ADALET kavramı, her toplumda, her dinde farklı şekillerde dile getirse de dünyanın kurulduğu günden bu yana en önemli olgulardan biri olarak yer etmektedir. Adaletin olmadığı en küçük toplulukların tutun en büyük devletlere kadar her kurum gün gelip çökmeye mahkumdur.

adalet1

ADALET, klasik anlamıyla üstün hukuk kuralları ve idealine uygunluk demektir. Bu klasik anlamıyla adalet hem bir durumu hem de insanların davranışlarını tanımlar ve kapsayıcı bir nitelik taşır. Adalet, İslâm’ın çok önem verdiği konulardan birisidir. Bu nedenle dini anlamda da şöyle tarif edilmektedir: “Hakkı teslim etmek ve kim olursa olsun eşit davranış ve eylemde bulunmaktır’’. Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymak, doğru hüküm vermek ve haksızlıktan uzak durmaktır. Adaletin karşıtı ise zulüm, haksızlık, adam kayırmak gibi kötü davranışlardır. Yani özetle adaletsizliktir.

En yüksek erdem sayılan adalet, akıl ve vicdan unsurlarından oluşur. Aklı ve vicdanı olmayan kişi ve toplumların sonu hüsrandır. Adalet, birçok noktada eşitlik, ahlak, ölçülülük, hakikat ve hakkaniyet kavramları ile kesişir.

Adaletin özellikleri ise, emanetleri korumak, dürüstlük, güvenilirlik ve adaletli olmaktır. Bu özellikler ahlaklı bir insanda bulunması gereken en temel özelliklerdendir. Böylesi güzel özelliklere sahip kişilerin çoğalması toplumsal hayat açısından son derece önemlidir. Çünkü adaletin olduğu yerde barış, huzur, mutluluk, sevgi, saygı ve güven de olur. Toplumsal barışın ve huzurun teminatı olan güven, şefkat, merhamet, liyakat ve adalet gibi değerler yüceltilmelidir. ’’Dicle kenarında kaybolan bir koyunun Ömer’den sorulacağını’’ sorumluluğu ve bilincinde olunmalıdır. Ülkemizde yaşayan herkes hukuku içselleştirmelidir. Adaleti düşünce ve yaşam felsefesi haline getirmelidir. Böylece birlikte yaşama zemini oluşur. Özellikle yönetimde adalet gözetilmesi şart olan en önemli kurallardandır. Adalet mülkün ve gücün temeli, bütün devletlerin varoluşundaki asıl etkendir. Adaletin olduğu yerde halk mutluluk içinde yaşar Zayıfın hakkı güçlüden ancak adaletle alınır. Selahattin Eyyübi ölüm döşeğindeyken, oğluna ve komutanlarına şu vasiyette bulunuyor; ’’Ülkeler silahla değil, adaletle idare edilir. Adaleti olmayan her şey temelsizdir. Kimseye kin beslemeyin, adaletsizlik etmeyin. Adaletsizlik İslam’a ihanettir.’’

Adalet, devletin varlık sebebidir. Bir memleketi elde tutabilmek için ordu lazımdır; orduyu elde tutabilmek için mülkü paylaşmak lazımdır; paylaşacak mülke sahip olabilmek için zengin halk lazımdır; halkı zenginleştirmek için ancak kanunlarla mümkündür; eğer bunlardan biri eksik olursa, dördü birden eksik olur; dördünün birden eksik olduğu yerde memleket elden gider.

Demek ki yönetimde her şey gelip kanunlara dayanıyor. Sonuçta halkın gelirini artıracaksın ve hayat seviyesini yükselteceksin ki vergi toplayabilesin ve devleti güçlü kılıp yaşatabilesin. Avrupa ülkelerine ve Amerika ülkesine baktığımızda herkes yasalara uyar ve topluma ve devlete karşı sorumluluklarını yerine getirir. Kimse bir ceza yediğinde kuralsızlık veya torpil aramaz herkes toplumun ve devletinin güçlü olması için kurallara uyar. O halde bir ülkeyi geliştirmek, ilerletmek ve halkı zengin etmek için de ancak adaletli kanunlar çıkarmakla ve adaletle hükmetmekle sağlanır. İşte adaletin devletin temeli olarak görülmesinin sebebi budur. Uçağı dengede tutan kanadıdır, devleti de adalet.

Sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV)’in adalet konusundaki bir sözü de şöyledir: ‘’Adalet güzeldir fakat liderlerde olursa, daha da güzel olur.’’