Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 108. Dönem Kaymakamlık Kursu kura töreni gerçekleşti. Bu törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Kaymakamlara hitaben yaptıkları konuşmaları dikkatle dinlemiştim.
Gelin hep beraber Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu törende yaptığı konuşmanın bu bölümünü hatırlayalım;
"Sevgili genç kardeşlerim. Şunu lütfen hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Ünvanlarımız ayrı olsa da hepimiz aziz milletimizin birer hizmetkarıyız. Bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya gidiyoruz. Bunu böyle bileceğiz. Yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla, devlet gücünün her bir unsurunun asli görevi budur. Bu noktada devletin tepesiyle kaymakam arasında hiçbir fark yoktur. Her birimiz 85 milyonun tamamına hizmet etmekle mükellefiz. İnsanımıza hizmet götürmek, onların derdine derman olmak, şehirlerimizin kalkınmasına, gelişmesine katkıda bulunmak çok büyük bir misyondur. Mülki idare amirlerimiz, diğer kamu görevlilerimize kıyasla devletin tüm birimlerinin koordinasyonu vazifesini üstlenmek suretiyle yükü daha ağır bir sorumluluk taşımaktadır. Kaymakamlarımız, kişisel kabiliyetleri ve gayretleriyle gittikleri her yerde iz bırakmak, insanımızın hayatına tesir etme, görev yaptıkları şehirlere damga vurma imkanına sahiptir."
Kaymakamlar, ilçenin mülki amiridir, devleti temsil eder. Burada Kaymakamın artı ve eksisi devlete yazılır. Bizler, Kaymakamların, ilçelerde insan hayatına olumlu olarak tesir etme, pozitif yönleriyle gündeme gelmesini istiyoruz.
Bu hafta sonu bir sendika başkanının paylaşımı dikkatimi çekti. Tıkladım ve okumaya başladım. Zehir zemberek sözlerle dolu, çok ağır ve suçlayıcı bir açıklamaydı. Açıklamanın her satırını hayretler içerisinde okudum.
‘Hayır olmaz, böyle Kaymakamlar kaldı mı? Bir Kaymakam bunları yapamaz, böyle ego olmaz’ demekten kendimi alıkoyamadığım Manevi, İlkeli Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (MİL DİYANETSEN) Genel Başkanı Celaleddin Gül’ün Çınar İlçe Kaymakamın’a hitaben ‘İlçe Müftüsü sizin emir eriniz değil’ başlıklı yazısının bir bölümünü paylaşıyorum;
‘’Çınar Kaymakamının İlçe Müftüsü’ne uyguladığı mobbingi, baskıyı ve aralarında yaşanan sorunları duyunca kulaklarımıza inanamadık. Sendikamıza ulaşan iddialar doğruysa, tam bir skandal! İlçe Müftümüzün yaşadığı kâbus, baskı ve mobbing tüylerimizi diken diken etti. Sendika Genel Merkezimi’ze gelen ihbarlar, tarafımızca araştırılarak değerlendirilmiş, iddia edilen hususların vuku bulduğuna kanaat getirilerek, sorumluların soruşturulması ve gerçeğin tespitiyle kamu menfaatinin sağlanması için ihbar ve şikayette bulunmak zarureti hasıl olmuştur. Şöyle ki: İddialara göre Cuma namazı için camiye gelen Kaymakam, korumalarına ‘Müftüyü arayın, dışarı çıksın beni karşılasın’ talimatı veriyor. Her Cuma yaşanan bu protokol o denli hale geliyor ki ilçe müftüsü sırf Kaymakamı karşılamak için aylardan beri Cuma günü vaaza çıkamıyor. Müftü protokol müdürü gibi hazır kıtada bekleyip, korumalardan gelecek telefonu bekliyor. Her Cuma namazında Kaymakamı karşılama ve uğurlama merasimi yerine getiriyor. Sabah namazı buluşmaları kapsamında aynen Cuma namazlarında olduğu gibi Müftü bey yine korumalar tarafından aranarak Kaymakamı cami dışında karşılaması talimatı veriliyor. Yine program sonrası cami çıkışında esas duruş ile Kaymakam uğurlanıyor. Kaymakam, Cumartesi günü sabah namazı buluşmasına zorla çocukları getirmelerini istiyor. Ancak ilçe merkezinde topluca yatılı kalan bir Kur’an kursu olmadığından sabah namazına çocuklar toplu halde götürülemiyor.
