarıyla da meşhur bir şehir. Adeta yalancı cenneti andıran bir şehir. Maşallah.. Tabi bu çok da kolay olmamış. Emek, alın teri, inanç, azim ve mücadele…
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
Çukurova ilk çağlardan itibaren Hitit, Pers ve Roma gibi uygarlıklara beşiklik etmiş. Coğrafi ve stratejik konumu itibarıyla de yerleşmeye müsait olan Osmaniye, aynı zamanda Doğu Anadolu'nun giriş kapısı konumundadır. Orta Doğu ülkeleri ile bağlantı sağlayan kavşak üzerindedir. İpek ticaret yolunun da bu bölgeden geçmesi şehrin önemini daha da artırmakta.
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
Özellikle ilk çağlarda geçimlerini korsanlıkla sağlayan kavimlerin yerleştiği Nur Dağları da, Osmaniye sınırları içerisinde yer almaktadır.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Osmaniye, aynı zamanda 1071 Malazgirt zaferiyle birlikte, Türkmen aşiretlerinin de yoğun ölçüde yaşadığı bir şehirdir. Bazı rivayetlere göre; Erzin, Dörtyol ve Ceyhan ile Yumurtalığı da içine alan bölgenin adı Osmaniyedir.
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
İlk olarak şehir düzeni ve planlamasını, Osmanlı Devleti'nin ileri gelen komutanlarından biri olan Erkıran Beyoğlu Alper Paşa'nın yönetiminde elde etmiştir Osmaniye.. Sayısız kenarından geçtiğim ancak yıllar önce bir kez gezmeye gittiğim bu güzel şehre, nasip oldu geçen hafta gittim. Yıllar önce Diyarbakır’ın Ergani İlçesinde Kaymakam olarak görev yapan çalışkan, şeffaf, dürüst ve ‘halkçı’ bir bürokrat dostumu ziyaret ettim. Peki kimdir bu çalışkan bürokrat? Osmaniye’nin kısa sürede çehresinin değişmesinde çok büyük katkısı olan, Vali Erdinç Yılmaz.
* * * * * * * * * * * * * * * * *
Önce eski günleri yad ettik. Ergani İlçesinde ilk onun döneminde yolu ve ışıklandırılması yapılan Makam dağını konuştuk. Sonra başladı Osmaniye’nin güzelliklerini anlatmaya Vali bey.. Bir turizm elçisi gibi. Öyle heyecanlı anlatıyor ki, en ufak detayını bile kaçırmamaya gayret gösteriyorum. Ve anlatırken gözlerinin pırıl pırıl parladığını izliyorum.
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
Şehir tam anlamıyla bir şantiyeye dönüşmüş. Yatırımlar oluk oluk akıyor maşallah Osmaniye’ye. Bir yandan okullar, hastaneler diğer yandan sosyal alanda eşi benzeri olmayan rehabilitasyon merkezleri. Ve tabi ‘fıstık’ görünümündeki müze..
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Vali bey, şehirde muazzam bir birliktelik oluşturmuş. Kamu kurum ve kuruluşlar, el ele verip Osmaniye için muhteşem bir performans gösteriyor. Yıllarca hantallığından şikayet ettiğimiz bürokrasi Osmaniye’de harıl harıl… Hızlı ve dinamik bir yapı oluşturulmuş. Vali beyin başkanlığında çok iyi çalışan bir denetim mekanizması da var Osmaniye’de… Bütün bunlar hizmetin daha seri ve daha kaliteli bir şekilde vatandaşa sunulmasını sağlıyor.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Vali bey dedi ki; ‘Biliyor musun, bu şehirde yıllardır hayali kurulan bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bana nasip olursa, hayatım boyunca hep mutlu kalacağım.’ Merak edip sordum. ‘Sizi yaşamınız boyunca mutlu kılacak ve bu şehrin yıllardır hayalini kurduğu proje ne ki?’ ‘Kalk gidiyoruz’ dedi. Makam aracına bindik gidiyoruz. Hem seyir halindeyken hem de kırmızı ışıkta dururken 7’sinden 77’sine herkesin Vali beye el salladığını izliyorum. Oda elini camdan çıkarıp, selamlıyor. Sonra yapımı devam eden ve tamamlanan projeleri gösteriyor bana. Bir bir anlatıyor. Zaman yetmedi dediği yere vardık.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Valilikten, özel idareden ve DSİ gibi kurumlardan temsilcilerinde hazır bulunduğu alana vardık. Araçtan inerken hem iç hem kıyısında iş makinelerinin çalıştığı bir dereyle karşılaştım. Meşhur ‘Karaçay Deresi’ imiş. Uzun yıllar kaderine terk edilmiş ve kurumuş. Çocuklar, bazı bölümlerinde biriken yağmur sularına girerek serinliyorlar.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Derenin kıyısında Vali beyin heyecanı kat ve kat artıyor. Heyecan ve mutluluğu ses tonuna öyle yansıyor ki, müteahhidinden işin teknik kısmıyla ilgilenen mühendislerine kadar herkes etkileniyor. Öyle ki, yapım tarihi bile biranda değişiyor. Vali bey müteahhide, ‘Ne zaman biter’ diye soruyor, firma yetkilisi ‘Efendim inşallah Eylül’ cevabını veriyor. ‘Hayır hayır olmaz. En geç Ağustos’ta bitmiş olacak’ diyor Vali bey. Firma yetkilisi de, Vali beyin heyecanı karşısında ‘Peki efendim gerekirse 3 vardiya ile çalışıp, yine yetiştireceğiz dediğiniz tarihe’ cevabını veriyor.
* * * * * * * * * * * * * * * *
O gün orada gördüm ki; heyecan, azim, birliktelik ve inanç oldu mu başaramayacağınız, üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir şey yoktur. Bravo Vali bey…!