Sendika başkanının herkese açık olan sosyal medya hesabından paylaştığı bu korkunç iddiaları, hem Kaymakam’a sormak hem de kendimce ilçenin önde gelen isimlerine sorarak araştırmak istedim.
Önce Çınar ilçesinin önde gelen isimlerini aradım. ‘Kaymakamın yönetim anlayışını, halka ilişkilerini ve hakkında ortaya atılan iddiaların gerçek olup olmadığını sordum.
‘’Valla Kaymakamımız iyidir, hiçbir taziyeyi kaçırmaz, kapısı vatandaşa açıktır. Sürekli halkın içinde’’ diyenlerin sayısı epeyce fazlaydı. Özelikle Kaymakamlıkla pek işleri olmayan, ihale işleriyle uğraşmayan iş takipçiliği yapmayan isimlerle konuştum.
Daha sonra İlçe Kaymakamı Muhammed Fatih Günlü’yü aradım. Kaymakam bey çok üzgündü. Ciddi bir iftira kampanyasıyla karşı karşıya kaldığını, ilçede vatandaşlarla kurduğu olumlu ilişkilerin bazı kesimleri rahatsız ettiğini söylüyordu.
Belli ki bu konuda çok dertliydi. Adeta içini döktü. Kendisiyle 25 dakika telefonda konuştum. İlçe Müftüsü Ferit Bilgin’e 'Cuma namazında vaaz verme, beni karşıla' dediği iddiasının külliyen yalan olduğunu ifade ederek şu açıklamayı yaptı;
‘’Bölgede taziye kültürü çok önemli. Bizler de vatandaş acılı gününde devleti yanında görsün diye taziyeleri kaçırmamaya gayret gösteriyoruz. İlçe ve köylerdeki taziyelere katılım gösteriyoruz. Vatandaşlarımızın acı gününde yanında olalım, hal hatırlarını soralım, hem de bir ihtiyaç varsa bunlara yerinde müdahale edelim istiyoruz. Böyle bir çalışma programımız var. Taziyelere katılırken, müftü hoca da taziyelerde olsun, beraber gidelim istedik. Sonuçta Kur’an-ı Kerim tilaveti olacak, dua edilecek. Tek gayemiz devlet olarak tüm kurumlarımızla, her yönüyle vatandaşı kucaklamak. Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü ilçe merkezinde müftülüğe de yakın bir camide öğlen vakti taziyeye gittim ama müftü hoca yoktu. Allah Allah müftü niye yok diye sorduğumuzda, misafiri varmış cevabını aldık. Perşembe günü kendisini çağırdık, taziyeye gelmediniz, izin de almadınız diye sorduk, 'askerlik arkadaşım geldi' dedi. Dalga mı geçiyorsunuz dedim. Arasaydınız izin isteseydiniz izin de verirdik dedim. Neden böyle yapıyorsunuz diye sorunca, ‘siz de gereğini yapın’ karşılığını verdi. Verilen talimata açıkça karşı geldi biz de tutanak tutup soruşturma açtık. Ertesi gün müftü hocamızı yine taziyede göremedik. Pazartesi günü de yine bizden izin almadan il merkezine gidip, hastaneden 15 günlük rapor almış. Bu zamana kadar sağlık sıkıntısı olmayan bir kişi, soruşturma açıldıktan sonra rapor alınca bunda bir sıkıntı olabilir diye hakem hastaneye taşıdık raporu ve ‘göreve başlayın’ dedik yazıyla. Soruşturmanın nedeni beni karşılama meselesi değil, ilçedeki taziyelere katılmama, izinsiz ve özürsüz olarak yazılı talimata uymadığı için hakkında soruşturma açıldı. Durumun aslı bundan ibarettir. Bir din adamının bir müftünün bir diyanet personeline, bir hocaya yakışmayacak şekilde iftira ve çamur atması beni ziyadesiyle üzmüştür’’
İlkeli, tarafsız ve doğru habercilik ilkemiz gereği, hem iddia sahibi hem de hakkında ortaya atılan iddiaların odağındaki idareciyi dinledik. Takdir kamuoyunundur..